Sabah ve Takvim’de yer alan haberlere yönelik Fethullah Gülen'in avukatı Nurullah Albayrak yarın suç duyurusunda bulunacak. Albayrak, haberde yer alan iddiaların ‘Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 132. maddesine göre haberleşmenin gizliliğini ihlal, 13. maddesine göre kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması ile 125. maddesine göre hakaret suçu’ oluşturduğu gerekçesiyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuracak.

Albayrak, iki gazetede yer alan iddiaların, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası tarafından koruma altına alınan ‘haberleşmenin gizliliği hakkını’ ihlal ettiğini belirtti. Gülen'e ait olduğu ileri sürülen konuşmaların Sabah ve Takvim’de veriliş tarzıyla ‘illegal bir yapı varmış ve kirli ilişkiler içerisindeymiş izlenimi oluşturulmak’ istenildiğini kaydeden Albayrak, yasa gereği yayınlanmaması gereken kayıtlarla Fethullah Gülen’in şeref ve itibarına saldırıda bulunulduğunu ifade etti. Avukat Albayrak, basına yansıyan ses kayıtlarında yer alan konuşmalarla ilgili olarak da, “Söz konusu konuşmalar, hiçbir suç unsuru içermeyen, sevenlerinin müvekkilimden aldığı tavsiyeleri, selam, afiyet ve iyi niyet temennilerini içeren haber değeri taşımayan diyaloglardan ibarettir.” dedi. Albayrak, TCK’nın 133. maddesine atıf yaparak ‘İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur.’ hükmüne de dikkat çekti. Buna göre iki gazetenin ‘Bu görüşmeler internette yayınlandı, biz oradan alıp kullandık’ savunmasının da hukuken bir anlamı olmadığını ifade etti.

Suç duyurusu dilekçesinde de Gülen'in telefon konuşmalarının çarpıtılarak haberleştirildiğine vurgu yapılıyor. Ayrıca Anayasa’da gizlilik koruması altında olan konuşmaların yayınlanmasının ‘zincirleme olarak haberleşmenin gizliliğini ihlal ve kişiler arasındaki konuşmaların ifşası’ suçunu oluşturduğuna dikkat çekiliyor. Sabah ve Takvim’deki haberin veriliş tarzıyla Gülen'in şeref ve itibarına haksız şekilde saldırı yapıldığı gerekçesiyle hakaret suçunun bütün unsurlarının oluştuğu dile getiriliyor. Dilekçede, Anayasa’nın “Özel hayatın gizliliği” başlıklı 20. maddesine de atıf yaparak, ‘herkesin özel yaşamına saygı gösterilmesini isteme hakkı’ bulunduğu hatırlatılıyor. Bu hakkın ayrıca, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde de tanındığının da altı çiziliyor. Ardından şöyle deniliyor: “Yasal düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere kişinin özel yaşamının gizliliğine dokunulamaz, kişinin sıfatı ne olursa olsun rızası dışında kamuya açıklanamaz. Bir kişinin hukuka aykırı bile olsa konuşmalarının ve görüntüsünün gizlice kayda alınması onun kişilik haklarına ve özel yaşamına saldırı niteliği taşır. Bu kayıtların herhangi bir yolla kamuoyuna yansıtılması, açıklanması da kişilik haklarına yapılmış başka bir saldırı niteliğindedir. Haberin yapılış şekli itibarıyla kullanılan ifadeler, tanımlamalar suç olup eleştiri kapsamında değerlendirilemeyecek düzeydedir.” 

(medyatava)