Yasalaşan ceza infaz düzenlemesi dışında bırakılan hasta tutukluların durumu her geçen gün ağırlaşırken, Med Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuki ve Dayanışma Dernekleri Federasyonu (MED TUHAD-FED) Eşbaşkanı Mehmet Temizyüz’den, kamuoyuna duyarlılık, İşkenceyi ve İnsanlık Dışı veya Aşağılayıcı Muamele ve Cezayı Önleme Komitesi (CPT) ve Uluslararası Af Örgütü'ne “sürece müdahil ol” çağrısı geldi.  
 
'SALGINLA BERABER SORUNLAR ARTTI'
 
Siyasi nedenlerle cezaevlerinde bulunan hasta tutuklu ve hükümlülerin durumu değerlendiren Temizyüz, iktidarın cezaevlerinde uygulamaya koyduğu tecrit politikalarının yıllarca gelenek haline geldiğini belirterek, tecridin cezaevlerinde salgın ile beraber yoğunlaşarak derinleştiğini söyledi.
 
Siyasi partiler, sivil toplum örgütleri, cezaevlerine yaptıkları ziyaretlerden durumun derinleştiğini gördüklerini dile getiren Temizyüz, "Salgın sonrasında gelinen noktada cezaevleri idareleri tutukluların sağlık ve hukuki sorunlarını keyfiyetçi yaklaşımlarla ele alıyor. Hukuk tamamen ortadan kaldırılmış durumda. Tutuklular yaşadıkları sorunları meclise, siyasi partilere ve sivil örgütlere göndermek istediklerinde cezaevi yönetimi el koyup yaşanan sorunların dışarıya yansımasına izin vermiyor. Tutukluların aileleri ve yakınlarıyla, siyasi partilerle ve kurumlarla ilişkisi kesilmek isteniyor. Bu uygulamaları Kırşehir, Silivri gibi cezaevlerine yine sorunların yaşadığı birçok cezaevinde gördük" ifadelerini kullandı. 
 
'HASTA TUTUKLULARA TECRİT'
 
Hasta tutukluların durumuna dikkat çeken Temizyüz, "Hasta bir tutuklu hastaneye gitmek istediğinde önünde 14 günlük tecrit duruyor. Günden güne hasta tutukluların durumu ağırlaşıyor. Sonra da ölümler meydana geliyor. Bir yandan korona salgınından kimsenin ölmemesi için tedbir aldıklarını söylüyorlar, diğer bir yandan da hasta tutuklular yaşamlarını yitiriyor. Cezaevleri zaten hastalıkların üretildiği yerlerdir. Bugün yüzlerce hasta tutuklu var. 80 yaş üstünde olan tutuklular var. Raporlara göre serbest bırakılmaları gerekiyor, fakat esir tutulmuşlar ve serbest bırakılmıyorlar. Tedbirler uygulayarak serbest bırakılabilirler. Örneğin Hasan Aşa'yı tedbirle serbest bırakıp tedavi edebilirler. Maalesef burada hükümetin yaklaşımı ortaya çıkıyor. Hükümet sorunları çözme, tutukluları tedavi etme yerine bu hastalığı fırsata çevirdi" diye konuştu. 
 
'CPT VE AF ÖRGÜTÜ MÜDAHALE ETMELİ'
 
Her cezaevi idaresinin tutuklulara farklı şekilde baskılar uyguladığını dile getiren Temizyüz, şu anda cezaevlerinin esir kampına dönüştüğünün altını çizdi. Tutukluların hiç bir şekilde haklarını kullanmadıklarını belirten Temizyüz, "Türkiye'de anayasada yok. Bu hak ihlallerinin yetkisi, Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı'ndan alınıyor. Onların bilgisi olmasaydı, Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi'nde ki dilekçelere el konulmazdı. Van'da, Kırşehir'de ve diğer cezaevlerinde de hak ihlalleri yaşanıyor. Bunlar aynı zamanda uluslararası hukuk protokollerinin ihlalleridir. Ondan dolayı İşkenceyi Önleme Komitesi ve Uluslararası Af Örgütü'ne Türkiye'deki uygulamalar ve hukuksuzluğa müdahale etme çağrısında bulunuyoruz" şeklinde konuştu.
 
'HERKES DUYARLI OLMALI'
 
Hukukun inşa edilmesi için birçok siyasi parti ve sivil toplum örgütlerle beraber hareket ettiklerini ifade eden Temizyüz, konuya dair çalışmalarının devam ettiğini vurgulayarak, "Şimdide hukuki yönden İHD, ÖHD ve HDP Hukuk Komisyonu; sağlık yönünde ise Tabipler Odası ve TİHV ile birlikte hareket ediyoruz. Tüm çalışmalarımız var olan sorunların çözümüne dönüktür. Fakat biz tek başımıza cevap olamayız. Sorunlar sistematik bir şekilde devam ediyor. Ailelerin bizlere başvuruları oldu. Bizler en yakın zamanda Silivri Cezaevi'ne gidip sorunları tespit edeceğiz. Yine Kırşehir Cezaevi'ne gidip açlık grevlerinin sonlandırılması ve hak ihlallerinin son bulması için çalışmalarımız olacak. Bundan ötürü herkes bu sorunlara duyarlı olup destek vermelidir" dedi. 
 

Kaynak: MA