Ercan Jan Aktaş / Demokrat Haber İstanbul

İstanbul Kadıköy’de Donkişot Sosyal Merkezi* ya da diğer adıyla İşgal Evi‘nin çağrıcısı ve düzenleyicisi olduğu savaş karşıtı bir etkinlik düzenlendi.

Etkinliğin ilk bölümünde Anıl Çizmecioğlu’nun (Yönetmen-Kamera-Fotoğraf) ‘Eğitim Zayiatı’ adlı belgesel filmi gösterildi. Film; Türkiye’de zorunlu askerlik sistemi içerisinde kaza, kavga, intihar gibi sebeplerle onlarca genç erkeğin “şüpheli” şekilde hayatını kaybetmesini konu alıyor. Belgeselde, ailelerin bu süreçte yaşadıkları olaylar, hak arama mücadeleleri ve çocuklarının ölümü ardındaki şüpheleri derinleştirecek bulgular anlatılıyor. Film İngilizce altyazılı, anlatımlar ise hem Kürtçe hem de Türkçeydi.

Filmden sonra söyleşi bölümüne geçildi. Bu bölüme Anıl Çizmecioğlu’nun yanı sıra vicdani retçilerden Mehmet Tarhan, Halil Savda ve Ercan Jan Aktaş katıldı. Anıl’ın filmin hikâyesini anlatmasından sonra interaktif bir şekilde salondakilerin katılımı ile zorunlu askerlik, kışla içinde yaşanan “şüpheli” asker ölümleri, militarizm, Türkiye’deki vicdani retçilerin yaşadıkları ve Türkiye’de vicdani reddin geldiği son durum konuşuldu. Etkinlikte yabancı katılımın da yoğun olmasından dolayı sunumlar İngilizceye da çevrildi.

“ZORUNLU ASKERLİĞE KARŞIYIM”

Tartışma bölümünden sonra iki yeni vicdani reddin açıklanması ile etkinlik son buldu. Zekeriya Külekçi’nin vicdani ret deklarasyonları şöyleydi:

“İnsana istemediği bir şeyi yaptırma zorunluluğu yükleyen, zorunlu askerlik ve benzeri özelliklere sahip tüm uygulamalara karşıyım. Emir alıp vermekten hoşlanmayan, barış, özgürlük ve adalet yanlısı bir insan olarak vicdani ve total reddimi ilan ediyorum.”

“SİZİ ASLA AFFETMEYECEĞİM”

Kenan Yiğit’in Muğla’dan gönderdiği mektup ile yaptığı vicdani ret açıklaması ise şöyleydi:

“17 yaşında anarşist, savaş karşıtı anti-militarist bir lise öğrencisiyim. Tesadüfen doğduğum bu ülkede ailemin, toplumun, medyanın ve okulların militarist, faşist eğitimi etkisiyle milliyetçi hasta biri olarak büyüdüm. Milyonlarca insana bulaştırdığınız bu hastalıktan geç olmadan kurtulduğum için ve "her Türk asker doğar" , "vatan sana canım feda" gibi militarist sözlerinize artık kanmadığım için kendimle gurur duyuyorum.

7 yaşından itibaren her sabah asker gibi içtima yaptırarak, marşlar okutarak, askerliği-insan öldürme sanatını- yücelterek militarist bir eğitim verip beyinlerimizi kirlettiğiniz için sizi asla affetmeyeceğim. 

Rant kavganız için beni kullanmanıza izin vermiyorum. Kirli siyasetinize, kirli oyunlarınıza alet olmayı reddediyorum. Mantığım ve vicdanımla doğru bulmadığım askerliği reddediyorum.”

(*)  http://www.radikal.com.tr/hayat/kadikoyden_bir_isgal_evi_oykusu_don_kisot-1158013