İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ifade, örgütleme ve toplumsal gösteri hakkının engellenmesine yönelik ihlallere yönelik basın toplantısı gerçekleştirdi.

İHD Diyarbakır Şubesi’nde gerçekleşen toplantıya Şube Başkanı Abdullah Zeytun’un yanı sıra şube yöneticileri katıldı.

Toplantıda konuşan Zeytun, “Demokratik hukuk devleti ilkelerinden ve amacından giderek uzaklaşan ve yargının siyasetin vesayetine girdiği, yine alabildiğine otoriter ve baskıcı bir yönetim şekline dönüşümün gerçekleştiği Türkiye’de,  düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğünün sınırsız bir tehdit altında olduğunu ifade etmek isteriz” dedi.

AÇLIK GREVİ EYLEMLERİ

Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı ve HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven ve Türkiye hapishanelerinde 300’ü aşkın siyasi mahpusun ‘İmralı Hapishanesi’nde uygulanan tecrit uygulamalarının sona erdirilmesi’ talebiyle başlatmış olduğu açlık grevleri eylemlerinin devam ettiğine dikkat çeken Zeytun, “Hak savunucuları olarak her defasında belirttiğimiz gibi; İmralı Hapishanesi’nde PKK Lideri Sayın Abdullah Öcalan ile aynı hapishanede tutulan 3 siyasi mahpusa yasaların tanıdığı hakların uygulanmaması hukuk dışıdır ve ağır insan hakları ihlalidir. PKK Lideri Sayın Abdullah Öcalan üzerinde geliştirilen yasa dışı uygulamaların sona erdirilmesi gerekmektedir. Bu vesile ile toplumsal barış zeminin yeniden oluşması adına demokratik çözüm sürecinin tekrardan başlatılmasını ve sürecin önemli aktörü olması sebebiyle kendisine çalışabileceği koşullar oluşturulması gerektiğini bir kez daha belirtmek istiyoruz” şeklinde konuştu.

‘MİLLETVEKİLLERİ DARP EDİLDİ’

Güven ve hapishanelerdeki açlık grevi eylemlerinin taleplerinin karşılanılması bakımından ulusal ve uluslararası kamuoyunun duyarlılığını sağlamak, sorunun çözümüne katkı sunmak amacıyla HDP’li milletvekilleri tarafından bulundukları illerde basın açıklaması ve bulundukları çevre illerden Diyarbakır’da bulunan Güven’in evine yürüyüş planlandığını hatırlatan Zeytun, yürüyüşün mülki idare amirleri tarafından yasaklandığını, milletvekillerinin polis tarafından ablukaya alındığını, darp ve hakaretlere varan eylemlerde bulunulduğunu söyledi.

Şiddet içermeyen gösteri ve yürüyüşlerin yasal güvenceye alındığını belirten Zeytun, “Dokunulmazlıklarına bakılmaksızın kolluk kuvvetleri, milletvekillerine yönelik kötü muamelede bulunarak suç işlemişlerdir” dedi.

375 KİŞİ GÖZALTINA ALINDI

Zeytun, konuşmasının devamında şunları söyledi:

“Yasal bir hükmün uygulanması talebini içerir bir taleple yürüyüş gerçekleştiren ve Anayasal hakkın kullanımında ısrar eden milletvekilleri, kolluk kuvvetleri tarafından keyfi ve orantısız müdahalelere maruz kalmış ve kötü muameleye maruz kalmışlardır. İnsan hakları savunucuları olarak bizler, bu hukuka aykırı ve keyfi uygulamaların Türkiye’nin ulusal ve taraf olduğu uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunu belirtmekle birlikte bu eylemleri yapan kamu görevlileri hakkında soruşturma başlatılması gerektiğini hatırlatmak istiyoruz. Hakeza İç İşleri Bakanlığının açıkladığı verilere göre 15 Şubat öncesi 735 kişi gözaltına alınmıştır. Kolluğa tanınan geniş yetkilerle artık şüphe dahi olmaksızın önleme göz altıların yaşandığı, ceza mevzuatının kollukça keyfi bir şekilde kullanıldığı bir ülke haline gelmiştir.

İfade özgürlüğünün özel bir şekli olan barışçıl toplanma ve gösteri hakkının demokratik toplumun temeli olduğu ve özel toplanmalarla, kamuya açık cadde ve yollardaki toplanmaları ve yürüyüşleri de kapsadığı düşünüldüğünde keyfi yasaklama kararının birey ve toplumun toplantı, gösteri ve yürüyüş hakkına açık bir saldırı niteliğinde olduğunu, toplumun ve milletvekillerinin bu denli baskı altına alınmasını kabul etmediğimizi önemle belirtmek isteriz.”