Halkların Demokratik Kongresi (HDK), dün düzenlediği 8’inci Dönem 6’ncı Genel Meclis Toplantısı'nın sonuç bildirgesini açıkladı. Bildirgede Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve muhalif kesimler üzerindeki baskılara dikkat çekilirken, yerel seçimlerde kayyım atanarak 'gasp edilen' tüm belediyelerin geri alınacağı vurgulandı.

Seçilmiş belediyelere yeniden kayyım atanmasının halinde kolay kolay geri verilmeyeceğini belirten HDK, bölge halkının, demokratik direniş hakkını en etkili biçimde uygulayacağını duyurdu.

Ekonomik krize, yerel seçimlerde yapılacak ittifak politikalarına, AKP-MHP ittifakını geriletmesi için yapılması gerekenlere de yer verilen HDK, 8’inci Dönem 6’ncı Genel Meclis Toplantısının sonuç bildirgesinde şu tespitler yer aldı:

'ŞİDDET, SAVAŞ VE ZULÜM POLİTİKALARI ARTARAK SÜRÜYOR'

"Halkların Demokratik Kongresi Genel Meclisi, 4 Kasım darbesinin yıldönümünde toplandı. AKP’nin barışçıl sonuçlar üretme potansiyeli taşıyan görüşme sürecini sona erdirerek, Dolmabahçe Mutabakatı'nı yok sayması ile yeniden savaş ve çatışmalı süreçlere dönülmüştü. AKP’nin başlattığı bu darbe sonrası HDP Eş Başkanları ile milletvekilleri, belediye eş başkanları, meclis üyeleri başta olmak üzere binlerce HDP ve DBP üye ve yöneticisi tutuklanmış, rehin alınmıştır. 15 Temmuz ile başlayan ve 4 Kasım darbesi ile artan baskı, şiddet ve savaş politikaları devam etmekte ve zulüm politikaları tüm muhalif kesimler üzerinde artarak sürmektedir. HDK, tüm bu baskı politikalarına karşı mücadelesini yükseltecektir."

'EKONOMİK KRİZ İŞÇİ VE EMEKÇİLERE YANSITILIYOR'

Genel Meclisimiz, kapitalizmin yapısal bir kriz içinde olduğunu, krizlerin dünyasal ölçekte ve sadece iktisadi değil ideolojik olduğunu, devrevi aralıklarının kısaldığını ve etkisinin giderek şiddetlendiğini tespit eder. İktisadi krizin derinleşme eğilimine girdiği, yaşanan siyasal gerilimlerin, iktisadi krizi derinleştirici sonuçlar yarattığı görülmektedir. Kriz işçi ve emekçilere, bir yandan işçilerin işten atılması, ücret vb. haklarının ödenmemesi ve dolayısıyla çalışma ve yaşama koşullarının kötüleşmesi; diğer yandan yaşanan devalüasyon ve tüm mal ve hizmetlere yapılmaya başlanan zamlar olarak yansımaktadır. Kriz koşullarında ayakta kalmanın en önemli yolunun birlik ve dayanışma zemininin güçlendirilmesi olduğu açıktır. Bunun için daha kolektif bir yaşam tarzını örgütlemek günümüzün en acil görevleri arasındadır. Sistem dışı dayanışma ağlarının inşasına ihtiyaç vardır. Bu dayanışma ağları örgütlenme ve mücadele zemini olarak ele alınmalıdır.

'YEREL İTTİFAKLARDA KADINLARIN TALEPLERİ ÖNE ÇIKARILMALI'

Genel Meclisimiz, yaklaşan yerel seçimleri çeşitli yönleri ile ele almıştır. Öncelikle, bu seçimlerin geleneksel bir yerel seçim niteliği taşımadığının ve seçimlerin önemli siyasal sonuçlar yaratacağının altını çizmektedir. Bu durum AKP-MHP ittifakında yer alan politikacılar tarafından da açıkça belirtilmiştir. Dolayısıyla yerel seçimlerin kendi dışında sonuçlar yaratma potansiyeli taşıması nedeniyle daha geniş bir perspektiften ele alınması gerekmektedir.

'KAYYIM ATANIRSA DEMOKRATİK DİRENİŞ HAKKI EN ETKİLİ BİÇİMDE UYGULANACAK'

Genel Meclisimiz yerel yönetim seçimlerin esas olarak AKP-MHP ittifakını geriletme perspektifi ile ele alınması gerektiğini belirlemiştir. Aday belirleme yönteminden, ittifaklar politikasına kadar tüm seçim stratejisine bu tespitin yön vermesinin önemine dikkat çekmektedir. Dolayısıyla, tüm ilişki ve ittifak politikalarımıza AKP-MHP ittifakını geriletme hedefli politik esneklikle yaklaşılmalıdır.

Kayyum atanarak gasp edilen tüm belediyeler geri alınacak ve yeniden kayyum atanmasının söz konusu olması halinde de kolay kolay geri verilmeyecektir. Bölge halkı, demokratik direniş hakkını en etkili biçimde uygulayacak, yerel yönetimini ve temsilcilerini savunacak. Seçimlere ilişkin bir kadın tavrının oluşturulması, yerel ittifaklarda kadınların taleplerinin ve kadın adayların öne çıkarılması gerektiği açıktır.

'KOBANİ DİRENİŞİ FAŞİZME VE GERİCİLİĞE KARŞI DİRENİŞİN SEMBOLÜ OLDU'

Genel Meclisimiz, '1 Kasım Dünya Kobani Günü'nün ertesinde bir araya gelmiştir. Kobani, yarattığı yeni yaşam deneyimi ve mücadelesi ile tüm bölge halklarına olduğu gibi ülke halklarına da moral ve esin kaynağı oldu. Geçtiğimiz dönemde ‘düştü, düşecek’ denilen, Türkiye ve bölge ülkeleri tarafından kışkırtılan İŞİD çetelelerine karşı kahramanca direnen Kobani halkı,  faşizme ve gericiliğe karşı savaşan halklar için direnişin ve başarının sembolü oldu.

'TÜRKİYE, DÖRTLÜ ZİRVEDEN ALDIĞI GÜÇLE ROJAVA'YA SALDIRIYOR'

Dün İdlib’e karşı yapılan işgali, sivillerin kurtarılması gerekçesine dayandıran AKP, İstanbul’da yapılan Suriye gündemli dörtlü zirveden aldığı güçle günlerdir Rojava’ya saldırmakta ve bombardımana tutmaktadır. Oysa Rojava’nın herhangi bir tehdit içermediği ortadadır ve bu bombalamalar sonucu sivil halk yaşamını yitirmektedir. Genel Meclisimiz, AKP-MHP ittifakının Rojava’ya karşı başlattığı saldırıdan ciddi kaygı duymaktadır. İş ve dış savaşlar gibi gerekçeler başta olmak üzere, çeşitli nedenlerle milyonlarca insan ülkelerini, yaşadıkları bölgeleri terk etmek zorunda kalmaktadır. Suriye başta olmak üzere dünyanın çeşitli bölgelerindeki savaş ve çatışmalar kitlesel göç dalgasına yol açmıştır. Mülteciler bulundukları ülkenin vatandaşlarının yapmak istemediği işleri yapmak zorunda kalmakta, dünyanın dört bir yanında ucuz işgücü olarak kullanılmaktadır. Bu durum bile savaşların sonuçlarını bize göstermektedir.” 

Kaynak: Mezopotamya Ajansı