Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Sağlık Meclisi, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle devam eden açlık grevlerine ilişkin yazılı bir açıklama yaptı.

Bugüne kadar yaşanan toplumsal travmalara yenisinin eklenmek üzere olduğunun ifade edildiği açıklamada, Türkiye’de devam eden açlık grevlerinin, İrlanda Cumhuriyet Ordusu (İRA) mensubu tutukluların yaptığı açlık grevinden sonra bilinen en yüksek katılımlı açlık grevi olduğu, süre olarak da onu geçtiği ifade edildi.

Demokratik toplum Kongresi(DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven başta olmak üzere yüzlerce kişinin kalıcı hasar ya da hayati tehlike arz eden kritik sürece girdiğinin belirtildiği açıklamada, “Açlık grevlerindeki binlerce insanın yaşamı tehdit altında olduğu gibi ailelerinde, akrabalarında ve bir bütün olarak toplumsal vicdanda onarılması zor tahribatlar yaşanmak üzeredir. Bu insanların talebi oldukça nettir. Anayasa ve yasalarda yer alan haklar, cezaevinde kalan tüm insanlar için uygulansın. Ceza infaz sistemi tüm tutuklular için geçerli olsun. Hiçbir cezaevinde kim olursa olsun tecrit uygulanmasın. Kişiye göre uygulama değil, evrensel hukuk ve T.C. kanunları uygulansın. Özetle talep nettir: Tecrit kaldırılsın” denildi.

‘HEDEF BİREY DEĞİL TOPLUMDUR’

Tutuklu veya hükümlünün mektup, telefon gibi temel iletişim araçlarından yoksun bırakılması, gazete, dergi, kitap gibi yayınlara erişiminin engellenmesinin de hukuka ve insanlığa aykırı olduğunun aktarıldığı açıklamada, yasalar ile güvence altına alınmış hakların bu tür uygulamalar ile engellenmesinin "tecrit içinde tecrit" anlamına geldiği ifade edildi.

“Tecrit kabul edilemez. Aile, yakınları, dostları ve sosyal çevreden soyutlanan bireyin sağlığından söz edilemez. Tecrit toplumsallıktan soyutlanmadır, yalnızlaştırmadır. Bu nedenle tecrit, en temel sağlık sorunudur” denilen açıklamada, “Cezaevi koşulları insanlık onurunun ayaklar altına alındığı yerler olamaz. Cezaevindeki tüm tutsakların dışarıdaki insanların haklarına sahip olduğu ilkesi uluslararası ve ulusal mevzuatta, çok sayıda etik bildirgede yerini almıştır. Leyla Güven Başta Olmak Üzere Tüm Açlık Grevcileri Haklıdır, Cezaevlerinde Uygulanan Tecrit Kalkmalıdır. Tecrit edilme öznel değil siyasal saiklerle uygulanıyorsa, hedefi birey değil toplumdur. Yaşanan tam da budur. Dolmabahçe mutabakatının buzdolabına kaldırılması ile İmralı Cezaevinde başlayan tecrit, bir dizi toplumsal sorunu da peşinden getirmiştir” denildi.

TOPLUMSAL BARIŞ TECRİT ALTINA ALINMIŞTIR

İmralı'da uygulanan tecrit politikalarının toplumsal barışın tecrit altına alınması anlamına geldiğinin ifade edildiği açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi:

“Özgürlük ve eşitlik şiarıyla öne çıkan tüm toplumsal kesimlerin tecrit altına alınmasıdır. Ülkenin faşizmin kurumlaşması, Ortadoğu’da savaş politikalarının devam etmesidir. Türkiye ve Ortadoğu’nun bugününün ve geleceğinin tecrit altına alınmasıdır. Tecride karşı açlık grevleri ile bedenlerini ortaya koyan tutsaklar, toplumsal barışa ve demokrasiye sahip çıkmaktadır. Birey ve toplum olarak özgürlüğe adım atmaktadır. Bireyin ve toplumun sağlığı için açlık grevcilerinin talepleri dikkate alınmalı, tecrit sonlandırılmalıdır.

Tecridi aynı zamanda tecritte kalanların yakınları da yaşamaktadır. Tecridin hemen çeperinde, bu kuşatmayı ortadan kaldırmak için her türlü çabayı gösteren, barış ve kardeşlik çağrısını her koşulda dile getiren analar bulunmaktadır. Aslında tecrit tüm topluma uygulanmaktadır. Bu nedenle ‘kalıcı ve onurlu barış’ talebinde bulunan ve ‘yaşamak ve yaşatmak isteyen’ her bir birey tarafından tecridin bir an önce kaldırılması çağrısı yapılmalıdır.

EYLEMCİLER BASKI ALTINDA

Yapılan eylemin siyasal talebi nedeniyle açlık grevcilerine çok değişik baskılar uygulanıyor. Hücre cezası, disiplin cezaları, telefon görüş yasağı, kaba dayak, taciz, ayakta sayım dayatması, yönetim tarafından açlık grevini bırakmaları yönünde yapılan baskılar, diğer bloklardaki arkadaşları ile görüşmelerinin engellenmesi, mekanların hijyenik şartları sağlamaması gibi fiziksel baskılar yaygındır. Tıbbi olarak yaşanan sorunlar da yaygındır; sağlık durumları hakkında sağlıklı bilgi alınamaması, uzayan sürenin vücutta yapacağı yıkıcı etkilerin izlenememesi, her gün hekim tarafından kontrol edilmesi gereken kilo ve tansiyon kontrollerinin yapılmaması veya hemşireler ve gardiyanlarca yapılması, hekim seçme haklarının uygulanmaması, süreç içinde karşılaşılma olasılığı bulunan sağlık sorunlarının takibinin yapılması için bireyin aydınlatılmış onamlarının alınamaması, B1 vitamininin verilmemesi vb. sorunlar sıklıkla bildirilmektedir.

Tecridin kaldırılması, açlık grevcilerinin yaşam hakkı, sağlık hakkı ve sağlık hizmetlerine erişiminin sağlanması ülkemizde toplumsal barış ve demokrasinin inşasında çok büyük bir adım olacaktır. Toplumsal barış için adım atın, tecride son verin!”

Kaynak: Mezopotamya Ajansı