Göç ve İnsani Yardım Vakfı (GİYAV), “2019 Çocuk Hak İhlali Raporu”nu kamuoyu ile paylaştı. 

2019 yılında medyada yer alan haberlerin incelenmesi sonucu oluşturulan raporda, insan hakları alanında izleme ve raporlama yapabilmesi için gerekli olan sistematik ve güvenilir veriye ulaşmanın önünde pek çok engelin bulunduğu anımsatılarak, “Bu sebepten gerçek veriler bu raporun konu ettiği ihlal sayısından çok daha fazladır” denildi.

ANADİL HAKKI HALEN ÇEKİNCELİ

Türkiye’nin ‘Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesi’nin 17, 29 ve 30’uncu maddelerine, Lozan Anlaşması’nın azınlıklar ile ilgili hükümlerini gerekçe göstererek çekince koyduğu belirtilen raporda, “Çekince konulan maddeler özellikle azınlık hakları ve anadil hakları ile ilgilidir. Çekince konulan maddelerde, “etnik azınlık” ve “yerli halk” mensubu olan çocukların ana dillerini, televizyon ve radyo gibi kitle iletişimi araçları ile okullarda kullanma hakları düzenlenmiştir” ifadelerine yer verildi.

İHLALLER GÖRMEZDEN GELİNİYOR

Raporda Türkiye’nin Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne taraf olmasının üzerinden 26 yıl geçtiğini, aradan geçen 26 yıl boyunca devlet kurumları, yasama organı ve yargı makamlarının sözleşmedeki yükümlülüklerini hayata geçirmek yerine, çocuk hakları ihlallerini görmezden gelmeye devam ettiği belirtildi.

BİN 333 ÇOCUK YAŞAM HAKKI İHLALİNE MARUZ BIRAKILDI

Raporda, 2019 yılı boyunca hak ihlaline maruz kalan çocukların verilerine yer verildi.  Buna göre, yaşam hakkı ihlaline maruz kalan bin 333 çocuktan 465’i yaşamını yitirirken, 868 çocuğun yaralandığı kaydedildi.

Raporda, bin 895 çocuğun 'Çocuğun Korunması Hakkı'ndan mahrum bırakıldığına yer verilerek, “10 çocuk erken yaşta zorla evlendirildi, 2 çocuk cinsel sömürüye alet edildi, 95 çocuk şiddet gördü, 1788 çocuk İhmal ve İstismar edildi, 51 çocuk, 'Çocuğa Özgü Adalet Sistemi'nden yoksun bırakıldı, 35 çocuk gözaltına alındı, 11 çocuk tutuklandı, 5 çocuk ceza aldı, 9 çocuk 'Sağlık Hakkı' ihlaline maruz kaldı, 33 çocuk işkence ve kötü muamele gördü, 18 çocuk 'Silahlı Çatışma Ortamında Çocukların Korunması' hakkından, 3 çocuk ise diğer kategorilerinden hak ihlallerine maruz kaldı” denildi.

Raporda göre hak ihlaline maruz kalan çocukların 100’ü Suriye, 81’i Afgan uyruklu. Raporda, 2019 yılı içinde 465 çocuğun, çoğunluğu önlenebilir olaylarda yaşamlarını yitirdiği belirtildi.

1788 ÇOCUK İSTİSMAR EDİLDİ

Raporda, 1788 çocuğun ihmal ve istismar edildiği kaydedildi.

Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 3.,19., 34., 35. Ve 36. maddeleri ile BM Engelli Hakları Sözleşmesi (BMEHS)’nin 16. Maddesi’ne atıfta bulunulan raporda, bu maddelerin görmezden gelindiğine vurgu yapılarak, “Özellikle kız çocukların erken ve zorla evlendirilmesi sorunu ile ilgili kadın örgütlerinin yıllardır yaptıkları önerilere rağmen etkili önleyici mekanizma kurulmamakta aksine “aile rızası” ve “dini nikah” yöntemleri ile çocukların erken ve zorla evlendirilmelerine göz yumulmaktadır” ifadeleri kullanıldı.

SİLAHLI ÇATIŞMA ORTAMINDA ÇOCUKLAR

Raporda, devletin fiili ihlali nedeniyle 18 çocuğun çatışmalı ortamda hak ihlaline maruz kaldığı belirtildi.

İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELE

'İşkence Ve Kötü Muamele Görmeme Hakkı' başlığı altında yapılan medya incelemesi sonucunda,  devletin fiili ihlali nedeniyle 33 çocuğun hak ihlaline maruz kaldığı tespit edildi.

TALEP VE ÖNERİLER

Raporda talep ve öneriler şu şekilde sıralandı:

*  Türkiye Cumhuriyeti Anayasa ve yasaları Çocuk Hakları Sözleşmesiyle uyumlu hale getirmelidir.

* ÇHS’nin bireysel başvuru hakkı ile ilgili ek protokolü onaylanmalıdır.

* Çocuğa yönelik şiddet ve çocuk intiharlarına ilişkin geniş ölçekli araştırmalar yapılarak gerekli önleyici mekanizmalar oluşturulmalıdır.

* TÜİK istatistiklerinde çocuklar görünür kılınmalıdır. İstatistikler 0–18 yaş grubuna ilişkin verilerin net olarak görülebileceği yöntemler ve yaş aralıkları bazında toplanmalıdır.

* Erken ve zorla evlendirilen çocuk evliliklerin önlenmesi ve bu kapsamda BM Çocuk Hakları Komitesi’nin tavsiyeleri ışığında, çocuk koruma mekanizmalarının oluşturulması için tüm tedbirler ivedilikle alınmalıdır.

* Medeni Kanun’un 124. maddesi değiştirilmeli ve aile rızası ile 18 yaş altındaki çocukların evlendirilebilmesi yasaklanmalıdır. Din adamlarının 18 yaş altındaki çocukların dini nikahlarını kıymalarına cezai müeyyide getirilmelidir.

* Çocuk hakları ihlallerinin gerçekleştiği konularda önleyici tedbirler ve desteklere öncelik verilmeli, ihlallerin önlenmesinde tek yöntem olarak ailelerin cezalandırılması kullanılmamalıdır.

* Engelli çocukların eğitim, sağlık ve sosyal süreçlerden en yüksek düzeyde yararlanabilmesinin önünü açacak düzenlemelerin ilgili sivil toplum örgütleriyle işbirliği yapılarak gerçekleştirilmesi gerekmektedir.

* Sokakta çalışan çocuklar sorununun ÇHS kapsamında, ailelere de gerekli destekler sağlanacak şekilde çözüme kavuşturulması gerekmektedir.

* Silahlı Çatışma Ortamında “Çocukların Korunması Hakkı” çerçevesinde ilgili kurumlar ‘Çocuğun Yüksek Yararı’ ilkesine uygun olarak gerekli tedbirleri almalıdır.

* Çocukların, yaşadığı kapalı kurumların, çocuk haklarına uygun çocuk dostu mekânlara dönüştürülmesi için acil girişimler gerçekleştirilmelidir.

* Çocukların, yaşamlarını sürdürdükleri veya bulunduğu tüm kapalı kurumlar bağımsız sivil izlemeye açılmalıdır.

* Çocukların, aile ve toplum içinde çocuk haklarına uygun bir yaşam sürebilmesi için gerekli ekonomik, sosyal ve eğitimle ilgili desteklerin ivedilikle yapılandırılması gerekmektedir.

* Devletin, Çocuk Hakları Sözleşmesindeki çekinceleri kaldırarak, anadilde eğitim başta olmak üzere, çocukların toplumsal süreçlere katılımlarının önündeki engellerin kaldırılması için gerekli düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.

* Özellikle Sınır Bölgeleri dışında kalan alanlardaki Kara Mayınları temizlenmeli; temizleme sürecinde gerekli işaretlemeler ve Mayın Risk Eğitimleri yapılmalıdır. İşaretleme ve eğitimler risk gruplarının anadillerinde yapılmalıdır.”

Kaynak: Mezopotamya Ajansı