İstanbul Yenibosna’da, 2012 yılında sokakta aranmaya itiraz ettikleri için götürüldükleri polis merkezinde, hastanede ve polis aracında dövülen, biri duyma, diğeri görme kaybı yaşayan Karataş kardeşlerin adalet arayışı, 25 ay sonra karşılık buldu.

Bakırköy 21. Asliye Ceza Mahkemesi, sekiz polisin dört kardeşe karşı uyguladığı şiddetin süreklilik arz ettiğini, “işkence ve eziyet” kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, görevsizlik kararı ile dosyayı ağır ceza mahkemesine gönderdi. Kararda, polislerin “keyfi muamele”de bulunduğu, kendilerine direniş gösterilen kamu görevlilerinin şüphelilere işkence ile karşılık veremeyeceği vurgulanarak, “ Şikayetçilerin mukavemette bulunması, polislerin zor kullanma sınırlarını aşarak fiziksel ve manevi olarak acı verecek davranışlarda bulunmalarını gerektirmez” denildi.

AİLE BOYU DAYAK

İsmail Saymaz’ın radikal.com.tr’de yer alan haberine göre, Yenibosna’da oturan Servet ve Kemal Karataş kardeşler, 4 Ağustos 2012 akşamında iftar için evine gitmekteyken, uyuşturucu kullandıkları yönüdeki ihbar üzerine dört polis tarafından durduruldu.

Servet Karataş, sokakta pantolonunun indirilmesine itiraz edince yere yatırılıp elleri arkadan kelepçelendi. Yolda, bindirildikleri polis aracında ve 75. Yıl Polis Merkezi’nde yumruk ve coplarla dövüldüler. Kamera kaydına göre, avukat görüşme odasına getirildiler. Kemal Karataş kollarından sürüklenerek çıkarılırken odada Servet kaldı. İçeriye üç polis girdi. Biri, kameranın baktığı kapıyı, diğeri pencereyi kapattı. Polisler ilkin hep beraber, sonra teker teker Servet’e vurdu. Kemal odaya, ağabeyinin yanına getirildikten sonra da dayak faslı sürdü. Bir komiser içeriye girip Kemal’in kafasını duvara vurdu, Servet’e tokat attı, çıktı. Dayak, aralıklı halde 20.35’e dek devam etti. Dayaktan bitkin düşen Kemal’ın ‘menenjit’ hastası olduğunu öğrenen polis, 112’yi çağırdı. Bunun üzerine polis merkezine ambulans geldi. Kemal’e göre, ambulansta sağlık görevlisinin yanında bile dayak sürdü.

Bu arada, Servet Karataş’ın bir ara fırsatını bulup cep telefonu mesajıyla “75... Çabuk gelin” diye haber vermesi üzere aile ilkin karakola, sonra hastaneye gitti. İki kardeşinin halini gören ağabeyleri Sedat, Cengiz ve Diyaettin, “Hastaneyi mi basmaya geldiniz!” diyen polisle tartıştı. Annelerinin tekmelenmesine kızan kardeşler, polise saldırdı. Bir polis, meslektaşına vuran Sedat Karataş’ın arkasından beş el ateş etti. Cengiz Karataş gözüne gelen cop darbesiyle yere yığıldı. Diyaettin ise hastane avlusunda ve polis otosunda dolaştırılıp dövüldü. Ameliyata alınan Cengiz’in sol gözünde yüzde 50 görme kaybı, Diyaettin’in sol kulağında duyma kaybı meydana geldi. Servet ve Kemal ise yeniden 75. Yıl Polis Merkezi’ne götürüldü. Kemal’in anlatımına göre dayak, ilkin avukat görüşme odasında, sonra karakolun otoparkında saat 24.00’e kadar devam etti.
İlk dava, polislere değil, mağdur dört kardeşe açıldı. Dayaktan üç ve dört gün sonra iki iddianame hazırlandı. Sanık dört polisin şikâyeti üzerine Servet ve Kemal Karataş’a ‘hakaret’ suçundan iki yıla, ‘görevi yaptırmamak için direnme’ suçundan üç yıla kadar ceza istendi. Ardından dört kardeşe birden ikinci dava açıldı. Bu davada ‘darp’ savıyla dört aydan bir yıla, yine ‘görevi yaptırmamak için direnme’ suçundan üç yıla kadar ceza istendi. Dayakçı sekiz polise ise olaydan ancak 18 ay sonra dava açılabildi. Polislere ‘kasten yaralama’ suçundan bir buçuk yıldan dört buçuk yıla kadar hapis istendi. İki polise ayrıca, Cengiz’i bir gözünü kaybedecek şekilde darp etmelerinden ötürü iki yıldan altı yıla kadar ceza talep edildi. 

‘POLİSLER KEYFİ MUAMELEDE BULUNDU’

Bakırköy 21. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen bu davada, geçen 2 Ekim’de görülen celsede, görevsizlik kararı verildi. Hakim Yılmaz Alp, sanık polislerin Karataş kardeşlere karşı kuvvet kullanma sınırını aşarak ‘keyfi muamelede’ bulunduğuna dikkat çekti. Sanıkların eylemlerinin sürekliliği, meydana gelen sonuçların ağırlığı dikkate alındığında bu eylemin TCK’nın 94. maddesinde düzenlenen işkence ve eziyet suçunu oluşturabileceğini ifade etti. Alp, kardeşlerin direnmiş olmasının polise kötü muamelede bulunma yetkisi vermeyeceğini vurgulayarak, şunları kaydetti:

“Şikayetçilerin polise mukavemette bulunmalarının polislerce yasanın kendilerine vermiş olduğu yetkiyi kötüye kullanmalarını, zor kullanma sınırlarını aşarak fiziksel ve manevi olarak acı verecek davranışlarda bulunmalarını gerektirmediği, sokakta başlayıp önce 75. Yıl Polis Karakolu’nda, daha sonra Dr. Sadi Konuk Hastanesi bahçesinde, akabinde araç içerisinde ve Sinan Erdem Spor Salonu yanında ve yine 75. Yıl Polis Merkezi’nin kamerasının bulunmadığı bir noktasında sanıkların eylemlerinin devam ettiği, sanıkların ilk kez karakola getirilmelerinden sonra, müştekilerin bulunduğu odaya polislerin girip çıktıkları ve bu sırada odada bulunan sivil giyimli vatandaşa vurduklarının belirlendiği, olayların bütün olarak değerlendirilip işkence suçunun maddi unsurlarının gerçekleşip gerçekleşmediği ile ilgili delil değerlendirmesinin mahkememize ait olmayıp görevli ağır ceza mahkemesinde yapılmasının gerekeceği...”