İHD Urfa Şubesi 14 Haziran’da AKP Milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın korumaları ve akrabalarının bir esnafa saldırması sonucu 4 kişinin yaşamını yitirmesi olayına ilişkin hazırladığı raporu açıkladı. 
 
İnsan Hakları Derneği (İHD) Urfa Şubesi, 14 Haziran’da Suruç’ta AKP Milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın korumaları ve akrabalarının, esnaf Esvet Şenyaşar ve iki oğlunu öldürmesi ve Yıldız’ın kardeşinin yaşamını yitirmesine ilişkin hazırladığı raporu kamuoyu ile paylaştı.

İHD Urfa Şubesi’nde yapılan basın toplantısında raporu açıklayan Şube Başkanı Mikail Yavuz, olayın Şenyaşar ailesinin iş yerinde başladığını daha sonra hastanede devam ettiğini hatırlattı. Yavuz, olayda ruhsatsız tabancaların ve uzun namlulu silahların kullanıldığını, yaralıların taşındığı hastanede yaralılara yönelik yine bu silahlarla başkaca delici kesici aletler kullanıldığını vurguladı.

Raporda olay sonrası herhangi bir güvenlik önleminin alınmadığının altını çizen Yavuz, “Savcılık soruşturmaya konu edilen olayla ilgili olarak delillerin sağlıklı bir şekilde toplanmasına yönelik bir çalışmasının olmadığı, hastane içerisinin savaş alanı haline geldiği, her yerin temizlendiği ve olayla ilgili delillerin korunması yönünde önlem alınmadığı görülmüştür. Kimi yaralıların kesici aletlerle boğazlarının kesildiği, kimi yaraların kafalarının oksijen ve yangın tüpü ile ezildiği ve ayrıca yaralıların kurşunlandığı bilgisi edindik” diye belirtti.
 
Emine Şenyaşar ve Mehmet Şenyaşar ile görüştüklerini ayrıca ismini vermek istemeyen 4 tanık ile görüştüklerini ifade eden Yavuz, olayda linç yaşandığını, kameraların kırıldığını, olay sonrası hastane duvarlarının boyanması ile delillerin karartıldığını kaydetti. 
 
Raporda sunulan tespitler şöyle sıralandı:
 
* Yaşanan olayla ilgili en ufak bir araştırma ve soruşturma yapılmadan daha ilk saatlerden itibaren yetkili ağızlardan çok ciddi bir bilgi kirliliği oluşturulmuştur.
 
* Cumhurbaşkanı ve hükümet yetkililerinin yaptıkları açıklamaların, soruşturmanın gizliliği kuralına aykırı olduğu, adil yargılamayı etkilemeye dönük olduğu, yaşanan elim olayı siyasi rekabete malzeme yapmak istedikleri, sivil toplum örgütlerinin olayın araştırılıp kamuoyuna bilgi vermesini önlemeye dönük olduğu, dolayısıyla bu açıklamaların bir hukuk devletinde asla kabul edilemeyeceğini belirtmek isteriz.
 
* Urfa Valiliği’nden yapılan açıklama olayın kimler arasında yapıldığına ilişkin bir veri sunsa da ana akım medya ve hükümet yetkilileri tarafından görmezden gelinmiştir.
 
* Olayın aydınlatılmasına katkı sunacak hastanede bulunan güvenlik kameralarının tahrip edilerek söküldüğü tespit edilmiştir. Kameraların sökülmesinin adli işlemler nedeniyle değil Halil İbrahim Yıldız’ın yakınları tarafından yapıldığı kanaati görgü tanıklarının ortak kanaatidir.
 
* Yıldız ailesine ve bu ailenin köyü olarak bilinen Şihis köyüne mensup çok sayıda kişinin Suruç Hastanesi’nde çalıştığı tespit edilmiştir. Saldırganların bu kişilerden cesaret ve yardım alarak hastanede yaralı olarak bulunan oğul Adıl ve Celal Şenyaşar'a saldırarak burada infaz ettikleri yönünde güçlü deliller bulunmaktadır. Ayrıca bu saldırganlar, oğullarının durumunu merak ettiği için hastaneye gelen baba Esvet Şenyaşar’a eşinin gözü önünde saldırmış ve ölümüne sebep olacak derecede ağır bir şekilde yaralamışlardır. Baba Şenyaşar, kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirmiştir.
 
* Urfa’da seçim çalışmaları genel olarak milletvekili adaylarının silahlı korumaları ve silahlı korucular eşliğinde yapılmakta, zaman zaman bu kişilerden kaynaklı vatandaşın tehdit edildiğine dair şikayetler söylenmektedir. Bu durumun bu olaydan önce bilinen örnekleri de vardır. Örneğin, Gıda Tarım Ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba’nın 2009 yılında Belediye Başkanı olduğu Urfa’da korumaları ile sokakta yürüdüğü esnada, elinde kamarası ile yanına gelen ve “Korumalarınızın silah çektiği iddiası var?” diyen gazeteciye tokat attığı anın videosu mevcuttur. Bir videoda ,gazetecinin “görevimi yapıyorum ben” demesi üzerine Fakıbaba’nın yanındakiler “Görevine başlarım” diyerek gazeteciyi uzaklaştırmaya çalıştığı görülmektedir.                  
 
* Milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın akrabaları son yıllarda korucu olmuşlardır. Korucuların korucu oldukları görev yeri dışında silahlarıyla dolaşmalarının ne kadar tehlikeli olduğu bu olayda ortaya çıkmıştır. Ayrıca, bireysel silahlanmanın ulaştığı boyutun vahim sonuçları bu olayda görülmüştür.
 
* Suruç’ta hâlihazırda esnafların büyük çoğunluğu kapalıdır. İlçede her tarafta zırhlı araçlar ve güvenlik güçleri mevcuttur.
 
* CHP İlçe Başkanı genel merkezin talebi ile ilçeden güvenlik nedeniyle ayrılmıştır.
 
* Olaydan sonra olay ilgili olduğu iddia edilen şahısların bir bölümünün olay ile hiçbir şekilde ilgisi olmayıp İçişleri Bakanlığı ve bir takım hükümet yetkililerin adil ve etkin bir soruşturmayı etkileyen açıklamalarıyla gözaltına alınmıştır.
 
* Medyaya yansıyan ve aile avukatlarından yapılan görüşmelerin sonucunda; ilk etap da aralarında HDP milletvekili adayının da bulunduğu 19 kişi gözaltına alınmış, bunlar arasında Fadıl Şenyaşar çıkarıldığı adli makamlarca tutuklanmış diğerlerinin ise akıbeti halen belirsizdir.
 
* Gözaltına alınanların çoğunluğu HDP’li çevreler ve Şenyaşar ailesinden olmasına karşın, Yıldız ailesinden gözaltı olduğu ya da vekil adayının ifadesi alındığına ilişkin bir bilgiye ulaşılamamıştır. Anayasa 83. madde uyarınca ağır cezayı gerektiren suçüstü halinde milletvekili dokunulmazlığı geçersiz olup milletvekili İbrahim Halil Yıldız hakkında adli işlemlerin yapılması gerekirdi.
 
* Şenyaşar ailesine tehdit mesajları gönderilmekte, aile endişelerinden ötürü taziyeyi halen kuramamış ayrıca tehditlerden sonra aile avukatları Urfa Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunmuşlardır.  
 
* Aynı gün defnedilen Yıldız ailesi ve Şenyaşar ailesinin cenaze törenine polisin çok farklı tutum sergileyip özellikle Şenyaşar ailesinin cenaze törenine keyfi ve orantısız müdahalesinden ötürü, Suruç halkında polisin provokasyoncu ve olayları tahrik eden tavır takındığı düşüncesi hâkimdir.
 
* Olaydan sonra 17 Haziran 2018 günü Diyarbakır’dan Suruç’a gidip inceleme yapmak isteyen aralarında Diyarbakır Barosu, İHD, KESK, TMMOB, Ticaret Odası ve TTB’nin olduğu 25 ‘e yakın sivil toplum kuruluşunun şehre girmesine keyfi gerekçelerle izin verilmemiştir. Bu durum bizzat İçişleri Bakanlığı tarafından olayın karartılacağına ilişkin kuşkuları artırmıştır.
 
* Soruşturma dosyası kapsamında her ne kadar gizlilik kararı alınmış olsa da olaya ilişkin algı oluşturacak şekilde Şenyaşar ailesine ait işyerindeki güvenlik kamerası görüntülerinin bir kısmı Anadolu Ajansı tarafından basında (Ülke TV’de) paylaşılmıştır. 
 
* Basında yer alan ön otopsi raporuna göre oğul Celal ve Adıl Şenyaşar'ın yakın mesafeden sıkılan kurşunlarla öldürüldüğü, baba Esvet Şenyaşar'ın ise beyin kanaması ve ( basında işlenen ve tanık beyan ve duyumlarında başına oksijen tüpü ile vurulduğu) kesici alet yaraları ve başına vurulan sert bir metal ile yaşamını yitirdiği belirlenmiştir.