Gözaltına alındıktan sonra kendisinden haber alınmayan Gökhan Güneş bugün serbest bırakılmasının ardından İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi'nde bir açıklama yaptı.

Güneş’in ailesi ve avukatlarının katılımıyla düzenlenen basın toplantısına, İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, ESP Genel Başkanı Şahin Tümüklü, Devrimci Parti MYK Üyesi Burcu Gül Çubuk, SKM Genel Sözcüsü Deniz Aktaş, HDP, Partizan, SGDF, YDG üyeleri destek verdi.

 'ELEKTRİK VERDİLER...'

Kendisine destek olan herkese teşekkür eden Güneş gözaltında yaşadıklarını şöyle anlattı:

"20 Ocak tarihinde işe gitmek için biraz geç saatlerde çıkmıştım, tesadüftür tek gittim. Ortalama saat 12.00 civarında otobüsten indim, durakta kaldırımda bekleyen 4 kişi vardı. Bir tanesi pardon bakar mısın tarzında konuştu. Arkamı dönüp ona baktığımda bir anda hepsi birlikte üzerime çullandı sayının o esna da arttığını gördüm. Bir tane araca bindirmeye çalıştılar. Daha sonra ben direndim arabaya binmemek için kendimi bir şekilde geri çekmeye çalıştım. O direnci ortadan kaldırabilmek için elektroşok aletiyle elektrik verdiler. Daha sonra kendime geldiğimde bir arabadaydım. İki kişi koluma girmiş. Kafamı aşağı eğmiş bir çuval geçirmişti. Başka bir arabaya bindirdiler. Bir yere götürdüler, neresi olduğunu bilmiyorum, hiçbir şekilde görmedim, konum adres, mekana dair bir isim belirtilmedi hiçbir zaman."

'İŞKENCE GÖRDÜM...'

"Gerek sistematik gerek ara ara işkence yöntemleri uygulandı" diyen Güneş şöyle devam etti: "Elektrik verme, kaba dayak, ara ara soğuk suyla ıslatarak şiddet uygulama genelde bu uygulamalar gerek çıplak olarak bazen üzerinizde sadece iç çamaşırı olacak şekilde uygulandı. Bazı anlarda mezar dedikleri bir bölüm var, sadece ayakta durabildiğiniz elinizi kolunuzu kıpırdatamadığınız gözünüzün bağlı ve ellerin arkadan kelepçeli oldu bir bölüme hapsedildim. Tehditler, teklifler yapılıyor. Yanı sıra tecavüz tehditleri gerçekleşiyor.

'BİZİMLE ÇALIŞIR MISIN?'

Güneş ajanlık teklifi aldığını söyleyerek şöyle devam etti:

"Benim tahminlerime göre bir gün önceki sabah bırakılmayı bekliyordum. Ona dair hazırlıklarının olduğuna dair hissiyatım gelişmişti. O gün bırakmadılar. Bizimle çalışmalısın, bizimle çalışır mısın? İşbirliği içerisinde olma gibi tehditleri oldu. Daha sonra birkaç kez bizim kim olduğumuzu biliyor musun? Sorular da benim onlara muhtemelen istihbaratçısınız söylemlerim üzerine evet ya da hayır demediler fakat bazı konuşmalarında ‘biz görünmeyenleriz’ şeklinde söylemleri oldu. Sabah saatleriymiş bir arabaya bindirildim, gözlerim bağlı. Dört kişi vardı muhtemelen. Arabaya bindirmeden önce çıkıştan önce, zaten üzerimdeki kıyafetlerin kendime ait değildi. Sadece pantolonum bana aitti. İç çamaşırlarım, çorap, gömlek onlar bana ait değildi, onlar verdiler. Çıkış yapmadan önce, boyun koltuk altları, vücut bölgemi temizlemeye dönük işlemler yaptılar kolonyayla. Üzerimi giydirdikten sonra parfüm falan sıktılar, montuma... Bırakmadan önce, bana onların şef dediği kişi, ‘hiçbir şeyini almadım, sadece sim kartını alıyorum bilgin olsun’ dedi. Ne için olduğunu sordum. Cevap vermedi. Git ister aynı hattı çıkar, ister değiştir dedi."

Güneş sözlerine şöyle devam etti:

"Daha sonra arabaya bindirildim. İnmeden önce kafam normal şartlarda bir peçeyle bağlı, üzerine bir bez geçirilmiş çuval tarzında onu çıkardılar. İki kişi kafamı aşağı bastırdı araçtı. Gözümü açtıktan sonra fark ettim, bıraktılar. İleri yürü, önün açık sakın arkana bakma sadece ileri yürü dediler. Ben biraz mesafe gittikten sonra gözümü açtım. Pamukla belli miktarda, gözümü kapatıp daha sonra da bantladıklarını fark ettim, sarmışlardı. Daha sonra telefonum olmadığından ulaşabileceğim bir ulaşım aracı da bulamadım. Sabah erkenmiş bilmiyordum akşam saati tahmin ediyordum bir güvenlik görevlisinden taksi çağırmasını rica ettim, taksiye bindim. Ailemin evine gelmişim."

'SALDIRILARIN AMACI KİMLİĞİMİZDEN KAYNAKLI'

Böyle bir uygulamaya neden maruz kaldığını anlatan Güneş, "Bu saldırıların amacı bir şekliyle bulunmuş olduğumuz taşımız olduğumuz kimlikten kaynaklı. Sosyalist kimlikli kişilere daha önce bu saldırılar çok kez gerçekleşti. Bu 90’ların bir politikası olarak ortaya çıktı. Bugün uygulanıyor muhtemelen bu akıl, bu uygulamaları bundan sonra ki günlerde de uygulamaya devam edecek. Fakat bu mücadele bireysel mücadelenin dışında toplumsal bir mücadeledir. Ezilenlerin sesini haykırmak isteyenler, ezilenlerle dayanışmak isteyenler, ezilenlerin sorunlarına, ezilenlerin sıkıntılarına bir çığlık olmak isteyenleri susturmaya çalışanlar bunu başaramayacaklarını kendileri de çok iyi biliyorlar."

'ÇOK ÖNEMLİ BİR TEHLİKEYLE KARŞI KARŞIYAYDIK'

Ezilenlerin Sosyalist Partisi Eş Genel Başkanı Şahin Tümüklü de bir açıklama yaptı.

Tümüklü, "Her anımızda gerçekten bu mücadelenin kararlılığını arttıran arkadaşlarına, yoldaşlarına mücadele örgütlerine, mücadele insanlarına güç veren ailemize gerçek anlamda bir teşekkür ihtiyacı var. Bir tarafında itirafçılaştırma ve ajanlaştırma, bir tarafta tehdit, şantaj kaybetme politikasının olduğu bir strateji ile buna bağlı uygulamalarla karşı karşıyayız. Bu mücadele hepimiz için bir eşikti. Bunun yanıtlanması geri püskürtülmesi mücadelenin hem geleceği, hem örgütlü kesimler hem de bu mücadeleye baş koyan, taşıyıcıları olan insanlar, emekçiler, ezilenler açısından çok önemli bir tehlike ile karış karşıyaydık. Bu eşiği durdurmak hepimizin başarısı" dedi.

Söz alan İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri ise şunları söyledi:

"Bugün Gökhan Güneş ile birlikte karışınızda olmaktan çok mutluyuz kendisi sabaha karşı bırakıldı ve sabah evine geldi. Endişelerimizi haklı çıkaran pek çok olayı yaşadı. 29 Aralık’tan bu yana Ankara’da kaçırılan Hüseyin Galip Küçüközyiğit’ten haber alınamıyor. Kızı hem Gökhan’ın ailesini çok sevindiğini hem de babası için de bugünü görmeyi dilediğini iletti. Gözaltında kaybedilmeye çalışılan ya da kaçırılan herkes için aynı duyarlılıkla çalışmaya devam etmenin ne kadar önemli olduğunu gördük."

Güneş'in avukatı Sezin Uçar hukuki mücadeleyi sürdüreceklerini söyledi:

"5 gün önce buradan seslenmiştik İHD aracılığıyla Gökhan Güneş nerede sorusunu sormaya buradan başladık. 6 günün sonunda yine Gökhan ile birlikte buradayız. Müvekkilimiz yaşadıklarını anlattı. Bunlar bizim esasta tahmin ettiğimiz, kaygılandığımız korktuğumuz, beklediğimi şeylerdi. Ama çok güçlü bir dayanışma ve mücadele sonucu Gökhan’ın aramızda olmasını sağladık. Dayanışma gösteren herkese teşekkürler."

Kaynak: Duvar