İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan ve İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (MAZLUMDER) Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal, Türkiye'nin Kobani politikasını ANF'den Ali Barış Kurt'a değerlendirdi.

ÜNSAL: TÜRKİYE GEREĞİNİ YERİNE GETİRMELİ

MAZLUMDER Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal, AKP hükümetinin Kobani'de yaşanan savaşa kayıtsız kalmaması gerektiğini belirterek, savunma ihtiyacı için rol üstlenmesini istedi:

"Hükümet önceden 'Suriye iç meselemiz' diyerek bölgedeki tüm duyarlılıklara ilgiyle yaklaşacağını söylemişti. Dolayısıyla, Kobanê'de silah eşitsizliği içinde kendini, kentini, malını-mülkünü savunmaya çalışan insanların savunmalarına bigâne kalmaması gerekiyor. Bir kente sıkışmış insanlar savunma ihtiyaçları için haklı olarak, doğal olarak komşularından yardım bekliyor. Türkiye bunun gereğini yerine getirmelidir."

AKP hükümetinin Kobani politikasını değiştirmesinin, Türkiye'deki tansiyonu da düşüreceğini ifade eden Ünsal, "Zaten anladığımız kadarıyla ÖSO'nun bazı unsurları da PYD ile IŞİD'e karşı savaşıyorlar. Türkiye ÖSO'ya yardım edeceğini söylüyordu. Dolayısıyla yardımın çeşitli formülasyonunu bulabilir. Bunun zor olduğunu düşünmüyorum. Bu durum Türkiye'de sokaktaki tansiyonu da düşürür. İnsanların hükümeti bir şeye ikna etmek için gösteriler yapması demokratik ve evrensel hak. Güvenlik güçlerinin müdahalede bulunmaması gerekiyor" diye konuştu.

'GAZZE VE KOBANE ARASINDA BENZERLİK KURULMALI'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Kobani için düzenlenen protesto gösterilerini, "Kobani ile Van'ın ne alakası var” şeklinde ifadelerle ele almasına tepki gösteren Ünsal, "Gazze'de olaylar olduğu zaman Türkiye'nin her tarafından insanlar ayağa kalktı. Kimse 'Tekirdağ'ın ne alakası var' diye sormadı. İnsanlar eşitsiz savaş koşullarında saldırganlığa maruz kalan, hanesine tecavüz edilmiş tarafın ezilmesine dünyanın hiçbir yerinde razı olmazlar. İşin içerisine akrabalık da girince, bu tepkinin, ilginin olmamasını beklemek mümkün değil. Gazze'ye Edirne'den Kars'a, Samsun'dan Adana'ya kadar ilgi duyuluyorsa, Kobanê için de benzerlik kurabiliriz" dedi.

'SÜREÇ İÇİN KÜRT TARAFININ HASSASİYETİNE UYGUN DAVRANILMALI'

"Çözüm süreci gündemdeyken, barışı beraber inşa edeceğiniz taraf, masanın başında muhatap olarak duran taraf dolayısıyla sizin iş ortağınızdır. Eğer iş ortağınız 'Kobane benim için önemli' diyorsa, bu hassasiyete uygun davranmanız, diyaloğun ve ortaklığın bir gereğidir. Buradaki talepleri ve tepkileri anlamak zorundasınız."

TÜRKDOĞAN: AKP'NİN TEZKERE SAYESİNDE BAHANESİ KALMADI

İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, Türkiye'den koridor açılması konusuna, Meclis'ten geçen tezkereyi hatırlatarak değinirken, hükümetin yasalar düzeyinde bir bahanesi olamayacağını kaydetti, şunları söyledi:

"Son tezkereden sonra bu mümkün. Tezkereye karşı gelmemiz ayrı bir şey ama pratik olarak AKP'nin 'ben bunu yapamam' diye mazerette bulunmasını ortadan kaldırıyor. Tezkerede,  'Türk Silahlı Kuvvetlerinin gerektiği takdirde sınır ötesi harekat ve müdahalede bulunmak üzere yabancı ülkelere gönderilmesi ve aynı amaçlara yönelik olmak üzere yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'de bulunması' şeklinde ifade var. Yani 'yabancı devlet' demiyor, 'yabancı silahlı unsurlar' diyor. Bu da TC vatandaşı olmayan kesimlerin hükümet izniyle geçişini sağlar. Yasal olarak hükümet herhangi bir yasayı bahane edemez. TC yasalarına göre PKK'nin geçişi noktasında belki sıkıntı olabilir ama YPG güçlerinin geçişi mümkündür çünkü yasalara göre PYD, YPG herhangi yasadışı örgüt vs. değildir. Sayın Barzani'nin böyle bir talebi varsa, pekala Irak Kürdistan Bölgesel Yönetiminin talebini son tezkere doğrultusunda kabul edebilir; oradan da silahlı geçiş koridoru açabilir. Bunların hepsi mümkün."

'CEZA KANUNU TÜRKİYE'YE YARDIM EMRİ VERİYOR'

Türkdoğan, Kobani'de Türkiye'de yaşayan halkların akrabalarının soykırım tehdidi ile karşı karşıya olduğunu belirterek, "Kendi vatandaşlarının akrabalarına dönük böyle bir tehlike ortadayken Türkiye'nin yardım etme zorunluluğu var" diye ekledi.

Türkdoğan, şöyle devam etti: "Ceza kanununun 13. maddesinde devlet, soykırım ve insanlığa karşı suçlar nerede olursa olsun bunu soruşturma görevini kendisine tanımış. IŞİD Şengal'de soykırım uyguladı, Êzidilere soykırım uyguladı. Senin ceza kanunun sana emrediyor; insanlığa karşı suç işleyen kişi ve örgütleri soruşturmak, engellemek zorundasın. Kobane'de halk soykırım tehdidi ile karşı karşıya ama Türkiye pasif durumda. Yardıma da engel oluyor. Kendi kanunuyla çelişmiş demektir. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Kobane'ye yardım çağrısı yaptı. Uluslararası hukuk bağlamında dikkate almanız gerek. Yine Koalisyon da mücadele ediyor. Siz de içindeyseniz mücadele etmek isteyenlere koridor açmak zorundasınız. Hala Mürşitpınar Sınır Kapısı'ndan koridor açılmıyorsa, hükümet siyasi tutum takınıyor demektir. Bu durumun da elbette siyasi sonuçları olacaktır."

'TÜRKİYE'DE KAOS YAŞANIR'

Türkdoğan, AKP'nin mevcut Kobani politikası devam ettiği takdirde, Kürtlerde büyük bir kırılma meydana geleceği uyarısında bulunarak, "Kobanê düşerse Kürtlerde Halepçe kadar bir travma yaratılmış olur ve bunda Türkiye'nin de payı olacağı için, hükümet iç siyasi sonuçlarıyla karşılaşır. Hükümet bir süredir milliyetçi noktada siyaset izliyor ve bu, iç barış açısından çok tehlikeli" dedi.

Türkiye'nin "PKK ile mücadele ediyorum" dediğine ancak meselenin daha derin olduğuna dikkat çeken Türkdoğan, "AKP hükümetinin Kürt karşıtı siyasi konumlanma içinde olduğunu düşünüyorum. Çok yanlış noktada olduğunu ve siyasi sonuçlarını düşünmeden hareket ettiğini düşünüyorum. Suriye'deki yanlış dış politikayı iç politikada da devam ettireceği anlaşılıyor ve böyle devam ederse siyasi kaosa sürüklenme ihtimali var" diye konuştu.

'AKP POLİTİKALARI DARBE İHTİMALİNİ GÜÇLENDİRDİ'

Türkdoğan, yaşanan gelişmelerin 'darbe' ihtimalini güçlendirdiği uyarısında bulunurken, çözümün Kürt sorununu çözmek olduğunu belirtti: "6 Ekim'den bu yana yaşanan gelişmeler Türkiye hızla darbe dönemine giden süreci hazırlıyor. Bunlar ciddi anlamda kaygılarımızı içeren ifadelerdir; laf olsun diye söylenen ifadeler değil. Mısır'daki askeri darbe Türkiye'de de askeri darbe olabileceğini göstermiştir. Hükümet bunu dahi hesaplayamıyor. Otokrasiye kayan her ülkede darbe olmuştur. Hükümet Ergenekon, Balyoz soruşturmalarını yaptığı için kendisini kandırmasın; Türkiye'de ordunun darbe geleneği vardır. Otokrasi yerine demokrasi ve iç barışa uygun adımlar atması gerekir. Türkiye'nin en önemli sorunu; Kürt sorunudur. Hükümet şartsız bir şekilde bir an önce Sayın Öcalan ile müzakerelere başlamalıdır. Kürt halkı ve siyasi temsilcileriyle yapacağı barış tüm sorunların çözümünü sağlar; demokratik ortamı geliştirir. Kürt-Alevi karşıtı politikaları terk etmesi gerekiyor."

Türkiye'nin 'çözüm süreci'ne güvenlik eksenli yaklaşmaya devam ettiğini, bunun da çözümsüzlüğü sağladığını söyleyen Türkdoğan, hükümetin süreci 'önce güvenlik sonra özgürlük' şeklinde formüle ettiğini ancak güvenlik meselesinin geri planda kalması gerektiğini kaydetti.

Türkdoğan son olarak, "Kobanê'ye derhal yardım yapılması gerekiyor; kesinlikle düşmemesi lazım. Kobane'yi de aşan bir durum ortaya çıktı; dünya Kobane'yi konuşuyor ve oradaki gelişmeler Türkiye'deki süreci de etkileyebilir" dedi