12 Eylül'den sonra gözaltına alınan ve emniyette işkence sonucu öldürülüp "intihar" görüntüsü verilen Süleyman Cihan soruşturmasında birbiri ardına skandallar yaşandı. O dönemki yazışmalara 2. Şube Müdürü olarak imza atan Mehmet Ağar'ın aslında 1. Şube Müdür Muavini olduğu ortaya çıktı. Savcılığın, bilgi talep ettiği Ağar hakkında ise İstanbul Emniyet Müdürlüğü, "kayıt yok" açıklaması gönderdi. Durumu "skandal" olarak değerlendiren Süleyman Cihan'ın avukatı Ahmet Cihan ise, "12 Eylül üzerinden 33 yıl geçti ama 12 Eylül zihniyeti hala sürüyor" dedi.

Örgüt yöneticisi olduğu iddiasıyla 29 Temmuz 1981'de gözaltına alınıp, işkence sonucu hayatını kaybeden Süleyman Cihan soruşturmasında önemli gelişmeler yaşandı.

Murat Aydın'ın cnntürk'te yer alan haberine göre Cihan, emniyette aylar boyunca işkence görmüş, fakat gözaltına alındıktan 1 gün sonra örgüt evi teşhisi gerekçesiyle götürüldüğü Bostancı'daki bir apartmanın 6. katından atlayıp intihar ettiğine dair belgeler düzenlenmişti. Aile ise Süleyman Cihan'ın işkence sonucu öldürülüp, apartmandan atılarak intihar görüntüsü verildiğini iddia etmişti.

Süleyman Cihan'ın avukatı ve aynı zamanda davada müşteki olarak bulunan Ahmet Cihan, 07 Haziran 2012'de "Süleyman Cihan'ın 29 Temmuz 1981'de yakalanarak gözaltına alındıktan sonra işkenceyle öldürüp, sonra intihar görüntüsü veren yetkililerin cezalandırılması" için Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunmuştu.

Suç duyurusunda İstanbul 1. Ordu ve Sıkıyönetim Komutanı Orgeneral Necdet Üruğ, Sıkıyönetim Adli Müşaviri Kıdemli Hâkim Albay Durmuş Akşen, Emniyet Müdürü Şükrü Balcı (ölü), Emniyet 1. Şube Müdürü Tayyar Sever, Emniyet 2. Şube Müdürü Mehmet Ağar, Sıkıyönetim Savcısı Hâkim Yüzbaşı Erdoğan Savaşeri, Bostancı Emniyet Başkomiserliği'nde görevli polis memuru İbrahim Şahin, polis memurları Bayram Kartal ve Mehmet Yetiş'in cezalandırılması talep edildi.

Ahmet Cihan'ın bu başvurusundan sonra ise devlet adına suç işlemiş olan yetkilerinin hukuk tarafından nasıl korunduğuna dair skandallar yaşandı.

Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığı'nca başlatılan soruşturma daha sonra Başsavcı Vekili tarafından yürütüldü. Kadıköy Cumhuriyet Başsavcı Vekili Tayfun Balyemez, 13-11-2012 tarihinde dosyanın yetkisizlik kararı ile İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesi ile şühpeli iki asker hakında kovuşturmaya yer yok kararı verdi.

Bu kararı değerlendiren avukat Ahmet Cihan, "Soruyturma savcısı, yetkisizlik kararı verirken başka bir işlem yapmaması gerekiyor. Yetkisizlik kararı ile iki askeri kişi hakkında yetki kullanması hukuken anlaşılır bir tavır değildir. Eğer iki asker şüpheli hakkında bir karar verilecek ise bu kararı verecek olan merci, dosyayı göndereceği İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığıdır" diyerek karara itiraz etti. Mahkeme ise bu itirazı reddetti.

Dosya daha sonra Cumhuriyet Savcısı Seyfettin Atıcı tarafından yürütülmeye başlandı. Dönemin ilgililerini koruyup kollama, soruşturmayı akamete uğratma ise bu dönemden sonra hızlandı.

Cumhuriyet Savcısı Seyfettin Atıcı'nın İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne bir yazı yazarak Cihan'ın gözaltına alındığı 29/07/1981 yılında İstanbul Emniyet Müdürlüğü birinci ve ikinci şube müdürlerinin kimler olduğunun belirlenmesi, Mehmet Ağar'ın olay tarihte hangi görevde bulunduğunu tespitini istedi.

Emniyet Genel Müdürlüğü'nün 03/08/2013 tarihinde gönderdiği cevapta ise işkence ile öldürülen ve hakkında olay yeri tutanağı, savcılık yazışmaları bile bulunan Süleyman Cihan için "herhangi bir soruşturma kaydı bulunmamaktadır" denildi. Yazıda ayrıca yıllarca devletin çeşitli kademelerinde görev yapmış, Emniyet Genel Müdürlüğü, Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı yapmış olan Mehmet Ağar hakkında "Dosyası Genel Müdürlüğümüzde bulunmadığından incelenememeiştir" denildi.

İşkence soruşturmasında asıl skandal cevap ise bu yazının ekinde gönderilen belge ile ortaya çıktı. O dönemde 1. Sınıf Emniyet Müdürlüğü görevini yürüten Cafer Teyyar Sever'in özlük dosyasında çok çarpıcı bir bilgi yer aldı. Süleyman Cihan ile ilgili o dönemde savcılık yazışmasında 2. Şube Müdürü olarak imza atan Mehmet Ağar'ın aslında İstanbul Emniyet Müdür Şube Yardımcısı olduğu anlaşıldı.

Yani Cihan'ın işkence ile öldürülüp, intihar görüntüsü verildiği dönemdeki yazışmalarda (31 Temmuz 1981) 2. Şube Müdürü olarak imza atan Ağar aslında (1980 ile 1983 yılları arasında) 1. Şube Müdür Muavini olarak görevdeymiş.

Kadıköy Cumhuriyet Savcılığı'na o dönem Süleyman Cihan'ın ölümüyle ilgili yazılan yazışmaya Mehmet Ağar, 2. Şube Müdürü olarak imza atmış. İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün 21-08-2013 tarihinde savcılığa gönderdiği yazıda da dönemin sorumluların korumak adına skandallar sürmeye devam etti.

Hakkında bilgi belge istenen o dönemin sorumluların görev yerlerini bildirmeyen emniyet, buna gerekçe olarak da 1996 yılında meydana gelen su basmasını gösterdi.

Su basmasından dolayı özlük dosyalarının kullanılamaz olduğunun belirtildiği cevabi yazıda Mehmet Ağar'ın Asayiş şube Müdürlüğü'nde göreve başlama ve ilişik kesme tarihlerinin tespit edilemediği ifadesi kullanıldı.

Yazışmada ayrıca "Ağar'ın 1981-1984 yılları arasında Asayiş şube Müdürü ve Şube 2. Müdürü olarak imzalamış olduğu evrakların tespit edildiği" belirtiliyor.

Buradaki ifadeye dikkat, zira Ağar o dönemde 1. Şube Müdür Muavini olarak görev yapıyordu. Ama Emniyetten gelen bilgide o dönemde yapılan kanunsuzluk itiraf edilmiş de oluyor.

Emniyet Genel Müdürlüğü'nden cumhuriyet savcılığına gönderilen son belge ise Mehmet Ağar'ın o dönemdeki görevi ile tartışmalara son noktayı koyarken, Ağar'ın o dönemde işkenceyle öldürülen Süleyman Cihan yazışmalarında görevi olmadığı halde, "görevli" olarak imza attığı ortaya çıkıyor.

Genelkurmay Başkanlığı 1. Ordu ve Sıkıyönetim Komutanlığı Selimiye'den İçişleri Bakanlığı'na 22 Aralık 1980'de gönderilen belgede Mehmet Ağar'ın 1. Şube Müdür Muavini olduğu yer alıyor.

Süleyman Cihan'ın kardeşi avukat Ahmet Cihan, "devletin emniyet teşkilatının bu taleplere verdiği cevaplar, soruşturmayı engelleyici türden cevaplardır. Devletin çeşitli kademelerinde görev yapmış emniyet mensupları adı çeşitli işlere karışmış, bu görevlerinden bir kısmı yargılanmış, ama yinede haklarında bilgi ve belge yoktur" dedi.

Cihan, "Özellikle Mehmet Ağar'ın nasıl korunduğu dikkat çekmektedir. Mehmet Ağar ile ilgili kayıtlar yok. Emniyet Genel Müdürlüğü yapmış bir emniyet görevlisi ile ilgili kayıtlar yok. Ancak Cafer Teyyar Sever'in özlük dosyasında ve İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı'nın evrakı Mehmet Ağar'ın ilgili tarihte, halihazır görev yeri olarak 1. Şube Müdür Muavini olarak yer alıyor" diye konuştu.

Cihan, "1. Şube Müdür muavini olan Mehmet Ağar, Süleyman Cihan dosyasında Kadıköy Cumhuriyet Savcılığı'na 31 Temmuz 1981 tarihinde Süleyman Cihan ile ilgili yazdığı yazıda şube 2. Müdürü olarak evrak imzalıyor. Mehmet Ağar'ın resmi evrakta yer alan görev ile, imza olarak kullandığı görev arasındaki farka dikkat çekiyorum. Soru Şu: 'Mehmet Ağar, Şube 2 Müdürü olmadığı halde, Süleyman Cihan'ın öldürülmesinde özel bir görev mi üstlendi? 12 Eylül üzerinden 33 yıl geçti ama 12 Eylül zihniyeti devam ediyor. Bu cinayetin işlenmesi üzerinden de 33 yıl geçti. 33 yıldır, failleri yargı önüne çıkarılamıyor. 33 yıldır görülüyor ki, devlet kodlarını değiştirmedi, suç işleyen kamu görevlilerini koruyor. Devlet işlemiş olduğu cinayetlerle yüzleşmeyi hala reddediyor.

NE OLMUŞTU?

Süleyman Cihan, TKP/ML-TİKKO yöneticisi olduğu iddiasıyla 12 Eylül darbesi sonrasında 29-07-1981 yılında gözaltına alındı. İstanbul Emniyet Müdürlügü 2. Şube'de aylarca kalan Süleyman Cihan'ın cesedi 'hüviyeti meçhul" etiketiyle kimsesizler mezarlığına gömüldü.

Onu Emniyet'te gören arkadaşları, Cihan'a yönelik günlerce işkence yapıldığını defelarca hem ifadelerinde hem de sözlü olarak naklettiler.  Fakat, kimliği bilinerek gözaltına alınan Süleyman Cihan için Emniyet, 30 Temmuz 1981'de bir binanın 6. katından atlayıp intihar ettiğini gösteren bir belge düzenledi.

Emniyete göre Cihan sadece bir gün gözaltında kalmış ve 30 Temmuz'da Bostancı'da götürüldüğü bir evin 6. katından atlayarak intihar etmişti. Oysaki o dönemde yapılan yazışmalar, ailenin açıklamaları ve Süleyman Cihan'ı tanıyan arkadaşları Cihan'ın uzun süre emniyette kaldığını ve yoğun işkenceler sonucu öldürüldüğünü, sonra da intihar görüntüsü verilerek bir binadan atıldığını gösterir.

Süleyman Cihan'ın işkenceyle ölümünde ise iki isim çok tanıdıktır. Biri Mehmet Ağar ( O dönemki yazışmalarda 2.Şube Müdürü olduğu belirtiliyor) bir de Susurluk kazasıyla gündeme gelen özel harekatçı İbrahim Şahin (O dönemde Bostani karakolunda polis memuru) Abisinin işkenceyle öldürülüp, bir binadan intihar görüntüsü verilerek atıldığına inan avukat Ahmet Cihan ise, hukuk mücadelesinin peşini bırakmadı ve bu ölümle ilgili başvurularda bulundu.