Kötü çalışma şartları ve haklarını alamadıkları için cuma (14 Eylül 2018) günü eylem başlatan ve ardından yüzlercesi gözaltına alınan 3. havalimanı işçilerinden 24'ü tutuklandı, 19'u ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

HDP'nin Metris Cezaevi'nin önünde işçi aileleriyle birlikte gerçekleştirdiği basın açıklamasında, "Hükümet, işçilerin 'eti benim' diyerek kemiğini Cengiz Holding gibi firmaların önüne attı" dendi. 

HDP Milletvekilleri Erkan Baş, Meral Danış Beştaş, Dilşat Cambaz, Oya Ersoy, Hüda Kaya, Serpil Kemalbay, Garo Paylan, Rıdvan Turan ve Zeynel Özen; 3. Havalimanı inşaatında haklarını talep eden işçilerin tutuklanması üzerine Metris Cezaevi önünde açıklama yaptı.

İşçilerin ailelerinin ve DİSK yöneticilerinin de katıldığı açıklamada şu ifadeler kullanıldı: 

İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay: 

Bizler 3. Havalimanı’nda yaşanan hukusuz operasyon sebebiyle Metris Cezaevi önündeyiz. AKP - Erdoğan iktidarı 3. Havalimanı projesini dünyanın en büyük projelerinden biri olarak tanımlıyordu. Bu projede iş cinayetleri, işçi haklarının gaspı sürekli gündemdeydi. Geçen hafta işçilerin iş görmeme hakkını kulanmasıyla birlikte konu hepimizin gündemine girdi. İşçiler iş hukukuna uyulmadığını, can güvenliklerinin olmadığını beyan etmişlerdi. Bu talepleri üzerine işçilerle görüşmek, Çalışma Bakanlığı'nı harekete geçirmek yerine jandarma ile şantiye abluka altına alındı ve 600 işçi gözaltına alındı. Burada devlet ve şirketler işveren konumundadır, bu operasyon aynı zamanda işçileri susturma operasyonudur. Bizler işçilerin derhal serbest bırakılmasını istiyoruz.

İstanbul Milletvekili Erkan Baş: 

Arka arkaya hiç durmadan devam eden bir dizi hukuksuz gayrı meşru sürecin sonucunda Metris Cezaevi’ne geldik. Cuma sabahı günler değil, aylar değil, yıllardır iş koşullarının insanileştirilmesi için ellerinden gelen çabayı gösteren işçi arkadaşlarımız, oluşan sessizliği, koşullarını daha da kötüleştiren süreci protesto etmek için yan yana geldiler, binler olarak seslerini yükselttiler. 

Şantiye bizlere kapatılıyor çünkü orada suç işleniyor

En başta söylenmesi gereken şudur: Havalimanı işçileri bütünüyle haklıdır. Havalimanı işçilerinin hak talepleri, milletvekillerinin müdahil olma talebi jandarma tarafından engelleniyor. Bu bir suç itirafı. Havalimanı şantiyesi bizlere kapatılıyor, topluma kapatılıyor, çünkü orada suç işleniyor. 

İşçileri bu koşullarda çalıştıranlar hakkında işlem yapılmalı

Talepleri son derece insani olmanın ötesinde, mevcut yasalarca da uygulanmak zorunda olunan şeyler. İşçilerin talepleri için suçlanması söz konusu olamaz. O şantiyeden sorumlu olan devlet ve tüm patronlar soruşturulmalı, yargılanmalı. Siz insanları yasa dışı koşullarda çalışmaya mahkum edemezsiniz. Doğrusu, savcıların, Çalışma Bakanlığı’nın işçileri bu koşullarda çalıştıranlar hakkında işlem yapması iken, işçi kardeşlerimize dönük saldırı hamlesi başlatıldı. Sürecin her aşamasında hukuksuzluk egemendi. İşçi kardeşlerimizin önemli bölümünden avukatsız ifade alındı, milletvekillerinin girişimleri engellendi. Dün 20 saat süren bir sözde mahkeme sonucu arkadaşlarımız Metris Cezaevi’ne getirildi. İşçileri gözaltına alan araçlar patronlarındı.

Patronlar kaçak sarayda toplantı yapıp servetlerine servet katıyorlar 

Ne acıdır ki biz bugün tutuklamadan sonra acaba haber olacak mı diye baktık. Gördüğümüz ilk haber şu oldu: Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı bugün 30 ABD’li iş insanı ile toplantı yapacakmış. Bir taraftan krizi “hepimiz aynı gemideyiz” söylemiyle atlatırken, diğer taraftan krizin faturası emekçileri çıkarılıyor, kaçak sarayda patronlar toplantı yapıp servetlerine servet katıyorlar. İşçiler de zaten büyük bir cezaevine dönen şantiyelerden Metris Cezaevi’ne getirildiler. 

Mesele patronlara hizmetkar olan hükümetin Türkiye’yi cehenneme çevirmesidir

İşçilerin talepleri son derece haklı ve derhal yerine getirilmesi gereken talepler. Ne yaparlarsa yapsınlar, haklı bu davanın önünde engel olamayacaklar. Bu kardeşlerimizin istedikleri tek şey evlerine ekmek götürmek için insan gibi çalışmaktır. Oysa herkes biliyor, orada işçilerin maaşlarına el konuluyor. Maaşları asgari ücretle bankaya yatırılıyor, üzerindeki kısmı gasp ediliyor. Bütün bu haksızlıklara karşı isyan etmekten, birlikte mücadele etmekten daha doğal bir şey olamaz. Biz bu haksız uygulamalar karşısında sonuna kadar kardeşlerimizin yanında olacağız. Dışarıda kalan aileleriyle dayanışma içinde olacağız. Mesele sadece inşaat işçilerinin cehennem koşullarına mahkum edilmesi değil. Mesele patronlara hizmetkar olan bir hükümetin Türkiye’yi cehenneme çevirmesidir. Bu kavganın sonunda mutlaka işçiler kazanacak. İşçilerin talepleri derhal kabul edilmeli, bütün tutuklular derhal salıverilmelidir. İşçileri o yaşam koşullarına mahkum edenler soruşturulmalıdır. 

DİSK Yönetim Kurulu Üyesi Kanber Saygılı:

3. Havalimanı’ndaki gelişmeler bu memleketteki adaletsizliğin boyutlarını gösterirken işçilerin ne kadar insani olmayan koşullarda çalıştığını ortaya serdi. Dünyaya mega proje olarak sunulan bu projenin arkasındaki durum şu: İşçi arkadaşlarımız “iş cinayetleriyle, meslek hastalıklarıyla koyun koyuna çalışmak istemiyoruz” dediler. “Biz bitle, pireyle, tahta kurusu ile, koyun koyuna yaşamak istemiyoruz” dediler. “6 aydır ödenmeyen ücretlerimizi istiyoruz” dediler. “Sıcak su istiyoruz” dediler. Bu kadar basit. Bu bir isyan gerekçesidir. Ancak devlet buradaki insani talepleri göreceğine, bunu bir güvenlik sorunu haline getirdi, savcıları harekete geçirdi, işçiler üzerinde terör uyguladı. 

İşçi arkadaşlara isyandan başka çözüm kalmadı

Evet, savcılar harekete geçmeli, buradaki hukuksuzluğu yaratan, insani olmayan koşullara işçileri mahkum eden patronlar için harekete geçmeli. Ama buradaki şirketler AKP hükümetinin yan şirketleri gibi. Hükümet “eti benim, kemiği Cengiz Holding gibi patronların” dedi. Onlar da kemiği taşeronların önüne attı. İşçi arkadaşlara isyandan başka çözüm kalmadı. 

Daha büyük işçi kıyımları öncesi bu saldırı gözdağı 

Biz önümüzdeki günlerde metal sektöründen tekstil sektörüne, çok büyük işçi kıyımlarıyla karşılaşacağımızı biliyoruz. Bugün inşaat işçilerine yapılan saldırı gözdağı niteliğinde. İşçi kıyımıyla karşılaşacak olan işçi arkadaşlarımız, önümüzdeki günlerde bu gelişmelere tavır koyacak, isyan edecek. İsyan ettiren devlettir, patronlardır. Bugün inşaat işçilerine yapılan saldırı bir gözdağıdır. Ama biz DİSK olarak yaşamın her alanında adaletsizliğe uğrayan işçilerin, emekçilerin, kadınların, gençlerin, Kürtlerin, Türklerin, Çerkeslerin yanında olmaya devam edeceğiz.