Gazeteci İrfan Aktan, dün yapılan HDP 3. Olağan Kongresi’nde ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Eş Başkan seçilen Pervin Buldan ile Sezai Temelli’yi zor bir sürecin beklediğini ifade eden Aktan, HDP’lilerin kongreye sahip çıktığını yazdı.

Aktan, “HDP'nin 5 Haziran 2015’deki Diyarbakır mitingine yönelik bombalı saldırı sırasında iki bacağını kaybeden yönetmen ve senarist Lisa Çalan’ın robotik bacaklarıyla yürüyerek ve 10 Ekim 2015’te kongre salonunun hemen önünde gerçekleşen katliamda yakınlarını yitirenlerin karanfillerle kongreye gelmesi, en fazla katılımın yakılıp yıkılmış Cizre ve Şırnak'tan gerçekleşmesi, otuz bini aşkın insanın kongre salonunu hıncahınç doldurması Demirtaş'ı doğruluyordu: “Seldeki ağaç yıkılmadı” dedi

İrfan Aktan’ın Gazete Duvar’da yayınlanan, “Seldeki ağaç yıkılmadı” başlıklı yazısının bir bölümü şöyle:

Genel merkezi 8 Eylül 2015 akşamı yüz kişilik saldırgan grup tarafından ateşe verilmiş olan HDP’nin Ankara’daki “yalnızlığının” dünkü 3. Olağan Kongre’de en az 32 bin partili tarafından teselli edici düzeyde giderildiğini söyleyerek başlayalım.

Kongre, ilk defa tanık olduğumuz düzeyde “caydırıcı” polis önlemleri altında gerçekleşti. Salonunun girişi dâhil dört defa üst aramasından geçirilen katılımcıların, bırakın içeriye, kongre bahçesine bile telefon şarj cihazı, çakmak, kulaklık, fotoğraf makinesi, hatta makyaj çantası bile sokmasına izin verilmedi.

FİLİSTİN’DEKİ GİBİ

Kongrede konuşan Filistin Halk Kurtuluş Cephesi üyesi ve Filistin Ulusal Yönetimi üyesi Leyla Halid, bu uygulamaların benzerine Filistin’de tanık olduklarını ifade ederek tabloyu özetledi.

Önceki akşam Afrin’de 11 askerin hayatını kaybettiği haberi üzerinden kongreye katılanları hedef gösteren, hatta onlara yönelik saldırı çağrısı yapan troller, bir haftadır ülke genelinde HDP bileşenlerine yapılan gözaltı operasyonları ve nihayet kongre salonuna girişte yürütülen utanç verici kısıtlamalar ciddi bir kaygı uyandırsa da, bu baskıların salonda hükümsüz kaldığını söylemek gerekir.

Her ne kadar kongre öncesinde tüm tartışmalar eş başkanların isimleri ve Selahattin Demirtaş üzerinden yapılmış olsa da, salonun gündemini belirleyen bu coşkulu katılımdı.

Elbette kongre salonunda başta Demirtaş olmak üzere hapiste bulunan yüzlerce HDP’linin eksikliği çok net hissediliyordu. Katılımcıların coşkusu, bu eksiklik duygusunun üstesinden gelme çabası olarak da okunabilir. Tabanın Demirtaş özlemi, sahnedeki konuşmalarda ismi her geçtiğinde salonun olağanüstü bir tezahüratla ayağa kalkmasıyla defalarca dile getirildi.

DEMİRTAŞ VE KIRGINLAR

Öte yandan kongrede yaşanan en ilginç olay, 70 delege tarafından Demirtaş’ın eş başkan adaylığı için sunulan 10 dilekçeydi. Bu dilekçelerin işleme konmama gerekçesi olarak da Demirtaş’ın ekrana yansıtılan ıslak imzalı şu mektubu gösterildi: “Eş genel başkan olmam için başvuru olması halinde önerileri yapan tüm arkadaşlarıma güven duygularından ötürü teşekkür ediyorum. Ancak kongrede eş genel başkanlığa adaylık irademin ve kabulümün olmadığını ifade ediyorum.”

Demirtaş’ın bu beyanına rağmen onun tekrar eş başkan seçilmesi için çalışma yürüten bazı delegelerin kongreden kırgın ayrıldıklarını not etmekte fayda var.

Kongrenin en etkileyici bölümlerinden biri ise dünya devrim ve direnişler tarihinden fotoğraflar eşliğinde HDP’nin köklerinin hatırlatıldığı slayt gösterimiydi. HDP böylece ideolojik kaidesinin özetini en somut haliyle nakletmiş oldu.

TEMELLİ VE BULDAN’IN ÖNÜNDEKİ SINAVLAR

Yeni eş genel başkanlar Sezai Temelli ve Pervin Buldan salonda tezahüratla karşılandı; ikisi de kitle tarafından sahiplenildi. Ne var ki, Demirtaş’la mukayese edilirse, ikisinin de çok etkili konuşmalar yapmadıkları, güncel siyasete yönlendirici düzeyde somut yanıtlar vermedikleri, bu nedenle konuşmalarının coşkulu kitlede beklenen ilgiye mazhar olamadığı söylenebilir. Bu da Temelli ve Buldan’ın önümüzdeki dönemlerde daha etkili bir siyasi dil yakalamaları gerektiğine işaret ediyor.

Fakat Temelli ve Buldan’ın önündeki sınav, bunca baskı ve gözdağına rağmen Ankara’ya gelerek partilerini sahiplenen ve sayısı kadar sembolik değeri de muazzam olan kitlenin gündemindeki somut sorunlara genel veya klasik yanıtlar üretmenin ötesine geçmekle, iktidara etkili söylemsel mukabelelerde bulunmakla sınırlı değil.

Öncelikle gözaltı, tutuklama ve yasaklamaların parti içinde sebep olduğu açıkları gidermek ve Demirtaş’ın eş başkanlıktan çekilmesinin yarattığı kırgınlıkların üstesinden gelmek için yoğun bir çalışma yürütmeleri gerekecek.

Öte yandan, Temelli’nin 2010 referandumu sürecinde “Yetmez Ama Evet” kampanyasına dâhil olmasına dayanan eleştirilerin, Temelli’nin sonraki pozisyonu dolayısıyla pek hükmü kalmamış olsa da bir zamanlar sosyal medyada Mesud Barzani’ye yönelik sarf ettiği hakaretamiz ifadesine dayanan irili-ufaklı tepkilerin üstesinden gelmesi gerekecek. Bunun HDP’nin genişleme stratejisine karşı üretilecek anti-propagandanın da azaltılmasını sağlayacağı söylenebilir.

Fakat en önemlisi de Buldan ve Temelli’nin bunca saldırı sonrasında HDP’den uzaklaşmış olan “Batılı” kesimleri tekrar toparlayacak dinamik bir siyasi süreç işletmeleri, kongre salonunun verdiği desteği politik sahnenin özgüven kaynağı olarak işlevselleştirmeleri gerekecek. Her iki ismin de bunu yapacak kabiliyete sahip olup olmadıklarını ortaya koymak için az zamanları var. Zira iktidarın Afrin’de ilerleyememesi halinde baskın seçime giderek seçmen kaybının önüne geçmeye çalışacağı, dolayısıyla her an seçim sath-ı mailine girilebileceği konuşuluyor.

SELİN İÇİNDE AYAKTA KALMAK

Sonuç itibariyle Kongre, baskılardan bunalmış olan HDP’lilerin dağılmak yerine parti ve eş başkanlar etrafında güçlü bir biçimde kenetlendiğini net olarak ortaya koydu. Bu tablo, Express’in 2016 Yaz özel sayısı için yaptığımız söyleşide Demirtaş’ın öngörüsünün ne kadar güçlü olduğunu kanıtlar gibiydi: “Sel aniden gelir. Hazırlıksız olabilirsiniz, sokağınızdaki arabaları, evleri, her şeyi söküp götürür. Fakat sel uzun sürmez. Sel bittiğinde geriye çamur kalır, yıkılmış evler, harap olmuş eşyalar kalır. Bir bakarsınız, bütün o selin içinde dimdik ayakta kalmış ağaçlar vardır. Sel sırasında görmezsiniz onları, tepelerine kadar suyun altındadırlar. Ama kökleri o kadar sağlamdır ki, sel çekildiğinde capcanlı, dipdiri, ayaktadır o ağaçlar. HDP öyle bir şeydir. Şu anda sel üstümüzden geçiyor. Kazanmamız için aynı şiddette bir güçle cevap vermemiz gerekmiyor. Bu selin içinde ayakta durmak zaferin kendisidir.” (http://birdirbir.org/selahattin-demirtasla-bir-yilin-muhasebesi-selin-icindeki-agaclar-gibi/)

Yazının tamamı burada.