Halkların Demokratik Kongresi Yürütme Kurulu, Kızıldere katliamına ilişkin açıklama yaptı.

HDK, darbeler, tertipler, katliamlar ve provokasyonlarla dolu Türkiye’nin karanlık tarihinin unutulmaz günlerinden birinin de 30 Mart 1972 Kızıldere katliamı olduğunu kaydetti.

Mahir Çayan, Hüdai Arıkan, Cihan Alptekin, Nihat Yılmaz, Ertan Sarıhan, Ahmet Atasoy, Sinan Kazım Özüdoğru, Sabahattin Kurt, Ömer Ayna ve Saffet Alp’in Niksar’ın Kızıldere Köyü’nde katledilişinin, tüm halkların belleğinde ve gönlünde unutulmaz izler bırakıldığı belirtildi.

HDK, "Yaşananlar, sadece burjuvazinin sömürü ve baskıyı sürdürmek için başvurduğu her türlü zalimliği, halka ve devrimcilere duyduğu kini ve nefreti göstermesi bakımından değil, aynı zamanda halkın, halk çocuklarının, devrimcilerin direncini, kararlılığını, halka ve halkların kurtuluş davalarına bağlılığını, aralarındaki siyasi ve örgütsel farklılıklara rağmen birbirleri ve inandıkları davaları için neler yapabileceklerini gösteren önemli sonuçlarla doludur" dedi.

Mahir Çayan ve arkadaşlarının, Denizleri kurtarmak için hayatlarını ortaya koyduğunu hatırlatan HDK, Kızıldere'nin, Türkiye tarihinde, devrimci direnişin önemli kesitlerinden biri olarak anıldığını ifade etti.

'ON'LARIN DİRENİŞİ BUGÜNE DE IŞIK TUTUYOR'

"Her ulustan, her kültürden ve her inançtan Türkiye halklarının devrimci evlatlarının; emperyalizme, oligarşiye, kapitalizme, faşizme ve her türden gericiliğe karşı ortak tutum alan dönemin gençlik liderlerinin, bağımsız, demokratik ve sosyalist bir Türkiye için mücadele ettiklerini" kaydeden HDK, "Bu uğurda çıktıkları yolda Kızıldere’de toprağa düşen On’ların teslimiyete prim vermeyen direniş ruhu bugün de halkların yoluna ışık tutuyor" diye belirtti.

Açıklamada şu ifadeler yer aldı:

"Onlar, dönemin devrimci- demokratik örgütlenmelerinden olan THKP-C ve THKO’nun kadroları olarak, tüm grupçu, rekabetçi tutumların aksine, hayatlarını davaları ve birbirleri için ortaya kayacak kadar cesur ve kararlıydılar. Kürt, Türk, Laz, Çerkez, Arap, Süryani, Ermeni, Alevi, Sünni, Hıristiyan, Yahudi, ezilen ve sömürülen halklarımızın evlatları olarak harekete geçtiler ve uzlaşmaz bir direniş tutumu sergilediler.

Bugün, Kürt halkının on yıllardır sürdürdüğü ve yeni bir safhaya vardırdığı mücadelesi Mahirlerin, Denizlerin, İboların, Mazlumların direniş çizgisinin bıraktığı birikimden ve mirastan ayrı düşünülemez. Mücadele ve birikim On’ları yaşatmaya devam ediyor. Çayanların hayatları pahasına Denizleri kurtarmak için giriştikleri eylemden çıkarılması gereken sonuç, her türden farklılığı bir yana bırakarak, baskıya, sömürüye ve zulme karşı birleşmek, mücadeleyi ve direnişi daha da büyütmektir. Her ulustan, her dilden, her kültürden ve her dinden Türkiye halkları 30 Mart 1972’de Kızıldere’de katledilenleri unutmadı, unutmayacak..." (ETHA)