Taylan Esmer -ANF

1993 yılında Görümlü Taburu'nda askerlik yapan Yusuf Özdemir, Mete Sayar’ın emriyle Derecik mezrasında gözaltına alınan köy imamı ve 5 köylünün işkence yapılarak öldürüldüğünü, köy imamının boynuna haç takıldığını söyledi.

1993 yılında Görümlü Jandarma Komando Tabur Komutanlığı'na PKK tarafından yapılan baskının ardından Derecik mezrasında gözaltına alınan köy imamı ve 5 köylünün öldürüldükten sonra Görümlü Jandarma Tabur Komutanlığı bahçesine gömüldüğü yönündeki iddia üzerine başlatılan kazı çalışmalarına devam ediliyor.

1993 yılında Görümlü Taburu'nda 7 ay kadar askerlik yapan ve kazı çalışmalarında yer alan Yusuf Özdemir, o döneme ilişkin tanık olduklarını ANF’ye anlattı. Özdemir, 1993 yılında dönemin Şırnak Tugay Komutanı Mete Sayar'ın emri ile Derecik mezrasından biri köy imamı olmak üzere 7 kişinin gözaltına alındığını belirterek, bu kişilerin gömüldüğü yeri gösterdi. Gözaltına alınanlardan birinin serbest bırakıldığını, köy imamı ve 5 köylüye ise önce işkence yapıldığını belirten Özdemir, "Daha sonra bunları bir jeepin arkasına bağladılar. Taburun içinde bir tur attırdıktan sonra adamları orada taradılar. 6 kişiyi götürüp Tabur'un arka tarafında, helikopter pistine yakın bir yerde gömdüler. Orada gömüldüğü zaman çok büyük meşe ağacı vardı. Oradan yeri tanıyorum" dedi.

HAÇ TAKIP ‘ERMENİ İMAM’ DİYE HABER YAPTIRDILAR

Köylülerin suçsuz olduğunu vurgulayan Özdemir, yaşadığı vicdan azabı sonucu 2 yıl önce yaşananları anlatmaya başladığını ifade etti. Derecik'te gözaltına alınanlar arasında köy imamının olduğunu belirten Özdemir, şunları söyledi:

"Kimsenin bir suçu yoktu. Sonra çok büyük işkence yaptılar. Altı köylüyü orada öldürdüler. Şu anda rahatım, ben inanıyorum ki o adamların hiçbir suçu yoktu. 19 yıldır önce olay olmuş. Bundan iki sene önce konuştum. 17 sene hep gece gündüz bunu düşünüyordum. Yani niye o adamları vurdular. Niye? Onlar da evli, barklıydı, çoluk çocukları vardı. Neden vurdular? Bir tane de köy imamı vardı içlerinde haçı da onun boynuna taktılar" dedi.

Yusuf Özdemir'in anlattığı tarihte 6 köylünün öldürülmesi Hürriyet gazetesine “Boynunda haç olan Ermeni PKK'li imam öldürüldü” şeklinde servis edilmişti.

METE SAYAR VE TABUR KOMUTANI EMRİ VERDİ

Taraf gazetesi iki yıl önce Görümlü Taburu'nda görevli askerlerin ifadelerini yayınlamış ve 6 köylünün nasıl işkence edildikten sonra öldürüldüklerini anlatmıştı. Bir asker, Tabur'u koruyan Kesiktepe'ye saldırı düzenlendiğini ve üç askerin öldüğünü belirterek, şunları ifade etmişti:

"Çok sayıda ağır yaralı vardı. Kesiktepe'ye önce Yakup astsubay çıktı. Ardından da bizim tim. Timin başında bir sonraki gün köylülere işkence yapan Teğmen İbrahim Kıraç vardı. Ben yaralı bir Vanlı askerin kopan kolunu yerden kaldırırken bayılmışım. Güneş doğar doğmaz bizim tim köylüleri toplayıp, tabura getirdi. Köylüleri evlerinden alan Teğmen İbrahim Kıraç'tı."

Görgü tanığı bir başka asker ise yaşadıklarını şöyle anlatmıştı:

"Köylüleri taburda askerlerin karşısına dizdiler. Tabur Komutanı Giresunlu Albay Hasan Basri Vural, yanında Bölük Komutanı Piyade Yüzbaşı Murat Ali Yılmaz vardı. Bu iki ismi hayatım boyunca unutmam. Bunlar çok işkence yaptılar. Yanlarında da subay ve astsubaylar vardı. Albay Vural, köylülere 'neden teröristlere yardım ediyorsunuz' diye sordu. İmam ve diğer köylüler, ağlayıp yalvararak yardım etmediklerini, iftira atıldığını söylüyorlardı. Çatışma sırasında evlerinde olduklarını, kimseye yardım etmediklerini yarım saat dil dökerek anlattılar. Komutanların köylülere inanmaya niyeti yoktu. İnanmıyorlardı. İşkenceye başladılar. Küfürler, hakaretler havada uçuşuyordu. Ardından, Albay Vural ve Yüzbaşı Murat Ali Yılmaz köylülerin ayaklarına ilk kurşunu sıktılar. Sonra, Elazığ Madenli Murat Astsubay, 2. Bölükte Astsubay olan Balıkesirli Davut Astsubay, İkinci Bölükte Tim komutanımız olan İbrahim Kıraç ve Kayseri Hava İndirme Tugayından Serdar Teğmen, Albay Vural'ın emriyle nişan alıp köylülerin ayaklarına kurşun sıktı. Köylülere kurşun sıkıldıktan sonra, Albay ve diğer komutanlar köylülere tekrar işkence yapmaya başladı. Murat Ali Yılmaz, Yakup Astsubay ve Teğmen İbrahim Kıraç tam bir vahşet gerçekleştirdi. Sonra askerlere dönüp, ‘Daha dün asker arkadaşlarınız öldürüldü, köylüler artık sizin’ dediler.

Trabzonlu asker kulübede şehit olduğu için özellikle Karadenizli askerler tam bir vahşet yaptı. Köylüleri ayaklarından jeepe bağlayıp, beton zemin üzerinde sürüklediler. Bununla da yetinmeyip, araç onları yerde sürüklerken, üzerlerine çıkıyorlardı. Bazılarının tırnaklarını söktüler. Komutanlar da askerleri seyrediyordu. İşkenceye ara ara komutanlar da katılıyordu. Askerlerin büyük kısmı işkenceye katılmamıştı. Biz de seyrediyorduk. İşkence öyle dayanılmaz olmuştu ki köylülerin kırmızı etleri çıkmıştı. Yalvarıyorlardı askerlere, 'biz kimseye yardım etmedik' diye. Yüzleri tanınmaz hale gelmişti. 3. Bölükte Bölük Komutanı Murat Ali Yılmaz'ın postası vardı. İsmi Şaban. Soyadını hatırlamıyorum. Şu an İstanbul Avcılarda oturduğunu biliyorum. Bu çocuk Karadenizli. Köylülere çok işkence yaptı. İple jeepe bağlayıp, köylülerin üzerinde zıplayanların başında geliyordu. Yerde sürüklenen köylülere tekme atıyordu. Onun kuzeni olduğunu bildiğimiz Ahmet adında biri vardı. O da aynı şekilde işkence yapıyordu. Harun Arman adlı Rizeli bir asker vardı. O işkence yapmadı ama savcı ona ulaşırsa Şaban ve Ahmet'in soyadını bulabilir. Ya da o dönem komutanlar dahil, askerlik yapanların listesini bize gösterirlerse tüm soyadlarını hatırlarız. Olayın üzerinden 16 yıl geçti ve bazı isimleri unuttuk. Biz artık köylülere bakamaz duruma gelmiştik. Hayatımda böyle bir işkence görmemiştim. Olay yerinden biraz uzaklaştık."

TABURUN ARKASINA GÖMDÜLER

Açıklamada bulunan başka bir asker ise köylülere bir saate yakın inanılmaz işkenceler yapıldığını belirterek şunları söyledi:

"İşkence bir saatten fazla sürdü ve köylüler öldü. Ölülerini beton üzerine bıraktılar ve bizleri dağıttılar. Ardından köylülerin Tabur'un arkasına gömüldüğünü duydum. Oraya çok kuyu kazdık. Oraya gömmüş olabilirler. Öldürülen köylülerden Halit Özdemir, Tabur'a getirildiği zaman, sırada beklerken benden su istedi. 'Asker, Allah rızası için, babanın hayrına bana su getir, çok susadım' dedi. Komutanlardan korkumdan ona su veremedim. Ben onlara işkence yapılıp, öldürüleceğini bilseydim, yemin ederim verirdim. Adam, su istedi ve içemeden öldürüldü. Bu olay hep aklıma geliyor ve vicdan azabı çekiyorum."

KOMUTAN EMEKLİ OLDUKTAN SONRA TACİZDEN YARGILANDI

6 köylünün gözaltına alındıktan sonra işkence edilerek öldürülme emrini veren dönemin Tabur Komutanı Hasan Basri Vural, emekli olduktan sonra İstanbul'daki Sabiha Gökçen Havaalanında HEAŞ Müdür Yardımcısı görevine getirildi. Burada görev yaparken, aynı yerde çalışan Nurcan Akçay’ın şikayeti üzerine Vural hakkında “yıldırmaya yönelik davranış, ayrımcılık, taciz ve duygusal baskı” kurduğu iddiasıyla dava açılmıştı.