Ayhan Karahan / Demokrat Haber Bodrum

Hrant Dink katledilişinin (19.01.2007) 13. yıldönümünde Bodrum’da da anıldı. “Özlüyoruz Ahparig (Erkek kardeş)” başlığı ile gerçekleşen etkinliğe 200’ün üzerinde Bodrumlu katıldı. Etkinliğin sunumunu insan hakları aktivisti, Susurluk kazası sürecinde; “Sürekli Aydınlık İçin Bir Dakika Karanlık” eylemlerinin mimarlarından avukat Ergin Cinmen yaptı. Etkinliğin her iki konuşmacısı da alanlarında ülke gündeminde önemli yer işgal eden kişiliklerdi:

1964 Diyarbakır doğumlu Ermeni yazar Silva Özyerli. Daha çok Amida’nın Sofrası (Amida: Diyarbakır’ın Ermeni dilindeki telafuzu) kitabıyla tanınan yazarın bu eserinin üst başlığı, “Yemekli Diyarbakır Tarihi” olarak tariflendirilmiştir. Diyarbakır’ın sofra kültürünün şehrin halklarının ortak kültürü olduğunu savunan yazar bunun üzerinden kendi ailesinden, kentin eski yaşayanlarından, yazılı araştırmalardan yararlanarak ve deneyimlerini süzerek eserini ortaya çıkarmıştır.

Diğer konuşmacı Profesör, Gazeteci, Antropolog Tayfun Atay ise uzmanlık alanında ülkenin en yetkin kişisi olarak biliniyor. Birgün, Radikal, Cumhuriyet gibi gazetelerde makaleler yazdı. Siyasallaşmış İslam Atay’ın özel olarak mercek altına aldığı alanlardan.

ERGİN CİNMEN: “HRANT DEYİNCE AKLA VİCDAN GELİR”

Heredot Kültür Merkezi’ndeki, Özlüyoruz Ahparig etkinliği Hrant Dink’in çocukluğundan katledilişine değin, yaşamından kesitlerin yer aldığı slayt ve sinevizyon gösterimi ile başladı. Gösterim akabinde sunumu gerçekleştiren Avukat Ergin Cinmen: “Hrant deyince aklıma vicdan gelir. Hrant’ın ardından 250.000 kişi kendiliğinden, spontan bir biçimde yürüdü. Hiç unutmam bir hakim kendi el yazısı ile yazdığı; ‘Ben Utanıyorum’ pankartı ile yürümüştü. Hrant cinayeti bir milli mutabakat cinayetidir. Tetikçinin çok önemi yok. Zaten o çocuk ‘bu kadar sevildiğini bilseydim, yapmazdım’ gibi saçma ifadeler kullanıyor. Bu cinayet geliyorum diyerek geldi. 11 ay öncesinden Trabzon Jandarması’na ve Emniyet Müdürlüğü’ne iki ayrı ihbar gidiyor. Hrant Dink’e suikast yapılacağı açık olarak belirtiliyor ihbarlarda. Şimdi suikastın sanıkları FETÖ’cü olanlar ve olmayanlar diye ayrıştırılmaya çalışılıyor. Hukuki süreç sizin de tanık olduğunuz gibi oldukça kötü seyrediyor” diyerek sözü gazeteci yazar Silva Özyerli’ye verdi.

Silva Özyerli Hrant’ın ölümünü haber aldıkları gün yaşadıklarını aktardı. Akrabalarının, ‘büyük tehdit altındayız. Türkiye’yi terk etmemiz lazım’ dediğini aktararak: “Hrant sessiz sesleri yükseltti. Kapı ardında konuşulanları gün yüzüne çıkardı. Ancak halen ötekileştirme ve yok sayma kültürü en acımasız hali ile devam etmekte” dedi.

Prof. Tayfun Atay ise: “Hrant Dink’in öldürülmesi bize Ermeni sorununun tarihin bir sorunu olduğunu gösterdi. 1987 yılında Elazığ köylerinde yaptığım araştırmalardan çok şey öğrendim. Ermeni meselesi içimizde yaşayan, antropolojik ve tarihsel bir sorundur. Örneğin sosyal bilimci bir arkadaşım 50 yaşından sonra anneannesinin Ermeni olduğunu öğreniyor. Buna benzer örnekler Türkiye’de sinemalarda da konu oldu. Hrant”ın altını çizdiği buydu. Bununla yüzleşmedikçe hesaplaşmadıkça, yüksek sesle dillendirilmesinin önünü açmadıkça bu sorun bitmez ve devam eder. Bundan kaçış da olmaz. Çünkü bu bizim bir parçamız” görüşüne yer verdi.

YÜSRA MİSKİOĞLU: “KADINLAR YOKSA SORUN VARDIR.”

Sunumun ardından etkinlik izleyicilerin soruları, konuk konuşmacıların yanıtları ile devam etti. Sorular daha çok ötekileştirme, yok sayma kültürü üzerine idi. Konuşmacılar verdikleri yanıtlarda aslında halklar arasında bir sorun olmadığını bunun özellikle egemenler tarafından kışkırtıldığını, farklı etnik yapıların ve ulusların birbirlerine düşman edilmeye çalışıldığını belirttiler.

Etkinliğe CHP Bodrum İlçe Kadın Kolları Başkan Yardımcısı Yüsra Miskioğlu’nun diğer yönetici kadın arkadaşları ile katılımı izleyiciler ve söyleşinin konuşmacıları tarafından sempati ve ilgi ile karşılandı. Miskioğlu; Atay, Cinmen ve Özyerli ile kısa diyaloğunda: “Bu toprakların kardeşliği ve barışı adına kadınların siyasette olabildiğince etkin ve aktif olması gerekir. Kadın eli değmeden bu bereketli topraklar üzerinde çiçekler açmaz. Dikkat edilirse nerede kadın ikincil cins olarak baskılanıyorsa orada sorun oluyor. Bu sorun cinsiyet bazında olduğu gibi sınıfsal olabiliyor, etnik olabiliyor, ekolojik olabiliyor. Yok olan insanlık, insanlık kültürü, hayatın kendisi oluyor. Sayın konuklarımız hoş geldiniz. Ufkumuzu açtınız. Bodrum adına, partim adına, partili-partisiz kadınlar adına sizlere teşekkür ediyorum. Yüreğinize sağlık” dedi.

Söyleşinin yöneticisi Ergin Cinmen de Yüsra Miskioğlu ve yönetici arkadaşlarına hitaben: “Bodrum’da böylesi kadın yöneticilerin varlığı sadece CHP ilçe örgütünün değil, aynı zamanda Bodrum Yarımadası’nın şansıdır. Bu örneklerin çoğalması gerek. Yüsra hanımın tüm söylediklerinin altına imzamı atıyorum. Kadınsız ne barış, ne değişim, ne de hayatın bereketi olabilir. Özellikle siyasete kadının şefkatli elinin değmesi gerek” dedi. Sıcak diyaloğun ardından CHP Kadın Kolları yöneticileri ile konuk konuşmacılar birlikte hatıra fotoğrafları çekildiler. Etkinlikte kurulan stantta 500 adet Agos Gazetesi, 600 adet de kitap satıldı.