Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Suriye'deki askeri operasyon için tüm camilerde Fetih Suresi okutması tepki çekerken, diyanetin devletin icraatlarını meşrulaştırma görevi yürüttüğünü söyleyen İlahiyatçı İhsan Eliaçık, bu fetvaların dini bakımdan kıymeti olmadığını vurguladı.

İdlib'de, Suriye uçakları tarafından Türkiye gözlem noktaları ve askeri konvoyunun vurulması sonrası TSK tarafından bölgede "Bahar Kalkanı" adıyla operasyon başlatıldı. Operasyonun başlayacağı gün Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş sosyal medya hesabından operasyon nedeniyle tüm camilerde Fetih Suresi okutulacağını duyurdu. Bunun yanında son Cuma hutbesinde okutulan metinde "Mehmetçiğimiz Peygamber Efendimizin, 'Ellerinizle, dillerinizle ve mallarınızla cihad edin' nebevi çağrısına uyarak düşmanın hayasızca akınına dur demektedir" denildi. İlahiyatçı İhsan Eliaçık, daha önce Efrin, Gire Spî ve Serêkaniye operasyonlarında da okutulan Fetih Suresi ve cihat çağrısını değerlendirdi.

Fetih Suresi'nin Hudeybiye Anlaşması’ndan sonra geldiğini belirten Eliaçık, fetih kelimesinin “kapı aralamak, kapı açmak” anlamına geldiğini aktardı. Fetih Suresi ile Hudeybiye Anlaşması’nın kast edildiğini söyleyen Eliaçık, “Yani sanıldığının aksine fetih bir yeri işgal etmek, ele geçirmek değildir. Tam tersi fetih diyalog kurmak, kapı aralamak, açılım yapmak demektir. Çünkü Kuran-ı Kerim Hudeybiye Anlaşmasına fetih demiştir. Yani 10 yıl süreyle silahların susmasına ve savaş yapılmaması anlaşmasına fetih demiştir” dedi. 

Tolga Güney'in Mezopotamya Ajansı'nın haberine göre, Fetih Suresi'nin savunma amacı sırasında kullanıldığını ifade eden Eliaçık, İslam’a göre savunma dışında yapılan savaşların ‘cinayet’ olduğunu aktardı.   

‘DİYANET BAĞIMSIZ DEĞİL'

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın devletin icraatlarını meşrulaştırmak görevini üstlendiğini vurgulayan Eliaçık, “Devletin başı bir karar veriyor arkasından diyanetin ‘bu caizdir' fetvası geliyor. Dolayısıyla Diyanet’in amacı İslamiyet’in kurallarını ve gerçeklerini halka açıklamak değildir. Tam tersi devletin yanında dini kullanmaktır ve devletin dini kullanmasının önünü açmaktır” diye belirtti. 

Önce Afrin şimdi de İdlib harekâtlarında aynı şeylerin olduğunu dile getiren Eliaçık, Diyanet’in bağımsız olmadığını ve verdiği fetvaların kıymeti olmadığını vurguladı.

‘ZALİMİN ALİMLERİ'

Bu durumun Kuran'da çok kızılan bir durum olduğunu vurgulayan Eliaçık, “Yani din alimlerinin kralların siyasi icraatlarına ve fikirlerine uygun fetva vermesi Kuran-ı Kerim’de kınanır. Bunların İslam kültüründeki adı belamdır. Belam demek kralın icraatlarına uygun fetva veren alim demektir. Zalimlerin alimi demektir. Peki burada kim zulüm yapıyor eğer kendinizi savunuyorsanız bu haktır. Eğer başka bir ülkenin topraklarına saldırmışsanız, oraya asker çıkarmışsanız ve orada savaşıyorsanız bu oranın halkına zulüm olmuş oluyor” ifadelerini kullandı.

‘KİMİ DESTEKLİYORSUNUZ?’

“İdlib’de ne yapıyorsunuz? Kimi destekliyorsunuz? Niye  ölüyorsunuz?” diye soran Eliaçık, şöyle devam etti: “Yapılan harekat uluslararası statüye uymayacak bir şekilde yapılıyor. ‘Orası Müslüman memleket, orada mazlumlar var. Onları savunmaya gidiyorum’ dersen, dünyanın her tarafında ezilenler var. O zaman dünyanın her yerinde bulunan ezilenlere Latin Amerika ülkeleri, Katar, Yemen dahil her yere asker gönderilmesi, savunulması gerekir. Bu bir yorumdur. Uluslararası statüye bakacağız Türkiye’nin sınırları bellidir, dünyaca tanınan sınırlar bellidir. Oradan içeriye bir saldırı olursa kendini savunman haktır. Bunun dışına çıkarsan kardeşim dünya seni saldırgan olarak görür bunu göze alman gerekir.”

‘TÜRKİYE SURİYE'DEN ÇEKİLMELİ'

Cihadın İslamiyet’i yaymak için çaba sarf etmek demek olduğunu söyleyen Eliaçık, “Bir defa bir ülkenin topraklarına giriyor, oranın şehirlerini ele geçiriyorsunuz. Girdiğiniz ülkeler bir defa Müslüman ülkeler. Bunlara karşı nasıl cihat ilan ediyorsunuz? Kim kime cihat ilan ediyor? Kuran-ı Kerim diyor ki ‘İki Müslüman grup birbiri ile çatışırsa aralarını bulmaya çalışın, barıştırın. Barışa yanaşılmıyorsa o zaman zalim olanın karşısında mazlum olanın yanında yer alın’ diyor. Dolayısıyla saldırgan bir tutuma girmenin bir anlamı yok. Türkiye Suriye’den derhal askerlerini çekmelidir. Amerika, Rusya ve İran da Suriye’den askerlerini çekmelidir. Suriye’nin geleceğine Suriye halkı kendi bağımsız ve özgür iradesi ile karar vermelidir” değerlendirmesi yaptı.