Ankara Nöbetçi 11. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 13 Aralık'ta, CMK 108 uyarınca “şüphelilerin tutuklandıkları tarihte suç şüphesinin varlığı söz konusu olsa da, tutuklandıkları tarihten sonra bu şüpheyi doğuracak şüpheli Ayhan Çarkın’ın beyanları dışında somut delil elde edilemediği” ifade edilerek yedi özel harekâtçının tahliye edilmesine savcılık itiraz etti. Savcı Yüksel, Nöbetçi Mahkeme’nin “somut delil yok” iddiasını çürüten delilleri anlattı.

 

Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Hakan Yüksel, 11 Ağustos'ta tutuklanan eski özel harekât polisleri Enver Ulu, Uğur Şahin, Ayhan Özkan, Seyfettin Lap, Ayhan Akça ve müdürleri Ahmet Demirel ile eski Özel Harekât Dairesi Başkanvekili İbrahim Şahin’in avukatlarının tahliye başvurusu olmaksızın ve adli denetime tabi tutulmadan serbest bırakılmasına on sayfadan oluşan bir dilekçeyle itiraz etti. Savcı Yüksel, Nöbetçi Mahkeme’nin “somut delil yok” iddiasını çürüten delilleri anlattı.

 

Taraf gazetesinden Arzu Yıldız'ın haberine göre; itiraz dilekçesinde AİHM’in Yusuf Ekinci cinayeti ile ilgili olarak Türkiye hakkında verdiği mahkûmiyet kararına da değinen Savcı Yüksel, soruşturma kapsamında ifade veren, Sedat Peker’in, Ali Fevzi Bir’in, özel harekât polisi Oğuz Yorulmaz’ın annesi Nurhan Yorulmaz’ın ve işadamlarının beyanlarının Ayhan Çarkın’ın beyanlarıyla örtüştüğüne dikkat çekti. Hanefi Avcı’nın Susurluk Araştırma Komisyonu’na verdiği ifade ile Ömer Lütfü Topal cinayetinin ardından Çankaya Köşkü’nde yapılan liderler zirvesi tutanakları da delil olarak gösterildi. Söz konusu hukuk dışı yapılanmanın terörle mücadele etmediği, şahsî çıkar ve meselelerine uygun yasa dışı bir yapılanma içerisinde olduğu da ANAP’lı Metin Vural ve Kürt işadamlarını ölümlerinin aynı silahla yapıldığı belirtilerek, ispatlandırıldı.

 

İSTANBUL 6 NOLU DGM KARARI EMSAL

 

Savcılığın itiraz dilekçesinde İbrahim Şahin, Mehmet Korkut Eken, Ayhan Çarkın, Ercan Ersoy, Oğuz Yorulmaz, Enver Ulu, Mustafa Altınok, Abdulgani Kızılkaya, Ziya Bandırmalıoğlu, Ayhan Akça, Ali Fevzi Bir, Yaşar Öz, Haluk Kırcı ve Sami Hoştan hakkında, Anayasa’nın 6. maddesine göre “cürüm işlemek amacıyla silahlı teşekkül oluşturmak” suçundan 12 Şubat 2001’de cezalandırıldığı ve kararın, Yargıtay 8. Ceza Dairesi tarafından da onandığı hatırlatıldı.

 

Savcı, dilekçesinde Mehmet Eymür’ün ifadesinin tamamına da yer verdi. Mahkemenin serbest bıraktığı şahısların yakalanmasını ve tutukluluk hallerinin devam etmesini talep etti. Alınan bilgiye göre, tahliye durumuna yapılan itirazın bugün Ankara 11.Ağır Ceza Mahkemesi’nce yeniden görüşülmesi bekleniyor. Mahkeme heyetinin yapacağı görüşmeye tahliye kararını veren Hakan Oruç katılmayacak. Karar dört üye ve mahkeme başkan tarafından verilecek.

 

AİLELER DE HAREKETE GEÇTİ

 

Bu arada sanıkların tahliye edilmesine faili meçhullerde yakınları yitirenler ve soruşturmanın müdahilleri, avukatları aracılığıyla itiraz ettiler. Soruşturma da ayrı ayrı hareket eden aileler bundan sonra bir platform oluşturarak birlikte hareket edecek ve tahliyeler konusunda bir basın açıklaması yapacak.

 

AKÇA: DEVLET GEL DERSE GELİR, GİT DERSE GİDERİZ

 

Ankara Nöbetçi 11.Ağır Ceza Mahkemesi’nce serbest bırakılan Özel Harekâtçı Ayhan Akça’ya Taraf ulaştı. Taraf ’ın, “Serbest bırakılmayı bekliyor muydunuz?” sorusuna Akça, “Biz devlet ne derse kanun ne hükmederse uyarız. Gel derlerse geliriz git derlerse gideriz. Yıllarca da bu şekilde hareket ettik” dedi.

 

Akça, bu konularda daha önce sessiz kaldıklarını hatırlattı ve bundan sonra da aynı şekilde hareket edeceklerini belirtti. Umruye gitmek üzereyken havaalanında gözaltına alınan ve 11 ağustosta tutuklanan Ayhan Akça, “Yurt dışı çıkış yasağı yok. Kısmet olursa Umre’ye gitmek istiyorum” diye konuştu. (T24)