Ankara 10 Ekim Katliamı anmasına katılmak için her ayın 10’unda, İstanbul’dan Ankara’ya gelen Mustafa Doğan, "Belki bir gün bu yolda Güney’ime kavuruşum. Umut ediyorum" dedi.

“Güney’i defnettiğimizde ona bir söz verdim; her ayın 10’unda, katledildiğini unutmamak için katliamın yaşandığı meydanda olacağım…” Bu sözler, 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Garı önünde, IŞİD tarafından gerçekleştirilen bombalı saldırı sonucu yaşamını yitiren 103 kişiden biri olan Güney Doğan’ın babası Mustafa Doğan’a ait.

Baba Doğan, oğluna söz verdiği gibi aradan geçen 5 yıl boyunca her ayın 10’unda 450 kilometre yol kat ederek Gar önündeki anmalarda hazır bulundu.

Katliamda yaşamlarını yitirenleri unutturmamak, hak arayış mücadelesini büyütmek ve faillerden hesap sormak amacıyla kurulan 10 Ekim Barış ve Dayanışma Derneği’nde (10 Ekim-Der) görüştüğümüz Doğan, mücadelesini anlattı.

"BELKİ BU YOLDA KAVUŞURUM"

Doğan, aradan geçen zamana rağmen katliamın travmasını atlatamadığını dile getirerek, “Bu ülkenin başkentinin tam orta yerinde bir katliam yaşandı. Her geçen gün katliamlar silsilesi devam ettikçe o travma daha da kanıyor ve kabuk bağlamıyor. Çünkü sürekli deşiliyor ve o travmayı unutmak mümkün olmuyor” dedi.

Yaşadığı travmayı hafifletmek için de anmaya katıldığını ifade eden Doğan, “Bu travmayı atlatabilmek mümkün değil, onun için katliamın yaşandığı o meydana gelerek, belki bir gün bu yolda Güney’ime kavuruşum. Umut ediyorum” diye belirtti.

"BÜTÜN DURUŞMALARI TAKİP ETTİ"

“Cumhuriyet tarihinin en büyük katliamı” hatırlatması yapan Doğan’ı yaralayan bir diğer konu ise yıllardır süren mahkeme süreci. Şimdiye kadar görülen bütün duruşmaları takip eden Doğan, adaletin vicdanlara tecelli etmediğini söyledi. Mahkemede katillerin rahat davranışları yarasını daha da derinleştirdiğini vurgulayan Doğan, şöyle devam etti: “Mahkeme başkanları bize karşı hakarete varan laflar eden katiller sürüsünü uyarmıyor bile. Maalesef memleketin çivisi yerinden çıktığı için bu ülkede özellikle biz ezilen, sömürülen, ötekileştirilen insanlar için adalet hiçbir zaman tecelli etmiyor.”

"DAVANIN TAKİPÇİSİ OLACAĞIM"

Adaletin herkes için vazgeçilmez olduğunun altını çizen Doğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Gün gelecek şimdi adaleti sağlamayanlar için de adalet gerekli olacak. Çok daha merhametli ve vicdanlı davranmaları gerekir. Kamu vicdanını rahatlatmaları gerekir, kendi vicdanlarını rahatlatmaları gerekir. Gelinen noktada baktığımız zaman rahatlatılmış bir vicdan ortada yok. Adalet yerini bulana kadar bu davanın takipçisi olacağım.”

"NEDEN KONUŞMUYORSUN?"

“Katliamın yaşandığı dönem başbakan olan kişi katliamın sorumlusu değil midir?” diye soran Doğan, Davutoğlu'nun katliamı siyasi çıkarlarına alet ettiğini söyledi. Davutoğlu'nun “Ben konuşursam yer yerinden oynayacak, kimse yerinde kalmayacak” sözlerini hatırlatan Doğan, “Neden konuşmuyorsun Davutoğlu?” diye sordu.

"MUTLAKA KAZANACAĞIZ"

Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi’nin yaşanan ölümleri durdurmak için yapıldığını ancak 10 Ekim’den sonra da insanların yaşamlarını yitirmeye devam ettiğini belirten Doğan, “Mutlaka bu ülkeye bir gün barış emekçilerin mücadelesi ile gelecek, mutlak gelecek ve barış gelene kadar barış demeye devam edeceğiz. Tek bir kişi kalsak bile biz yine barış diyeceği çünkü barışın herkese yararı vardır. Barış olursa hiç kimsenin annesi ağlamayacak. Yılmaz Güney'in dediği gibi ‘mutlaka kazanacağız" diye konuştu.

"TEK KALSAM BİLE BARIŞI HAYKIRACAĞIM"

59 aydır gerçekleşen anmaların bu yıl da salgına karşı gerekli önlemler alınarak yapılması gerektiğini isteyen Doğan, alanda bulunmak “boynumun borcu” dedi.

Doğan, sözlerini şöyle tamamladı: “Salgın var, evet dikkat edilmesi gerekir. İktidar yaptırmamak için elinden geleni yapabilir. Ama biz de kararlı bir şekilde ‘anmamızı yapacağız’ diye tavır koymalıyız. Onlar bu ülkenin barış güvercinleriydi, barış sembolleriydi, barış gelmesini istediler. O barış bayrağını o alanda biz yerde bırakamayız, onlara sözümüz var, o sözümüzü yerine getirmek zorundayız. 10 Ekim Cumartesi günü tek başıma kalsam bile o alana geleceğim ve barışı haykıracağım. 10 Ekim’i unutma, unutturma diyeceğim.”

Kaynak: Mezopotamya Ajansı