Meclis İçişleri Komisyonu yeni iç güvenlik paketinin sekiz maddesini kabul etti. Komisyonda görüşmeler devam ediyor.

43 maddeden oluşan Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu, Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu, Nüfus Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı polise sağladığı geniş yetkiler dolayısıyla eleştiriliyor.

KAMU DÜZENİ SAVUNMASI

Bianet’te yer alan habere göre dün (13 Ocak 2015) kabul edilen maddeler üzerine görüşmelerde İçişleri Bakan Yardımcısı Osman Güneş milletvekillerinin sorularını yanıtladı.

Güneş düzenlemeyle kolluk kuvvetlerine belirli şartlarda, belirli süre ve belirli suçlara münhasır olmak üzere gözaltına alma yetkisi verildiğini söyledi.

Güneş’e göre, gözaltı yetkisi, sadece kanunla belirlenen, kamu düzeni açısından fevkalade önemli olan belirli suçlarda ve suçüstü halinde söz konusu olabilecek.

“Her polis memurunun gözaltına alma yetkisi olmayacak, sadece mülki amirin belirlediği kolluk kuvvetlerinin olabilecek. Tabii ki yakalama yetkisi var ama her polis gözaltına alma yetkisini kullanamayacak.

“Polisin herhangi bir şekilde, sokaktan geçen bir vatandaşı, suç işlediğini düşündüğü bir vatandaşı, kaşını gözünü beğenmediği vatandaşı gözaltına alması diye bir şey söz konusu olmayacak, suçüstü hali olacak. Suçüstü halinin ne olduğu da bellidir. Suçüstü halinin dışında polisin böyle bir yetkiyi kullanması söz konusu değildir.”

‘DİYELİM YANLIŞSA SORUŞTURULUR’

Kolluk görevlilerinin keyfi davranmasına dair kaygılara da değinen Güneş, kolluk görevlilerinin tüm işlemlerinin hem adli mercilerin, savcıların denetimi altında hem de mülki amirlerinin, sıralı amirlerin denetimi altında olduğunu vurgulayarak düzenlemeyi savundu.
“Bu düzenleme ihtiyaçtan kaynaklanmaktadır. Uygulamada, kamu düzeninin tesisi bakımından etkili olacaktır.
“Diyelim, kolluk kuvveti gözaltında yanlış yaptı, bu doğrudan savcıların tahkikat yapacağı, soruşturacağı bir konudur.
“Bu noktada mülki idarenin, valinin yetkisi, sadece gözaltına alma yetkisini vermeden ibarettir. Bu yetkinin kime karşı nasıl kullanılacağı kolluk kuvvetinin görevidir.
“Kolluk görevlisi suçüstü haline rastlar ve yakalama yaparsa hemen amiri ile irtibat kuracak, konuyu anlatacak ve onun talimatına göre hareket edecek."

‘TASARIYI GERİ ÇEKİN’

Aralarında milletvekilleri ve birçok sivil toplum örgütünün de içinde bulunduğu geniş bir imzacılar grubu ise iç güvenlik paketinin geri çekilmesi için çağrıda bulundu.
Çağrıda kamu güvenliği adına olduğu söylenerek getirilen antidemokratik uygulamalara dikkat çekildi.
“Geçmişten bugüne, toplumun demokrasi ve hak mücadeleleri ‘kamu düzeni ve güvenliği’ adı altında bastırılmaya, anti-demokratik yasa ve uygulamalarla engellenmeye çalışılmıştır. Kamu güvenliği, otoriter yönetimlerin ‘yegâne ve meşru’ gerekçesi haline getirilmiş, hukuk hukuksuzluğu örtmek için kullanılarak insan hakları feda edilmiştir.

SIKIYÖNETİM REJİMİ

‘İç güvenlik paketi’ adıyla bilinen tasarının en temel insan haklarının gaspına ve özgürlüklerin askıya alınmasına sebep olacak düzenlemeler içerdiğinin belirtildiği çağrıda, tasarının sıkıyönetim rejimini getireceği vurgulandı.
“Tasarıda kolluğun yetkileri iyice genişletilerek, yürütmenin temsilcilerine yargı erkinin görevleri verilmektedir. Öyle ki, sıkıyönetim rejimi tasarının yasalaşmasıyla adeta olağan hale gelecektir.”

POLİS CİNAYETLERİ

İmzacılar tasarıyla kişi hak ve özgürlüklerinin “tamamen rafa kaldırılarak polisin yetkilerinin sınırsız biçimde arttırıldığını” belirtti.
“Tasarı bu haliyle yasalaştığı takdirde, polisin attığı her kurşun baştan itibaren cezasız bırakılacak ve polis cinayetlerinin yasal altyapısı oluşturulacaktır.
“Haksız gözaltı ve tutuklamalar, yargısız infazlar ve çocuk cinayetleri bu paket ile beraber yasal hale gelecektir. Öyle ki, daha ‘İç Güvenlik Paketi’ yasallaşmadan Diyarbakır’da Abdulkadir Çakmak isimli 17 yaşındaki çocuk polisler tarafından öldürülmüştür.”

HUKUKA AYKIRI

Çağrıda iç güvenlik paketinin başta Anayasa olmak üzere, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarına aykırı olduğu da vurgulandı.

İç güvenlik paketi gündeme geldiğinden beri başta insan hakları örgütleri olmak üzere çok sayıda Türkiyeli ve uluslararası sivil toplum örgütü tarafından eleştiriliyor. 

Çağrı metnine ve imzacıların listesine buradan ulaşabilirsiniz.