Gazeteci Hasan Cemal Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “batı kompleksi olduğunu yazdı.

Hasan Cemal, “Türkiye’nin Batı’ya dönük yüzünü, kapanması gereken bir parantez olarak görmektir.

Bu ‘parantezin kapanması’için de, Batı icadı demokrasiye, hukukun üstünlüğüne, kadın-erkek eşitliğine, laikliğe, özgürlüklere sistemli bir biçimde tekmeyi basmak gerekir. Erdoğan’ın Batı kompleksi budur” ifadelerini kullandı.

Hasan Cemal’in t24’te yayınlanan “Erdoğan’ın Batı kompleksi!” başlıklı yazısı şöyle:

Dokunulmazlıkların kaldırılması...

AKP’nin bununla ilgili kanun teklifi...

Ne demek?

Yeni bir Saray darbesi demek.

Sultan’ın despotluğunu güçlendirmek demek.

Barışa değil, savaşa yatırım demek.

Dokunulmazlıkların kaldırılmasına ilişkin Saray hamlesinin kısa özeti budur.

Sevgili Tarhan Erdem T24’teki yazısında sözü uzatmamış:         

Dokunulmazlıklar iktidarın siyasetine göre intikam aracına dönüşmez.

Bu kanun teklifinin hedefi bana göre, HDP’nin tüzel kişiliğidir!

Bu kanun HDP milletvekillerini hapishaneye atmak için çıkarılmak istenmektedir.

Milletvekilleri Kürt halkına da eşitlik ve demokrasi istiyor olmasalar, HDP de rahat bırakılacaktı.

HDP; on dört milyon Kürt de dahil, 79 milyonun insan haklarını ve demokrasiyi savunduğu için hedef olarak seçilmiştir!

HDP ve bazı aydınlar, Kürtler de dahil bütün yurttaşların insan haklarını ve eşitliğini savunmasalardı; insan hakları ve demokrasiyi kaldırmak isteyen siyaset adamları şimdiye kadar anayasayı değiştirmiş olacaklardı.

Yıllardan beri Kürt milletine ve onun haklarını vermemek için bize, Türk milletine eziyet edilmektedir.

Ey Ak Partililer;

Bugünkü kanun teklifinin başımıza ne haller getireceğini bilmiyorsunuz!

Maalesef öyle.

Saray’ın gözü, mutlak iktidar hırsıyla körleşmiş durumda.

Tarihe de gözleri kapalı.

1990’lardan ders almamış.

Geçmişin geleceği aydınlatan fenerler olduğunu bilmiyor.

Kürt milletvekillerinin o yıllarda Meclis kapısından doğruca hapse gönderilmesinin bu ülkede barış ve istikrarı nasıl zehirlediğini unutmuş.

Ne yazık.

Hâlâ demokrasiyi, hukuku, özgürlükleri ezerek, tek adam olarak koca memleketi idare edebileceğini sanıyor.

Türkiye’nin Kürt sorunu gibi, Alevilik gibi, laiklik gibi bazı ezeli sorunlarını çözümsüz bırakmanın, görmezlikten gelmenin ya da bu sorunları biriktirmenin koca ülkeyi nasıl bir cehenneme çukuruna yuvarlayacağını göremiyor.

Batı’dan Doğu’ya dönerek, yüzünü despotluğa çevirerek Türkiye’nin çıkmazlarının nasıl derinleşeceğinin, Türkiye’nin nasıl istikrarsızlaşacağının farkında bile değil.

Saddam Irak’ının, Esad Suriye’sinin nasıl iç savaşa yuvarlandığını, nasıl parçalandığını anlayabilmiş değil.

O hâlâ İslam aleminin despotları ile aynı fotoğraf karesi içinde yer almanın ne demek olduğunu bilemiyor.

Kendi ülkelerinde demokratik hak ve özgürlüklerin zerresine tahammül edemeyen bu despotlarla aynı fotoğraf karesi içinde memnun ve mesrur -ya da sevindirik- bir yüz ifadesiyle poz vermeyi marifet biliyor.

Bu bir ‘kompleks’tir.

Batı kompleksi...

Türkiye’nin Batı’ya dönük yüzünü, kapanması gereken bir parantez olarak görmektir.

Bu ‘parantezin kapanması’için de, Batı icadı demokrasiye, hukukun üstünlüğüne, kadın-erkek eşitliğine, laikliğe, özgürlüklere sistemli bir biçimde tekmeyi basmak gerekir.

Erdoğan’ın Batı kompleksi budur.

Farkındayım, boşa yazıyoruz.

Erdoğan’a dönük uyarı ve eleştirilerin artık herhangi etkisi olmayacağının farkındayım.

Türkiye ‘Erdoğan kompleksi’ni de yaşayacak.

Hem de tüm acılarıyla...

Yaşamaya başladı bile...

Bu bir kader mi, alınyazısı mı?

Değil, ama büyük altüst oluşlar, kanlı kopuşlar olmadan da insanlık yolunu bulamıyor.

Demek ki, daha yeterince acı çekmiş değiliz.

Demek ki, daha demokrasi ve özgürlükler için yeterince olgunlaşmış değiliz.

Acılar insanları olgunlaştırdığı gibi, toplumları da olgunlaştırıyor.

Ancak o zaman, herhalde bütün kanlı kopuşlardan sonradır ki, tüm farklılıklarımızla, hep birlikte barış ve demokrasi çatısı altında yaşamaya başlayacağız.