Gazeteci Murat Yetkin, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın katıldığı Deutsche Welle’de Conflict Zone programını değerlendirdi.

Murat Yetkin, “Türkiye’de bu soruları soracak bir gazetecinin karşısına çıkar mıydı? Çıkacak olsa, bu mülakatı yayınlayacak bir kanal bulunur muydu? O TV kanalının sahibi siyasi baskı altına alınır, o program kaldırılır, kanal RTÜK tarafından ağır cezalarla yıldırılır, hatta doğrudan kapatılır mıydı?” diye sordu.

YetkinReport’ta Türkiye’deki gazeteciliğin durumunu ele alan Yetkin, gazeteci Tim Sebastian’ın sorularıyla ilgili, “İzlediğimde doğrusu meslektaşımı kıskandım” değerlendirmesinde bulundu.

Yetkin, kişisel internet sitesinde ‘İbrahim Kalın yayınını kıskanmak: Türkiye’de basının zor halleri’ başlığı ile yayınladığı yazıda, Türkiye’de 188 gazetecinin tutuklu olduğunu anımsattı.

 “Türkiye’de basın özgürlüğü önündeki tek engel hapis cezaları değil” diyen Yetkin, “Gazetecilerin hayatına işsizlik olarak yansıyan ekonomik baskılar da söz konusu” ifadelerini kullandı.

Yetkin’in yazısından bir bölüm şöyle;

“Gazete tirajları, televizyon izlenme oranları artık reklam verenler tarafından da inandırıcı bulunmuyor, şişirilmiş ve güvenilmez olarak değerlendiriliyor. Büyük belediyelerin çoğu da yerel seçimlerde AK Parti’den CHP’ye geçmiş olduğu için artık hükümete paralel yapan yayın kuruluşlarının ana gelir kaynağı vergilerimizle oluşan kamu kuruluşu bütçelerinden gelen reklamlar ve toplu alımlardan oluşuyor.

Okuyucu ve izleyiciler de eleştirel seslere yer vermeyen yayınları güvenilir bulmuyor, takip etmiyor. Kasım 2019’da yayınlanan KONDA araştırmasına göre 2008’den 2018’e erkeklerde gazete okuma alışkanlığı yüzde 74’ten 34’e, kadınlarda yüzde 52’den 17’ye düşmüş durumda. Bilgi almak istediğinde ilk olarak interneti tercih edenlerin oranı ise erkeklerde yüzde 51, kadınlarda yüzde 45. TV hala en çok haber alınan kanal ve birinci sırada, objektif habercilik yapmaya gayret eden Fox TV bulunuyor. Bu nedenle Habertürk’te Fatih Altaylı’nın Ali Babacan, ya da Ekrem İmamoğlu’na yer vermesi eskisine göre daha çok ilgi çekiyor.

Bu ortamda bağımsız kalmaya gayret eden ve aslında merkez medyanın çöküşüyle güç kazanan T24, MedyaScope, Duvar, Diken gibi eleştirel bakabilen sitelerin, sayısı her gün artan bağımsız blogların YouTube kanallarının önemi artıyor. BBC, Deutsche Welle, Sputnik ve Amerikanın Sesi gibi kuruluşlar, Türkçe yayınlarına bu nedenle ağırlık vermeye başladı. Okumakta olduğunuz YetkinReport dahi bu ortamın bir ürünü.

Yani görünüm karamsar ama umutsuz değil. Su akıp yolunu bulacaktır elbet; bizler el âlemin basın özgürlüğünü kıskanmaya devam ettikçe, bulacaktır.”

Yazının  tamamı burada.