Kandil’e giderek KCK Yürütme Konseyi üyesi Sabri Ok ile görüşen Independent gazetesi Ortadoğu muhabiri Patrick Cockburn, "Onlarca yıl savaş ardından, Kürtler nihayet huzur bulabilir mi?” başlıklı analiz içerikli haber ile Kürt sorunundaki gelişmeleri değerlendirdi.


Çarşamba günü (bugün) iki bini aşkın gerillanın Türkiye’den çekilmeye başlayacağı belirten Cockburn, Türk ordusunun fili ateşkese uyacağını varsayan bir PKK liderinin bunun bir veya iki ay sürebileceğini belirttiğini aktardı.

Cockburn, geri çekilmenin 40 bin kişinin öldüğü 29 yıllık gerilla savaşı ardından “Türk devleti ile Kürt azınlık arasındaki kırılgan uzlaşmanın ilk adımı” olduğunu kaydetti. Geri çekilecek olanların Kandil’in derin vadileri ve boğazlarındaki gizli kamplarda silahlarıyla birlikte Türkiye’nin Kürtlerle gücün bir kısmını paylaşıp paylaşmayacağını görmek için bekleyecekleri ifade edildi.

Kandil’de görüştüğü KCK Yürütme Konseyi üyesi Sabri Ok’un, “silahlı mücadelemizi sürdürürsek sonuç alabiliriz” inancı taşıyan savaşçılar olduğunu ancak barış anlayışına karşı gerçek bir muhalefetin olmadığını söylediğini aktaran Cockburn, “1999 yılından beri Türk ada cezaevi İmralı’da tutulan PKK lideri Abdullah Öcalan tarafından müzakere edilen barış şartları belirsiz. Ancak, 21 Mart günü Türkiye’nin en büyük Kürt şehri Diyarbakır’da toplanan bir milyon Kürde okunduğundan beri PKK tarafından hızla uygulanması konusunda hiç şüphe yok” diye belirtti.

OK: SALDIRILAR YOK

“Bay Ok’un Türk ordusunun uyduğunu teyit ettiği bir ateşkes hemen ilan edildi. Ok, 'Bazı insansız hava araçları ile savaş uçakları uçmaktadır, ancak geçmiş kadar değil ve saldırılar yok' dedi” şeklinde devam eden haberde, PKK’nin bu seferki geri çekilmesinin savaşçılarının acımasızca Türk ordusu tarafından taciz edildiği ve ağır kayıplar verdiği 1999’dan çok farklı olduğu ifade edildi.

"EĞER BOMBARDIMAN OLURSA MİSİLLEME YAPARIZ"

Cockburn, 22 yıl Türk cezaevinde geçirmiş Sabri Ok’un Türklerin geri çekilen gerillalara saldırması durumunda neler olacağı sorusuna verdiği yanıtı şu şekilde aktardı:

“Eğer her hangi bombardıman, her hangi bir şey olursa, geri çekilme derhal durur gerillalarımız misilleme yapar.”

Haber-analizin devamında Kürtlerin tarihine değinen Cockburn, genel olarak PKK militanları ile Kürtler arasında Orta Doğu'nun siyasi coğrafyası kendi lehine değiştiği inancının ve bekleyen bir ruh halinin hakim olduğunu belirtti.

"TÜRK DEVLETİ BİZİ BİTİRMEYE ÇALIŞTI VE BAŞARISIZ OLDU"

PKK askeri komutanların Kürtlerin siyasal olarak her zamankinden daha güçlü oldukları ve artık marjinalleştirilip ikinci sınıf vatandaş olarak zulüm edilemeyeceğini belirttiklerini kaydeden Cockburn, Sabri Ok’un şu sözlerine yer verdi: “Tüm bölgede Kürtlerin büyük bir uyanışı var. Türk devleti ve ordusu bizi bitirmeye çalıştı ve başarısız oldular.”

'KÜRTLER İÇİN HABERLER İYİ'

Kürtler için haberlerin sadece Türkiye’de iyi olmadığını belirten Cockburn, Irak (Güney Kürdistan) Kürtlerinin BM’ye üye birçok ülkeden daha iyi ulusal bağımsızlıklarını savunma konumunda olduklarını, Suriye’deki sivil savaşla ülken nüfusunun yüzde 10’unu oluşturan ülkenin Kuzeyindeki Kürtlerin kendi kent ve köylerinde kontrolü ele geçirerek gelecekteki otonominin temelini oluşturduklarını kaydederek hiçbir ordunun ağır kayıplar riski taşımadan geçemeyeceği Kandil’e yönelik hava saldırılarında yaşanan sivil kayıplara dikkat çekti.

ÖCALAN'IN ROLÜ VURGUSU

Türk devletinin yüzyıldır Kürtlere uyguladığı inkar, imha politikası ile köy boşaltmalar, yargısız infaz ve işkencelere dikkat çeken Cockburn, PKK lideri Abdullah Öcalan’ın rolüne şöyle vurgu yaptı:

“Türk güvenlik güçleri Öcalan’ın 1999’da yakalanmasının, PKK’nin çöküşüne yol açacağına inanıyordu. Bu akla uygundu; o hareketin acımasız ve otoriter lideri olarak tanınıyordu. Fakat Öcalan, hapishane hücresinde etkisiz kalacağına, artık ayrılık yerine özerklik arayan PKK’nin kontrolünü elinde tutmayı sürdürdü. Kürtlerin pek çoğunun gözünde hapsedilmesi ona, Kürtlerin çektiği acıların ve direnişinin sembolü olan bir şehidin cazibesini kazandırdı. PKK liderinin şablon ve resimleri, Kandil’deki kayalıkların ve uçurumların cephesinde beliriyor ve Türkiye’deki her Kürt gösterisinde taşınıyor. Ben bir mezar taşında 2011 yılında Öcalan’ın 12 yıl önce Kenya’da ‘yasadışı yakalanışını’ protesto için kendini yakan Kemal Aslan isminin bulunduğu, güzel bir vadide PKK savaşçılarının mezarları ile dolu bir mezarlık ziyaret ettim.”

PKK’nin, Türkiye Kürtlerinin kendi kimliklerini geliştirme ve eşit siyasal ve sosyal haklarını kazanmanın kararlılığının bir sembol olarak ayakta durmayı başardığını belirten Cockburn,  bunun Türk devletinin Kütleri toplu cezalandırması, seçilmiş Kürt yetkilileri, gazetecilerin, insan hakları savunucularını tutuklanması sonucu olduğunu kaydetti.

Olayların, on yıl önce izole olmuş ve ilgisiz gibi görünen PKK’nin halk desteği ile örgütsel gücünü kaybetmediğini gösterdiğini belirten Cockburn,  Sabri Ok’un, “PKK 30 yıllık mücadelesinin en güçlü dönemini yaşıyor” sözlerine yer verdi.

Abdullah Öcalan’ın 21 Mart’ta yaptığı, “silahlar yerine fikirlerin konuşması” çağrısına gönderme yaparak "silahlı mücadele sona mı eriyor?" diye soran Cockburn, Türkiye’deki Kürt sorununun geleceğiyle ilgili şu öngörüde bulundu:

“Bu gerçekleşebilir ama kesin değil. Kendi çıkarlarının Türk devletini hem Türkiye’deki Kürtlerle, hem de Kürdistan Bölgesel Yönetimi’yle ve Kuzey Suriye’deki Kürtlerle uzlaşmaya sevk etmesi gerekiyor; fakat Türklerin bu söylemi hâlâ Kürtlerin hapisten salıverilmesi, tüm toplumu kapsayan terörle mücadele yasalarının kaldırılması ve anayasal değişiklikler gibi adımlarla uyuşmalı.”

“…(Sabri) Ok, Türkiye’nin PKK çekilmesine rağmen baskıyı sürdürmesinin ‘onlar için ve hiç kimse için iyi olmayacağını’ söylüyor. Gerilla savaşı yeniden başlarsa kızışabilir çünkü PKK bölgede Türkiye’nin sayıları artan, İran ve Suriye gibi düşmanlarından destek arayabilir. Türkiye, Kürt azınlıkla bezdirici ve kazanılamaz çatışmasını sona erdirebilir ve erdirmeli ama bu, öyle yapacağı anlamına gelmiyor.” (ANF)