Trafik kazasında yaşamını yitiren mevsimlik işçisi Ethem Dağtekin’in ağabeyi Ahmet Dağtekin, “Bu devletin politikasıdır. Kimisi yolda, kimisi deniz de boğularak, kimisi de ırkçı saldırılarda yaşamını yitiriyor” dedi.

Urfa yaklaşık 11 milyon dönüm tarım arazisine sahip olmasına rağmen yoksulluk, işsizlik ve açlık, kent halkını mevsimlik işçiliğe mecbur kılıyor. Pamuk, antepfıstığı, mercimek ve nohut gibi tarımsal ürünlerin üretiminde Türkiye’nin ilk sırasında olan kentin 400 bine yakın nüfusu, her yıl 40 ile mevsimlik tarım işçisi olarak gidiyor. Yerinde istihdam edilmeyen ve topraklarını işleme gücüne sahip olmayan bu nüfus gittikleri illerde 6 ile 7 ay boyunca düşük ücretlerle, güvencesiz ve güvenliksiz ortamda ırgatlık yaparak geçimini sağlıyor. İşçileştirilen binlerce insan, maruz bırakıldıkları ırkçı saldırılar ve geçirdikleri ölümcül trafik kazalarıyla gündeme geliyor. 

7 AYDA 11 KİŞİ ÖLDÜ

İstanbul İş Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi'nin (İSİG) raporları ve medyaya düşen haberlere göre, bu yılın ilk 7 ayında 4'ü çocuk, toplam 11 mevsimlik tarım işçisi yaşamını yitirdi, en az 121 kişi yaralandı. Güvencesiz, kötü barınma ve beslenme koşullarında çalışmak zorunda bırakılan mevsimlik tarım işçilerinden kimisi uğradığı ırkçı saldırıda, kimisi serinlemek için girdiği denizde ve sulama kanalında, kimisi ise ya gidiş ya da dönüş yolunda geçirdiği trafik kazasında yaşamını yitiriyor. 

IRKÇI SALDIRILAR 

Ülkede yükselen ırkçılığın hedef aldığı kesimler arasında olan mevsimlik tarım işçileri, İç Anadolu, Karadeniz, Akdeniz bölgelerine yoğunlukta gidiyor. Afyon, Ankara ve Konya'da bu yıl yapılan ırkçı saldırılarda bir kişi yaşamını yitirdi. Saldırılarda, kazalarda veya iş cinayetlerinde yaşamını yitirenlerin kimisi yaşadığı topraklarda kimisinin naaşına hala ulaşılmış değil. 21 Temmuz’da Konya'nın Ereğli ilçesinde mevsimlik tarım işçilerinin içinde bulunduğu minibüsün kaza yapması sonucu 2 işçi yaşamını yitirdi, 13 kişi de yaralandı. Kazada yaşamını yitiren 3 çocuk babası Ethem Dağtekin (37) Suruç'un Yıldız (Zoncik) mahallesinde toprağa verildi. Dağtekin'in annesi Fatma Dağtekin (81) ve ağabeyi Ahmet Dağtekin (54) “mevsimlik” yaşamlarını anlattı. 

HEP BAŞKALARINA ÇALIŞTILAR 

Ailesiyle birlikte uzun yıllar mevsimlik işçi olarak çalışmak zorunda kaldığını, Adana ve Harran’da pamuk toplayarak çocuklarını büyüttüğünü dile getiren anne Fatma Dağtekin, “7 ay başka illerde kalırdık. İşimiz bitti mi evimize gelirdik. Çektiğimiz çileyi Allah bilir. Eşim hastaydı. Ben ve çocuklarım hep çalışmak zorundaydık. Çocuklarımı zor şartlarda büyüttüm. Çalıştığımız yerlerde sürekli hakaretlere maruz kalırdık. Hep başkaları için çalıştık” diye konuştu. 

BAŞKA ÇARE BULAMADILAR 

Anne Dağtekin, yaşamını yitiren oğlunu ise şu sözlerle dile getirdi: “Oğlum eskiden bizimle birlikte pamuğa giderdi. Son kaç yıldır karpuz toplamaya gidiyordu, yoksuldu. Başka geçim kaynağı yoktu. Yine bu yıl karpuz toplamaya giderken yolda kaza yaptı, yaşamını yitirdi. Çocukları daha çok küçük. Gidip çalışmaktan başka çaresi yoktu. Bu şekilde ailesini geçindiriyordu. Yoksulların hali bu şekilde. Hep yoldalar.”  

GÖÇ ETTİLER

Yaşadıkları köyden 1985 yılında göç etmek zorunda kaldıklarını belirten ağabey Ahmet Dağtekin de, “8 kişilik bir aileydik. Köyümüzde iş yoktu. Topraklarımız vardı ama su yoktu. Topraklarımızdan yararlanamıyorduk. Suruç’a taşındık. O zamanlar ailecek mevsimlik işçi olarak çalışmaya başladık. Adana, Harran gibi yerlere pamuk toplamaya giderdik. Yaşamımız böyle devam ediyordu. Kardeşim yaklaşık 15 yıldır tek başına mevsimlik işçi olarak gidip çalışıyordu. Ben de 2 yıl oraya karpuz toplamaya gittim. Burada iş olmayınca mecbur oraya gidiyorduk. Sürekli batıya gidip çalışırdık” diye anlattı.  

GÜNLÜK 60 LİRA 

“Kardeşimin ekonomik durumu iyi olsaydı, karpuz toplamaya gitmezdi” diyen Dağtekin, şöyle devam etti: “Günlük 60 liraya çalışmazdı. Ailesini geçindirebilmek için dışarıya gitti. Kazadan önce 45 gün Adana’da çalıştı. Bayramda eve geldi. Kurbanını kesti. Bayramını ikinci günü tekrar yola çıktı. 15 arkadaşıyla birlikte bu kez yönünü Konya’ya verdi. Bu bizim kaderimiz değil. Sistem bizi dışarıya muhtaç etti. Kardeşim burada ailesini geçindiremediği ve yoksulluk çektiği için dışarıya çalışmaya gitti. Başka geçim kaynağı yoktu. Toprağı olsaydı dışarıya gitmez. Bir parça toprağımız var kime yetecek? Kardeşim bayramını tam geçirmeden birlikte yola çıktığı 15 kişiyle birlikte araçları kaza yapıp yaşamını yitirdi.” 

DEVLET POLİTİKASI 

Dağtekin, sözlerini şöyle tamamladı: “Ölüm Allah’ın emridir. İnsan nerde olsa ölecektir. Ama bu devlet politikası bölgede tüm insanları göç etmeye muhtaç etmiş. Benim kardeşim tek değil bölgedeki insanların hepsi böyle. Kaç gün önce Afyon’a çalışmaya giden insanlara saldırdılar. Bu tür saldırılara da maruz kalıyorlar. Bu devletin politikasıdır. Bizi dışarıya muhtaç ettiler. Kimisi yolda, kimisi deniz de boğularak, kimisi de ırkçı saldırılarda yaşamını yitiriyor. Bu saldırılar sistemin kendisinindir. Benimde kardeşim öldü. Arkasında 3 çocuk bıraktı.” 

Kaynak: Barış Polat/ Mezopotamya Ajansı