HDP Merkez Yürütme Kurulu, uluslararası topluma Kobani’yle dayanışma çağrısında bulundu.

Halkların Demokratik Partisi Merkez Yürütme Kurulu, uluslararası topluma İngilizce ve Türkçe yazılı bir açıklama ile Kobani’yle dayanışma çağrısında bulundu.

Açıklamada Kobani’nin 15 Eylül’den bu yana IŞİD saldırıları altında olduğu belirtilerek Ezidilerin Şengal’de, Ermenilerin Kesab’da, Alevilerin Lazkiye’de, Süryanilerin Ninova’da yaşadığı katliamın bir benzerinin yaşanmaması için Avrupa halklarını, Avrupa’nın tüm demokrasi güçlerini vakit kaybetmeksizin harekete geçmeye, Kobani halkıyla dayanışmaya çağırdı.

HDP'den yapılan açıklama şu şekilde:

“Kobani, Suriye’nin en büyük kenti Halep’in 160 kilometre kuzey doğusunda, Türkiye sınırında. Aynı zamanda Rojava’da kurulan üç kantondan en küçüğü olan Kobani Kantonu’nun başkentidir.

Kobani Kantonu ve kenti iki yıldan bu yana IŞİD kuşatmasında bulunmasına rağmen Suriye’de çatışmaların başlamasından sonra, Suriye halklarının kendini güvende hissettiği, ülkenin diğer bölgelerinden gelenlerin sığındığı güvenli bir limandı. 2010 sayımına göre 62.634 olan kentin nüfusu, çatışmaların başlamasıyla birlikte kaçan insanların gelmesiyle yaklaşık 5 katına çıkmıştır.

15 Eylül 2014 tarihinde IŞİD, ağır silahlarla Kobani’ye saldırmaya başladı. Hafif, sayıca yetersiz silahlarla savunma yapan YPG güçlerini gerileterek Kobani kent merkezine top ve füze atışları yapabilecek kadar yaklaştı. IŞİD son iki haftada kente 10 km’den az bir mesafede durdurulmasına rağmen saldırmaya ve can almaya devam ediyor.

Bütün bunlar olurken Türkiye hükümeti, IŞİD güçlerinin üç taraftan kuşattığı Kobani’nin dördüncü tarafını, yani Kobani’nin kuzeyini tutmaya çalışan bir güç olarak kente yardım gitmesine engel oluyor. Suriye’de çatışmaların başladığı andan bu yana, El-Nusra ve IŞİD çetelerinin lojistik, maddi ve manevi destek veren Türkiye, kuşatma altında bulunan Kobani’nin direnişçi güçlerinin bırakın silah yardımı almasına, Türkiye’deki Kürtlerin ve demokratik muhalefetin sınır boyunda destek gösterisinde bulunmasına dahi fırsat vermiyor.

15 Eylül’den bu yana her gün Türkiye’nin dört bir yanından Suruç’a, Kobani halkıyla dayanışma amacıyla giden, barışçıl gösteriler yapan, insan zinciri oluşturan milletvekilleri, belediye başkanları, öğrenciler, kadınlar, gençler, gazeteciler ve aktivistlere, güvenlik güçlerinin gerçek mermi, gaz bombaları ve basınçlı suyla saldırdı.

Kobani’de; Ezidilerin Şengal’de, Ermenilerin Kesab’da, Alevilerin Lazkiye’de, Süryanilerin Ninova’da yaşadığı katliamın bir benzerinin yaşanmaması için Avrupa halklarını, Avrupa’nın tüm demokrasi güçlerini vakit kaybetmeksizin harekete geçmeye, Kobani halkıyla dayanışmaya çağırıyoruz.

Bu dayanışma bir yandan bulunduğunuz kurumlarda ve parlamentolarda siyasal destek olarak gerçekleşebilir. Öte yandan savaştan ve çatışmadan kaçan ve kamplarda yaşamak zorunda kalan on binlerce kadın ve çocuk için insani yardımlar ve soğuk kış günlerini geçirmelerini sağlayacak malzemeler olarak da gerçekleşebilir. Bu konuda sessiz kalmayacağınıza, gerekli duyarlılığı göstereceğinize olan inancımızla, dayanışmanız için şimdiden teşekkür ediyoruz.”