Halkların Köprüsü Derneği, mültecilerle dayanışmak için gittikleri Edirne’de gözlemlerini raporlaştırarak, mültecilerin yaşadığı kötü koşullar ve mağduriyeti paylaştı.

Halkların Köprüsü Derneği gönüllülerinin gözlemleri, mültecilerin anlatımları ve yereldeki yetkililerden alınan bilgiler doğrultusunda oluşturulan rapor yazılı olarak açıklandı.

‘MÜLTECİLER ARAFTA BIRAKILDI’

Pazarkule Sınır Kapısı’nda görünen manzaranın bir insanlık trajedisi olarak nitelendirildiği raporda,  “Esas olarak devletlerin çözmesi gereken bu mesele, bizatihi devletlerin kendi elleriyle devasa boyutlara ulaşmakta ve bir krize dönüştürülmektedir. Siyasi bir karar değişikliği ile sınıra bırakılan binlerce insan açlığa ve susuzluğa mahkum edilmiştir. Oysaki bu siyasi karar neticesinde sınıra yığılan binlerce insanın açlık, susuzluk ve hastalıkla karşı karşıya kalacağını öngörmek hiç de zor değildi. Her yönüyle apaçık olan bu gerçeğe rağmen uluslararası yasaların yükümlülükleri çerçevesinde çaresiz bir şekilde iki sınır arasında arafta bırakıldılar” denildi.  

‘GAZ FİŞEKLERİNİN BAZILARI TÜRKİYE MENŞEELİYDİ’

Mevcut durumu gözlemlemek amacıyla tampon bölgeye gidildiği de belirtilen raporda, Yunanistan tarafından 5 dakikada bir mültecilerin üzerlerine atılan gaz bombaları nedeniyle özellikle çocukların ve yaşlıların bu durumdan kötü etkilendiği bilgisi yer aldı.

Raporda tampon bölgedeki mültecilerin durumuna ilişkin şu gözlemlere yer verildi:

“* Toprak yoldan sınıra kadar giden bölgedeki kampın içinde binlerce mültecinin kuyrukta olduğu görüldü. Kilometreler boyunca devam eden bu kuyruğun yemek ve tuvalet ihtiyacı için olduğu tespit edildi.   

* Orada bulunulan süre içinde yaklaşık olarak 5 dakikada bir Yunanistan tarafından mültecilerin üzerlerine gaz bombası atıldığı, özellikle çocukların ve yaşlıların bu durumdan çok kötü etkilendiği gözlemlendi.

* Yunan askerlerinin, gaz, su ve plastik mermi ile müdahale ettikleri görüldü. Bu müdahale karşısında mültecilerin de gaz fişeklerini elleriyle alıp geri attıkları bir grup mültecinin ise nöbetleşe bir şekilde sınırdaki çitlere ip bağlayarak, çiti devirmeye çalıştıkları gözlemlendi. Bu alanda yoğun bir şekilde gaz ve tazyikli su ile saldırı söz konusuydu. 

* Mülteciler Yunan askerlerine, Yunan askerleri mültecilere sürekli olarak karşılıklı taş atıyordu.

*Sınırdaki çatışma bölgesinden topladığımız gaz fişeklerinin bir kısmının Türkiye menşeli olması dikkat çekiciydi.

*Sınır bölgesinde görüntü almak yasaktı. Polisler tarafından heyete oradan uzaklaşılması gerektiği söylenerek, bir daha bu alana gelinmemesi konusunda uyarıldı."

Karaağaç ve tampon bölgedeki mültecilerle yapılan görüşmelere de yer verilen raporda,  mültecilerin yaşadıklarına ilişkin şu bilgiler paylaşıldı:

*Mülteciler kendilerine Yunanistan’a geçebilecekleri söylendiği için sınıra geldiklerini, böyle bir muamele beklemediklerini, sınıra geldiklerinden bu yana sağlık hizmeti başta olmak üzere hiçbir ihtiyaçlarının karşılanmadığını söyledi.

* Türk askerlerinin Yunanistan sınırı için kendilerine, ‘Siz kapıyı kırın biz destek oluruz’ dediklerini, kapıyı kırmaya kadınlar ve çocuklarla gitmelerinin söylendiği, Türk askerinin, uyuyan mültecileri tekmeleyerek ‘böyle uyursanız tabii kimse size kapıyı açmaz’ diye uyandırdıkları bilgiler arasında.

*Sınıra gittikten 3 gün sonra Yunan askerinin attığı (kırmızı) biber gazı nedeniyle bazı mülteciler bayıldı, birçoğu nefes alamadığı, bir kadın bebeğini düşürdü ve defalarca aramalarına rağmen ambulansın gelmediği öğrenildi.

*İhtiyaçları için çoğu zaman köye geçmelerine bile izin verilmediği, bazı arkadaşlarının otobüslerle ‘sizi İstanbul’a götürüyoruz’ diye nehir kenarına götürüldüklerini ve bu şekilde kendilerinin Yunanistan’a karşı koz olarak kullanıldıkları ifade edildi.

*Kampta tuvalet ve duşların yetersiz olduğunu, uzun kuyruklar nedeniyle sabah 09.00’da girdikleri yemek sırasında akşam saat 18.00’de yemek alabildiklerini, yemek dağıtımının keyfi yapıldığını, zaman zaman sınırdan geçmeye teşvik için erkeklere yemek verilmediği belirtildi.

*Her gün ve özellikle geceleri Yunan askerleri ve mülteciler arasında çatışma yaşanıyor ve Yunanistan tarafından gaz ile tazyikli suyla saldırı gerçekleştiriliyor.

 *Çatışma alanı ile çadırların kurulduğu bölge kesiştiği için mülteciler devamlı gaz altında yaşıyor.

*Sınırdaki bekleme noktasında çatışmalar sırasında ölen ve kaybolan çocuk ve yetişkinlerin olduğu, ayrıca on binlerce kişi için sadece 1 adet mobil hastane bulunuyordu.

*Sınırdan Karaağaç merkeze doğru tarlaların içinden bir yürüme yolu mevcut, günün belli saatlerinde bu yoldan geçişe kolluk kuvvetleri tarafından göz yumuldu.” 

Kaynak: Mezopotamya Ajansı