Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında gündeme dair açıklamalarda bulundu. Oluç, Anayasa Mahkemesi (AYM) Bakanı Zühtü Arslan’ın yemin töreninde yaptığı konuşmasına değinerek, “O konuşmada iki önemli veri sundu. Bunlardan bir tanesi 2019 yılında 43 bin civarında kişisel başvuru yapıldı ve bu başvuruların yaklaşık 40 bini sonuçlandı dedi. Bireysel başvuruyu uygulayan hiçbir ülkede bizim kadar başvuru yapılmıyor dedi. Neden acaba? Çünkü bu başvuruların ve verilen kararların yarıdan fazlasının da adil yargılanma hakkına ilişkin olduğunu söyledi AYM Başkanı Zühtü Arslan” dedi.
 
PARALEL ANAYASA VAR
 
Türkiye’de yargıda çok büyük sorun yaşandığına dikkat çeken Oluç, AYM Başkanının açıklamalarının yargıda tuzun koktuğunu gösterdiğini söyledi. Oluç, HDP’li Leyla Güven ve Musa Farisoğulları ile CHP’li Enis Berberoğlu’nun milletvekilliklerinin düşürülmesi ve kayyım atamalarını değerlendiren Oluç, şöyle devam etti: “ Demokratik hak ve özgürlüklerin kısıtlanmasına dair bütün uygulamalar bunun göstergesidir. Bu anayasa uygulanmıyor ama bir paralel anayasa var. Sarayın bir paralel anayasası var. O anayasa uygulanıyor. Yani hukukun üstünlüğü değil, üstünlerin hukukunun geçerli olduğu bir paralel anayasa uygulanıyor. AYM başkanının söyledikleri buna dair çok önemli veriler sunuyor. Bu konuda AYM’ye 2 çağrı yapmak istiyoruz. AYM hukukun üstünlüğü, evrensel, demokratik hukuk ilkelerine uygun davranılması Türkiye’nin imzaladığı uluslararası sözleşmelere,var olan anayasa ve uluslararası demokratik sözleşmeler doğrultusunda adım atılmalı, Sarayın paralel anayasası doğrultusunda adım atmamalıdır. Ama bir çağrımız da HSK'yedir. HSK'nin de aslında neye hizmet ettiği ortadadır. İkinci çağrımız orayadır. Hiç umutlu değiliz, bağımsız ve tarafsız davranacağız konusunda.”
 
AYM’YE BAŞVURU
 
Oluç, Güven ve Farisoğulları’nın Anayasaya aykırı bir şekilde milletvekilliklerinin düşürülmesi durumuna ilişkin AYM’ye başvuruda bulunduklarını söyledi. Oluç, “Bizim tespitimize göre geçtiğimiz hafta atılan adım Anayasanın 2. 10. 13. 25. 26. 67. ve 83. maddelerine aykırıdır, TBMM İçtüzüğünün 133. maddesine aykırıdır. AİHS'in 10. 11. ve 12 . maddelerine aykırıdır. Biz bu nedenle demokratik iradenin çiğnenmesinden ulusal ve uluslararası mevzuat ve TBMM teammüllerine aykırılıktan dolayı, bu uygulamanın iptali ve milletvekilliklerinin iadesi için başvuru yaptık. Biz özellikle Leyla Güven ve Musa Farisoğulları hakkında alınmış olan mahkeme kararlar Fethullahçı hakim ve savcıları, tarafından bazıları cezaevinde olan veya yurt dışına çıkmış olan savcı ve hakimlerin marifetidir dedik” diye konuştu.
 
‘FETÖ SORUŞTURMALARI’

Oluç, şöyle devam etti: “Cumhurbaşkanlığı forsu ile yayınlanan ‘10 soruda FETÖ gerçeği’ isimli kitapçığında ‘Fetullahçı kumpas’ diye ifade ettikleri davaların içinde Ergenekon, Balyoz sayılırken üçüncü dava KCK olarak ortaya çıkarılmıştır. Biz bunu açığa çıkardığımızda yaptıkları iş o broşür üzerinde tahrifat yapıp KCK'yi oradan çıkarmak olmuştur. Bu iktidar bu iddianameleri ve açılan davaların sonuçlanması ile ortaya çıkan durumu yok saymak ve yok hükmünde saymak ve hukukun üstünlüğünün işlediği bir yargılama yapmak yerine onların mirasını devralmıştır, onların devamcısı pozisyonundadır.”

VALİ ATAMALARI
 
Yeni çıkan valilik kararnamesi ile değişen 41 ilin valisinin içinde 3 kayyımın olduğunu belirten Oluç, “Diyarbakır, Mardin ve Siirt valileri ve şu andaki kayyımlar. Biz bunların yaptığı her türlü usulsüzlüğü, yolsuzluğu defalarca gündeme getirdik. Sayıştay raporlarına yansıdı özellikle Mardin’i vurgulayarak söylüyorum. Bu atamaların nedenlerini bilmiyoruz. Öğrenmek için uğraşacağız. Bu merkeze alınmış olan Diyarbakır, Mardin ve Siirt valileri kayyım olarak atanmış olanlardan, sanmasınlar ki iki elimiz yakalarında olmayacak. Sanmasınlar ki kayyımlar döneminde yaptıkları hukuksuzluk ve usulsüzlükler nedeniyle onların peşini bırakacağız. Mardin’de yaptıklarını da elbette hukuk yoluyla, demokratik siyaset yoluyla hesabını sormaya devam edeceğiz” dedi.

813 FEZLEKE

26. ve 27.  Dönemde HDP milletvekilleri hakkında 813 fezlekenin olduğunu söyleyen Oluç, “Bu fezlekeler tamamıyla hukuksuz bir şekilde stajyer savcı bile olamayacak savcıların alelacele HDP’li vekile fezleke hazırlık teneke madalyasını almak için hazırladıkları fezlekelerdir. Bunların tamamı vekillerimizin ya basın toplantılarında ya halk toplantılarında yaptıkları konuşmalar ve açıklamalardır. Tamamı düşünce ve ifade özgürlüğü ve vekil dokunulmazlığı kapsamında, Anayasanın ilgili maddesi çerçevesinde ele alınmalıdır. İçinde o kadar tuhaf olanlar var ki anlatmak ile bitmez. Urfa vekilimiz Ayşe Sürücü bir fezlekede Diyarbakır, bir fezlekede Şırnak vekili olmuştur. Bunlar tamamen iktidarın planı doğrultusunda AKP’nin savcıların hazırladığı ve HDP'yi demokratik siyaset alanından tasfiye etmek için uydurulan fezlekelerdir” şeklinde konuştu.

AYASOFYA TARTIŞMASI

Oluç, şöyle devam etti: “Bu iktidarın çok sahte gündemlerle uğraştığını biliyoruz. Ben çocuktum bu ülkedeki iktidarlar Ayasofya meselesini tartışırlardı, şimdi saçlarım beyazladı hala bu ülkenin iktidarları Ayasofya’yı konuşuyor. İşsizliği, hayat pahalılığını konuşmamamız için böyle sahte gündemlerle meşgul ediyorlar. İnsanların gündemi işsizlik ve hayat pahalılığıdır. Bütün kurumların yeniden iktidarın hedefleri doğrultusunda yeniden dizayn edilmesidir. Parlamentoyu da Sarayın şubesi gibi görüyor bunun farkındayız. Parlamentoda ve dışında demokratik hukuk ve adalet mücadelemizi sürdürmekte kararlıyız.”

DEMOKRASİ İTTİFAKI

Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Oluç, HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’ın “Kimse kapalı kapılar ardında HDP ile ittifak görüşmeleri yapamayacak, halkımız bunu kabul etmiyor” açıklamasıyla ilgili bir soruya şu yanıtı verdi: “Geçenlerde bir tutum belgesi açıkladık 9 maddelik. Türkiye’de acil olarak demokrasi, hukuk, adalet ve emeğin hakları ve sosyal adalet açısından yapılması gerekenleri açıkladık. Bunu açıklarken de şuna işaret ettik, dedik ki bu iktidar demokrasi, adalet ve hukuk açısından ne varsa ortadan kaldırmakta ve buna devam etmektedir. Toplumsal adalet ve hukuk mücadelesinin geliştirmesi çok önemlidir dedik. Bu açıklama hem Meclis hem de dışına doğru açık bir çağrı idi. Eş Genel Başkanlarımızın son bir hafta içinde çeşitli saha çalışmalarında ki şu anda il ve ilçelerde ziyaretler sürdürüyorlar, onlara yönelik çağrısı buydu. Meseleyi sadece seçim ittifakı ile sınırlı görmeyen tam tersine bir demokrasi ittifakının asgari talepleri çerçevesinde buluşması bu doğrultudaki mücadelenin ortaklaşması Türkiye’nin geleceği açısından ve Türkiye’de yaşayan bütün hakları ve inançları açısından son derece önemli.”