HDP, Ermenek’te yaşanan maden cinayetindeki sorumlulukları nedeniyle Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik hakkında gensoru önergesi verdi.

HDP Grup Başkan Vekilleri Pervin Buldan ve İdris Baluken tarafından Çalışma Bakanı Faruk Çelik hakkında verilen gensoru önergesinde, 301 işçinin yaşamını yitirdiği Soma işçi cinayeti ilgili bakanlığın hiçbir ders çıkarmadığı, bu nedenle Ermenek faciasının yaşandığı belirtildi.

Bakan Çelik’in “Ocağı kapatacağımız zaman işveren 50 kişiyi devreye sokuyor” açıklamasının tam bir itiraf anlamına geldiğini belirten HDP, gensoru önergesinde şunları kaydetti:

“Geçtiğimiz Mayıs ayıdan bir konuşmasında ‘taşeron sistem emeğin sömürüsüdür’ diyen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Faruk Çelik, bu itirafına rağmen sorumluluğu altında bulunan bu alana ilişkin iyileştirici adımlar atmamıştır. Bu durum, Sayın Bakan’ın ya siyasi olarak irade sahibi olmadığı ya da doğruları sadece toplumsal manipülasyon ve oyalama aracı olarak kullandığını göstermektedir. Her iki ihtimal de oldukça vahimdir.

Sayıları 4 milyona ulaşan mevsimlik tarım işçilerinin sorunlarının hale çözülemedi. Isparta’da 18 mevsimlik işçinin yaşamını yitirdi. Bu tür kazalarda bugüne kadar binlerce tarım işçisi hayatını kaybetmesine rağmen bu durum ilgili bakanlığın gündemine dahi girmemiştir.

İşyeri denetimlerinin yetersizliği ya da hiç yapılmaması işçi ölümlerini daha da arttırırken, iş yeri denetçilerinin halen kamusal bir güvenceye kavuşturulmaması ve maaşını aldığı işyerini denetlemesinin istenmesi cehalet değilse tam olarak ilgili bakanlığın sermayeyle işbirliğidir.”

TANER YILDIZ HAKKINDA GENSORU

HDP, Enerji Bakanı Taner Yıldız hakkında verdiği gensoru önergesinde de Soma’daki iş cinayetinin ardından gerçekleştirilen yasal düzenlemelerin uygulamada ortaya çıkaracağı sorunların görmezden gelindi kaydedildi.

Önergede şu ifadelere yer verildi:

“Gerekli önlemler alınmadığı için, işverenin, ortaya çıkan ek maliyetleri çalışanlara yansıtmasına izin verilmiş, hiçbir bilimsel çalışmaya tabi tutmadan Ermenek’te rezerv tükendiği için kapanan madenlerin hemen yanında ocak çalıştırılmasına göz yumarak madencilerimizin canı pahasına bu alanları sermaye için tam bir ilkel birikim zeminine çevirmiştir.

Enerji politikalarında sürekli sermayenin önceliklerini dikkate alan Sayın Yıldız, gelişmiş ülkelerdeki madencilik uygulama ve mevzuatını dikkate almamıştır. TBMM bünyesinde kurulan maden araştırma komisyonu raporları başta olmak üzere, çok sayıda bilimsel rapor görmezden gelinmiş, katliamdan hemen önce muhalefet vekillerinin feryadına kulak tıkanmıştır.

Madenlerde gerekli düzenlemeleri yapmayan, madencileri işverenin insafına terk eden, yer altı maden kaynaklarını sermaye lehine yasaları hiçe sayarak sermayeye peşkeş çeken Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Taner Yıldız’ın, emekçilerin can güvenliği ve çalışma koşulları için işgal ettiği mevkiden istifa etmesi, toplumsal, ahlaki ve demokratik bir zorunluluk halini almıştır.”