Diyarbakır'da 5 Haziran günü HDP'nin mitingine yapılan ve 4 kişinin hayatını kaybettiği bombalı saldırı ile ilgili 5 şüpheli hakkında 5'er kez ağırlaştırılmış ömür boyu ve 6 bin 318'er yıla kadar hapis istemiyle iddianame hazırlandı.

Diyarbakır'da 5 Haziran günü HDP mitinge düzenlenen bombalı saldırıda Şeyhmus Kaçan (34), Necati Kurul (46), Civan Arslan (18) ve Ali Türkman'ın (65) ölümü ve 210 kişinin yaralanmasına ilişkin yürütülen soruşturma tamamlandı. İddianamede tutuklu şüpheliler İsmail Korkmaz (35), Mustafa Kılınç (39), Orhan Gönder (20) ve Burhan Gök (37) ile firari şüpheli İlhami Balı'nın (33), 'Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs', 'Nitelikli öldürme', 'Nitelikli öldürmeye teşebbüs' ve 'Tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma' suçlarından cezalandırılması istendi.

Savcı tutuklu şüpheliler İsmail Korkmaz, Mustafa Kılınç, Orhan Gönder, İlhami Balı, Burhan Gök hakkında 5'er kez ağırlaştırılmış ömür boyu ve 4 bin 101'er yıldan 6 bin 318'er yıla kadar hapis cezası talep etti. İddianame, Diyarbakır 5'inci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.

KUTUDA ESRAR VE PARA OLDUĞUNU SÖYLEDİ

2'nci patlamanın olduğu seyyar tezgahın sahibi Y.S.Z. iddianamedeki ifadesinde elinde iki poşet olan bir kişinin gelip çay-kahve içmek istediğini belirterek, "Şahıs poşeti tezgaha bırakmak istedi. Poşetin içinde ne olduğunu sordum. Poşette ayakkabı kutusu içinde esrar ve para olduğunu söyledi. Poşeti arabanın yanına koyup açmak istedim.

Kutunun koli bandı ile sarılı olması ve hırsızlıkla suçlanmamak için açmadım. Şahıs yeniden gelip poşetin ağzını düğümleyip kenara koydu. Sık sık 'Poşet yakalanmaz değil mi?' diye sordu. Sonra daha fazla muhatap olmadım. Poşeti arabanın altına bağladığını söyleyip ayrıldı. Bir daha gelmedi" dedi.

SURİYE'DE EĞİTİM ALDIM

Miting alanına bombayı bırakan Orhan Gönder'in Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nde alınan ifadesi de iddianamede yer aldı. 2011 - 2012 yıllarında dini arayış içinde olduğunu belirten Gönder, "Bu süreçte iki kişi ile tanışıp dini sohbet yaptım. Müslümanlara yapılan zulümleri gösteren yayınları izledim. PKK'nın dini hassasiyetler nedeniyle tehditlerinin etkisi ile DAEŞ'e sempati duyup, örgüte katıldım. DAEŞ'e katılmak amacıyla Ömer Dündar'ın yönlendirmesi ile Gaziantep'te bir camiye, sonra Suriye sınırında bir yere gittik. Araçtan inip koşarak sınırı geçtik ve 2 DAEŞ üyesi ile buluştuk. Bir evde ders aldık. Cengiz kod adını kullandım. DAEŞ'in amacı İslam'ı tam anlamı ile yaşamak ve İslam'ın hüküm sürdüğü bir dünya düzeni oluşturmak olduğunu bu dersler sonucunda öğrendim" dedi.

ŞİFRE: HEVAL

İfadesinde Türkiye'ye geri dönüşünü anlatan Gönder, "Suriye'de Serdar kod adlı DAEŞ üyesinden 2 el yapımı bomba ile 3 hatsız cep telefonu alarak, onun talimatı ile HDP mitingine bombalı saldırı yapmak için sınırı geçtim. Dağkapı semtinde bir otele yerleştim. Otelde kaldığım sürede DAEŞ ile irtibata geçmedim. Miting alanı çevresinde keşif yaptım. Burada bir örgüt üyesinden yardım almadım. Ailem dahil kimse ile iletişime geçmedim. Bombaları otel odasında sakladım. Olay günü taksi ile miting alanı yakınına gittim. Bombalarla miting alanına giderek önce çöp tenekesine bıraktım. Diğer poşetteki bombalar ile birlikte Serdar kod adlı DAEŞ üyesinin Suriye'de tarif ettiği şekilde seyyar çaycıyı buldum. Serdar'ın bildirdiği şifre kelime olarak çaycıya "Heval" diye seslendim. Çaycı "Orhan sen misin?" diye karşılık verince etrafa belli etmemek için kahve içip sohbet ettik. Elimde bulunan bombalı poşeti çaycıya bırakmak istedim. Poşet içinde ne olduğunu soran çocuğa esrar ve para olduğunu söyledim. Poşeti bırakıp beklemeye başladım" dedi.

ÇAYCI EYLEMİ BİLİYORDU

Miting alanına girişlerin başlaması ile ilk bombayı çöp tenekesine bıraktığını belirten Gönder, "Miting alanına girdim ve bir süre burada bekledim. HDP yöneticileri konuşmaya başladıktan sonra çaycıya poşeti getirmesini istedim. Bombayı seyyar tezgahın altına bağlayıp alandan ayrıldım. İlk bombanın alarmını saat 17.50'ye kurdum. 2'nci bombayı birkaç dakika sonra telefonla arayıp patlattım. Patlama sırasında kaldığım otele yakındım. Çaycı bomba patlayacağını biliyordu. Saatleri karıştırmış olabilir. Beni gönderen şahıslar çaycı ile irtibatlıydı. Çaycıya saldırı ile ilgili bilgi verildiğini tahmin ediyorum. Sonra Gaziantep'te birini arayarak acilen Suriye'ye geçmek istediğimi söyledim. Bu kişi beni tersleyerek telefonu yüzüme kapattı. Diyarbakır'da traş olup, akşam otobüsle Gaziantep'e gittim. Planladığım başka eylem yok. Eylemden sonra Suriye'ye gitmeyi planlıyordum. DAEŞ'in ganimet, cizye ve zekat şeklinde gelir kaynakları olduğunu biliyorum. Arkadaş aracılığı ile örgüte eleman kazandırıldığını düşünüyorum. DAEŞ terör örgütüne katıldığım ve bu eylemi yaptığım için pişmanım" dedi.

BABASI 2014 YILINDA POLİSE BİLDİRMİŞ

İddianamede Gönder'in babası M.G.'nin 2014 yılında Adıyaman Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ne başvurarak; çocukları Orhan ve Hüseyin Gönder'in hal, hareketleri ve düşüncelerinde değişiklik olduğunu bildirdiği kaydedildi. Adıyaman Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014 yılında Mustafa Dokumacı'nın da aralarında bulundukları 22 kişi hakkında 'El Kaide ve Çatışma Bölgeleri ile İrtibatlı Gruplar' konulu soruşturma yaptığını belirten savcı, bu kapsamda Orhan Gönder'in ifadesinin alındığını kaydetti.

TERÖR NİTELİKLİ KAYIP ŞAHIS

Orhan Gönder'in annesi ve bazı ailelerin 2014 yılında çocukların kaybolması ile ilgili başvuru yaptığı belirtilen iddianamede, bu kişilerin çatışma bölgelerinde faaliyet gösteren radikal gruplar ve terör örgütleri kamplarına katılmak için yurtdışına çıkabilecekleri konusunda çalışma yapıldığı belirtildi. İddianamede, Adıyaman Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturması ile Orhan Gönder ve kayıp diğer şahısların 'terör nitelikli kayıp şahıs' olarak aranmaları için işlem yapıldığı belirtildi.

İKİZLERİN BABASI TARAFINDAN TEHDİT EDİLİYORUZ

İddianamede Gönder'in Suriye'ye gitmeden önce ailesine bıraktığı mektuba dikkat çekildi. Mektupta ikizlerin babası olarak tanımladığı kişi tarafından PKK'ya şikayet edildiğini, tehdit aldığını belirten Gönder, kendisine ve ailesine zarar verilmesinden korktuğu için, ayrıca başka çare bulunmadığından gitmeye karar verdiğini belirtti. Kayıp şahıslardan Mehmet Taşar'ın da ailesine bıraktığı mektupta aynı ifadeleri kullandığını belirten savcı, ikizlerin babası denen kişinin Mehmet Dündar, çocuklarının ise Adıyaman soruşturması şüphelileri Mahmut Gazi Dündar ve Ömer Deniz Dündar olduğunu kaydetti. Şüpheli Orhan Gönder'in diğer kayıp şahıslarla iletişimde olduğunu belirten savcı, Gönder'in terör nitelikli kayıp şahıs olarak arandığı dönemde ailesi ile iletişim kurduğunu kaydetti.

TRAŞ OLUP, GÜNEŞ GÖZLÜĞÜ TAKARAK GİZLENMEK İSTEDİ

Olay gününe ait güvenlik ve mobese kamerası kayıtlarının çözümleri de iddianamede yer aldı. Savcılıkta görüntüleri izleyen Gönder kayıtlardaki kişinin kendisi olduğunu kabul etti. Kayıtlara göre olay dakita dakika şöyle gelişti:

10.27: Orhan Gönder miting alanında keşif yapmak üzere otelden çıktı.

10.41: Elinde beyaz poşet ile miting alanına gelerek 5 dakika keşif amacıyla dolaştı.

10: 44: Poşetle miting alanından ayrıldı. Taksi ile otelin yanına gelip ayakkabı mağazasına girdi. Elinde kutu ile çıkıp otele yürüdü.

11: 06: Beyaz poşet ve ayakkabı kutusu ile otele geldi.

11: 24: 2 adet poşet ile otelden çıktı.

11: 23: Taksiye binerek ayrıldı.

11: 40: Birinci patlamanın olduğu çöp kutusuna bombayı bırakıp, miting alanını gezdi.

11: 50: Seyyar tezgahın yanına gidip, çaycı ile konuştu.

12: 11: Mitinge gelmiş kişi görüntüsü vermek için başına kırmızı-sarı-yeşil renkli ip taktı.

12: 58: Poşetler olmadan miting alanından çıktı.

14: 32: Arama noktasından miting alanına tekrar giriş yaptı.

14: 32-14: 51: Seyyar tezgahın başında bekledikten sonra miting alanından uzaklaştı. Bir daha miting alanında görülmedi.

16: 40: Saç traşı olmuş ve güneş gözlüğü takmış olarak otele geldi.

17: 15: Tanınmamak için kıyafet değişikliği yapmış olarak otelden ayrıldı.

ÇAYCIYA İFTİRA ATTIM

İddianamede Gönder'in ilk ifadesinde seyyar çaycının eylemle ilgili bilgi sahibi olduğunu söylediği, tutuklandıktan sonra cezaevine sevk edildiği sırada ise bu kişiye PKK sempatizanı olduğu için iftira attığını belirttiği kaydedildi.

30 Haziran'da talimatla ifadesi alınan Gönder önceki ifadesini polis baskısı ile verdiğini söyledi. Okan adlı kişinin yönlendirmesi ve medreseye gitme düşüncesi ile Suriye'ye gittiğini, DAEŞ'e katılmadığını belirten Gönder, "Dini eğitim gördüm. Sonra Türkiye'ye dönmeme izin verilmedi. Eğitim veren kişiler tarafından tehdit edildim. İlaç olduğu söylenen iki paketi tarif edilen yere götürdüm. "Paketi teslim edeceğin kişinin orada olmaması durumunda küçük paketi çöp kutusuna bırak, diğer paketi Cami karşısında birine emanet et, gelir alırlar" talimatı aldım. Suçladığım çaycı paketlerin içinde bomba olduğunu bilmiyordu"dedi.

BOMBACIYI SAKLAYAN DA ŞÜPHELİ

14 Haziran 2015 tarihinde bazı kişilerin kaçak yollardan Suriye'ye götürülüp DAEŞ'e katılımlarının sağlanacağı yönünde bilgi alınması üzerine Gaziantep Emniyet Müdürlüğü'nce operasyon başlatıldığını belirten savcı, şüphelilerden Mustafa Kılınç ve Burhan Gök'ün bu sırada yakalandığını kaydetti. Orhan Gönder'in Gaziantep'te kaldığı evin şüpheli Mustafa Kılınç tarafından kiralandığını belirten savcı, bu sırada Burhan Gök'ün orada olduğunu kaydetti. Mustafa Kılınç'ın Gönder'i eylemden bir gün sonra kiraladığı eve yerleştirdiğini ifade eden savcı, Kılınç'ın cep telefonunda DAEŞ ile ilgili resim, ses kaydı ve sohbet kayıtları bulunduğunu belirtti.

SAVCI: IŞİD 2004 YILINDA KURULDU

Irak Şam İslam Devleti'nin 2004 yılında Ebu Musab El Zerkavi'nin Usame Bin Ladin'e bağlılık sözü vermesiyle Irak El Kaidesi adıyla kurulduğunu belirten savcı, Zerkavi'nin öldürülmesinden sonra örgüt lideri olan Ebu Ömer El Bağdadi'nin Irak İslam Devleti'ni kurduğunu kaydetti. Ebu Ömer El Bağdadi'den sonra Ebu Bekir El Bağdadi'nin örgüt lideri olduğu kaydedilen iddianamede şu ifadelere yer verildi; "Ebu Bekir El Bağdadi 2013 yılında Irak ve Şam İslam Devletini kurduklarını açıklamasından sonra El Kaide terör örgütü lideri Eymen El Zevahiri ile anlaşmazlığa düşmüştür. Zevahiri'nin DAEŞ'in El Kaide'nin bir kolu olmadığını ve hiç bir eylemlerinden sorumlu olmadıklarını ilan etmesinin ardından, DAEŞ bağımsız bir yapı olarak öncelikle Irak ve Suriye olmak üzere başka ülkelerde adam kaçırma, adam öldürme, bombalı eylem düzenleme ve benzeri faaliyetlerini sürdürmeye devam etmiştir."

HEDEFLERİ MÜSLÜMAN DEVLET YÖNETİMLERİNİ YIKMAK

Irak Şam İslam Devleti'nin Müslüman devletlerin yönetimlerini yıkarak yerine radikal, selefi görüşler doğrultusunda bir devlet kurmayı amaçladığı belirtilen iddianamede, DAEŞ'in basın sözcülüğünü yapan Ebu Muhammed El Adnani'nin bir açıklamasında Ebu Bekir El Bağdadi'nin İslam devletinin sözde halifesi ilan edildiği kaydedildi. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi El Kaide Yaptırımlar Komitesi tarafından yayınlanan El Kaide Yaptırımlar listesinde, DAEŞ'in El Kaide ile bağlantılı gruplar başlığı altında yer aldığını belirten savcı, belgede örgütün diğer adı kısmında 'Islamic State in Iraq and the Levant (Irak ve şam İslam Devleti)' ibaresi bulunduğunu kaydetti. Belgede El Kaide ile bağlantılı şahıslar başlığı altında 'İbrahim Awwad İbrahim Alı Al-Badrı Al-Samarraı' adı ile kayıtlı şahsın diğer adının 'Abu Bakr Al-Baghdadi' olarak yer aldığını vurgulayan savcı, bu kişinin Irak El Kaidesinin sorumlusu olarak tanımlandığına dikkat çekti.

KONSOLOSLUK BASKINI

DAEŞ'in Türkiye'nin zararına ve Türk vatandaşlarına karşı kaçırma, öldürme, yaralama ve bağlantılı suçları işlediğine kaydeden savcı, örgütün Türkiye ve Türk vatandaşlarına yönelik eylemlerini şöyle sıraladı;

20 Mart 2014: Niğde'de jandarma yol uygulaması sırasında Irak Şam İslam Devleti üyesi yabancı şahıslar tarafından gerçekleştirilen saldırı sonucunda 2'si güvenlik görevlisi 1'i sivil olmak üzere 3 vatandaşımızın şehit edilmesi

10 Haziran 2014: İskenderun limanından Musul'daki termik santrale mazot götüren 32 vatandaşımızın kaçırılıp araç ve taşıdıkları eşyaya el konulması

11 Haziran 2014: Ülkemizin Musul Başkonsolosluğu'nun kuşatılarak Başkonsolos ve 46'sı vatandaşımız olmak üzere 49 konsolosluk çalışanının rehin alınması DAEŞ terör örgütü üyeleri tarafından ülkemize yönelik gerçekleştirilmiştir.

DAEŞ'İN AMACI CUMHURİYETİN VARLIĞINI TEHLİKEYE DÜŞÜRMEK

İddianamede IŞİD'in amacı şu şekilde açıklandı, "DAEŞ'in amacı, stratejisi ve suç işlemeye yönelik vahamet arz eden eylemleri, cebir ve şiddet kullanarak baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle Anayasada belirtilen Cumhuriyetin nitelikleri, siyasi, hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzenini değiştirmek, Türk Devleti ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç-dış güvenliğini, kamu düzenini bozmak amacıyla kurulmuş terör örgütü niteliğinde olduğu, örgütün silahlı olduğu, suça elverişli eylemlerde bulunduğu anlaşılmıştır."

5 ŞÜPHELİ SUÇA İŞTİRAK ETTİ

İddianamede, şüpheli Orhan Gönder'in Suriye'de DAEŞ terör örgütünün amaç ve hedefi doğrultusunda ideolojik eğitim alarak örgütün hiyerarşik yapısına dahil üyesi olduğu belirtildi. Gönder'in bu doğrultuda HDP mitingi sırasında alana yerleştirdiği bombaları patlattığını belirten savcı, eylemde 4 kişinin öldüğünü ve 210 kişinin yaralandığını kaydetti. İddianamede, eylemden sonra terör örgütüne eleman temin eden ve lojistik destek sağlayan şüpheliler İlhami Balı ve İsmail Korkmaz ile iletişime geçen Orhan Gönder'in, Mustafa Kılınç ve Burhan Gök'ün kiraladığı evde kaldığı kaydedildi. Şüphelilerin silahlı terör örgütünün hiyerarşik yapılanmasına dahil olarak birbirleri ile irtibatlı şekilde fikir ve eylem birliği içerisinde faaliyette bulunduğunu kaydeden savcı, tüm şüphelilerin ortak hakimiyet kurmak suretiyle müşterek fail olarak suça iştirak ettiklerini vurguladı.