Sanatçı İlkay Akkaya da Roboski'den Ankara'ya 'Barış Yürüyüşü' gerçekleştiren Halil Savda ve arkadaşlarına katıldı. Akkaya, kanın kanla yıkanmayacağını söyledi

 

Vicdani retçi Halil Savda ve arkadaşlarının 1 Eylül Dünya Barış Günü'nde 34 yurttaşın TSK uçakları tarafından katledildiği Roboski Köyü'nden başlattığı Barış Yürüyüşü, Tarsus'un Gülek Yaylası'ndan devam ediyor.

 

Yürüyüşün 33. gününde Halil Savda ve arkadaşlarına sanatçı İlkay Akkaya da katıldı. Tarsus'un Çamalan Köyü'nde yürüyüşe katılan Akkaya, Barış Yürüyüşü'nü çok anlamlı bulduğunu ve her savaşın er ya da geç biteceğini belirterek, önemli olanın halklar arasındaki köprülerin sağlamlaştırılması olduğunu vurguladı.

 

Savaşın halklar tarafından durdurulabileceğine inandığı için Barış Yürüyüşü'ne katıldığını dile getiren Akkaya, duyarlı bütün çevrelerinin de bu adıma destek vermelerini istedi. Akkaya, 'barış' talebinin yükseltilmesi durumunda 'barış' isteminin bir çığ gibi büyüyeceğini ve barıştan başka bir yol olmadığını vurgulayarak, "ölenleri geri getiremeyeceğiz, ama yeni ölümleri durdurabiliriz. Bunun için de herkesin elini taşın altına koyması lazım" dedi.

 

Barış yürüyüşçüleri İlkay Akkaya ile birlikte Tarsus'un Gülek Köyü'nden yollarına devam ediyor. (imctv)

 

bianet'e konuşan Akkaya, yürüyüşe dün katıldığını ve sekiz kişilik grup olarak Adana Çamalan Yaylası'ndan Pozantı'ya doğru yürümeye devam ettiklerini söyledi.

 

Akkaya, toplumsal hareketleri de bireylerin kendi inisiyatiflerinin başlattığını belirterek, bu yürüyüşten bir barış dalgası çıkabileceğini umduğunu söyledi.

 

"YA O İNCECİK KÖPRÜDEN GEÇEMEZSEK?"

Kürt sorununun müziğe başladığı dönemden bu yana yaşanan bir süreç olduğunu ve bunca yıl ölümlerin durmamasının toplumda birkaç kuşağı travmatik şekilde etkilediğini söyleyen Akkaya, "açılım" diye tarif edilen süreçten sonra yaşanan şiddet ortamının insanlarda daha da büyük bir travmaya neden olduğunu ifade etti.

 

"Sanki tüm toplum olarak bir uçurum önündeyiz. İncecik bir köprüden geçmemiz lazım ama geçemeyeceğiz diye endişeleniyorum."

 

"O nedenle çok önemsedim bu yürüyüşü. Stüdyo çalışmaları bitince yürüyüşe katılırım diye düşünüyordum ama öyle yapmaktansa uygun olduğum günlerde yürüyüşe destek vermeye karar verdim."

 

"Şimdi iki gün yürüyeceğim. Daha sonra cuma günü mahkemem var. Mahkemeden sonra yine arkadaşlara katılacağım."

 

"CANLARDAN SÖZ EDİYORUZ"

Akkaya, bizi insan kılan şeyin vicdanlarımız olduğunu ve vicdanlarımızın çağrısına uymamız halinde dünyanın daha güzel bir yer olabileceğini düşündüğünü ifade ediyor.

 

"O nedenle toplumsal hareketleri de bireylerin kendi inisiyatifleri başlatırlar. Bu nedenle buradan bir barış dalgası çıkabileceğini umuyorum ve bunu çok istiyorum."

 

"Halil'in başlattığı yürüyüş giderek daha fazla katılımcıyla devam ediyor. Bir kişi başlayan yürüyüşte şu an sekiz kişiyiz. Daha sonra daha da çoğalacağı düşüncesindeyim."

 

"Çünkü bizim yaşadığımız duyguları tüm toplum paylaşıyor diye düşünüyorum. Her gün insanlar ölüyor. Ölenleri geri getirmek mümkün değil ama yeni ölümler olmasını engelleyebiliriz."

 

"Bu kadar çok söz işitmekten, bu kadar çok tartışma olurken insanların 10'ar 20'şer ölmesinden dolayı ruhsal sağlığımız bozuldu. Bu nedenle artık gerçekten ölümlerin durması için harekete geçmek lazım. Sadece sözle olmuyor, pratikte de görmek lazım. Çünkü hayattan söz ediyoruz, canlardan söz ediyoruz."

 

"BARIŞ YÜRÜYÜŞÇÜLERİNİN YANINDAYIZ!"

Halil Savda ve diğer barış yürüyüşçüleriyle dayanışma sergileyen sanat ve kültür insanları da imza kampanyası başlattı.

 

Aralarında Hakan Akçura, Mehmet Atak, Şule Ateş, Bahar Çuhadar, Yetvart Danzikyan, Aslı Erdoğan, Haydar Ergülen, Murat Ertel, Mahir Günşiray, Murat Meriç, Serpil Odabaşı, Sevin Okyay, Yücel Tunca, Sibel Yerdeniz, Serra Yılmaz ve Şanar Yurdatapan'ın da bulunduğu 109 kişinin imzaladığı kampanya metninde Osmaniye'de olduğu gibi, bu yürüyüşe engel olmak isteyecek her kurum ve kişinin karşısında yer alınacağı ifade edildi.

 

Savda'nın sözlerine atıfta bulunulan metinde şu ifadelere yer verildi:

 

"Kürt sorunu savaşla, daha çok güvenlik önlemiyle değil, daha çok özgürlük, daha çok barışla çözülebilir!

 

Savaş kaderimiz değildir, olamaz! Bu savaşı durdurabiliriz, durdurmalıyız!

 

Bu toprakların en çok ihtiyaç duyduğu şey barış! Tarafları çatışmayı durdurmaya çağırıyoruz!

 

O küçük bir adım attı; bu adımı hep birlikte çoğaltacağız!"