Paylaştığı bir haber gerekçesiyle hakkında 2 buçuk yıl ceza verilen ve vekilliği düşürülen HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğlu, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Yıllardır gündeme getirdiği cezaevindeki kötü koşulları bu kez içeriden anlatan Gergerlioğlu, infaz ve koruma memurlarının karşısında 3. sınıf bir insan varmış gibi davrandığını söyledi.

Seçimlerden önce paylaştığı bir haber nedeniyle hakkında iki buçuk yıl ceza verilen HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun milletvekilliği, Yargıtayın cezayı onamasının ardından düşürüldü.

Meclisten çıkmayarak kararı protesto eden Gergerlioğlu, sabahın erken saatlerinde zorla parlamentodan çıkarılmıştı.

Adalet nöbetine bir süre dışarıda devam eden Gergerlioğlu, polisler tarafından evinden gözaltına alındı, kaldırıldığı hastaneden ise adeta kaçırılarak Sincan Cezaevine götürüldü.

İnsan hakları savunuculuğuna milletvekilliğinde de devam eden Gergerlioğlu, bu kez sıkça tepki gösterdiği cezaevi koşullarını anlattı.

23 Nisan 2021 tarihini düşerek gönderdiği mektubunda Gergerlioğlu hapishane koşullarına ilişkin Evrensel’den Birkan Bulut’un sorularına yanıt verdi:

“F Tipi Cezaevleri yapısı gereği tecride yönelik hapishaneler. 3 kişilik odalarda tek ya da 3 kişi kalıyorsunuz. Sohbet, spor gibi imkanlar pandemi bahane edilerek iptal edilmiş durumda. Görüşler ayda 3 kez ve kaldırılan açık görüş yerine kapalı görüş konulmuş. Telefon görüşmeleri haftada 20 dakika ama iletişim çok sağlıklı olmuyor. Siyasi mahpus çok kitap okur ama Sincan Cezaevinde 12 kitap kuralı var, 12 kitabı aşamıyorsunuz. Elinizdeki kitabı dışarı veremezseniz yeni kitap alamıyorsunuz. Kitabın ne zararı olacak ama böyle kısıtlayıcı bir durum var. Cezaevine gireli 20 gün oldu, sağlık sevklerinin niteliği konusunda fikrim olmadı ama düzenli kullandığım ilaçların temininde sorun yok. Sanırım başkası da yaşamıyor. Özgürlüğün gayriinsani kısıtlaması anlamına gelen hapishanelerde, ruhsal travma yaşamamanız için iradenizin, yaşama azminizin güçlü olması gerekiyor. Dört duvar, kapalı kapılar, mekanik ve demir kapı, zincir-kilit seslerinin hakim olduğu bir ortamda tek doğallık 10x5 avludaki serçe sesleri... O da sabah 08.00 akşam 19.00 arası açık oluyor. Eşya kısıtlaması yaşanıyor. Mesela evden istediğim bereyi alamadım (Kar maskesi yaparmışım), mesela sizin sorularınızın avukat aracılığıyla bana ulaştırılmasında sorun yaşandı. Sorular avukat savunma evrakı değil diye alınmadı. Genel merkezimizin bana gönderdiği,  hakkımda çıkan basın tarama çıktıları bana verilmedi. 10 gün gecikmeyle ancak sözel aktarımla sorular ulaştı. Cevaplar konusunda endişe taşıyorum.”

‘EVRENSEL’İ OKUMA HAKKIM ÇİĞNENDİ. TELEVİZYONDA MUHALİF KANALLAR YOK’

Gazete aboneliği için Evrensel gazetesini sorduğunu ama listede yer verilmediğini anlatan Gergerlioğlu, “Evrensel’i okuma hakkım çiğnendi. Televizyonda muhalif kanallar yok. Tele1, Halk TV, KRT gibi kanallar yok. Sadece Fox TV var. Geri kalan hep havuz medyası... Pandemi kurallarına uyuluyor. Fotoğraf çekim hakkınız oluyor. Fotoğrafta zafer işareti yaptım diye ve A4 kağıdında “Ruhum hapsolmaz” yazısıyla fotoğrafım bastırılmadı, verilmedi” dedi.

‘Cezaevinde kötü bir muamele gördünüz mü?’ diye sorusuna ise Gergerlioğlu, önemli bir kötü muameleye maruz kalmadığını ancak infaz ve koruma memurlarının karşısında 3. sınıf bir insan varmış gibi hitap edip, davrandığını söyledi. Böyle bir aşağılamanın insan haklarına aykırı olduğunu belirten Gergerlioğlu, her kamu kurumu gibi cezaevinde de standart bir görevli-vatandaş ilişkisi olması gerektiğini söyledi.

‘BARIŞ İSTEMEK SUÇ SAYILDI’

Milletvekili dokunulmazlığına rağmen hakkında devam eden yargılama ve sadece bir haber paylaşımı nedeniyle hapse atılmasına ilişkin süreci Gergerlioğlu şöyle anlattı:

“Sadece Kürt meselesinde barış istediğim için uzman doktorluk hayatım kamuda bitirildi. Milletin oylarıyla geldiğim Mecliste milletvekilliğim bitirildi. Bu cezalandırmalar hep insan haklarını talep ettiğim için oldu. Türkiye’nin en büyük insan hakları sorunu olan Kürt meselesinin barış yoluyla çözümünü istemek suç kabul edildi. Uğraştığım konular, iktidarın büyük bir hırsla işlediği hukuksuzluklardı. KHK’ler, işçi hakları, cezaevi ihlalleri, insan kaçırmalar, işkenceler, çıplak arama gibi konular ateşi avuçlamakla eş değer konulardı. Bunların üstüne cesaretle gittim. Çok ihlali belgeledim ve iktidar çaresiz kaldı. Bana “yalancı, iftiracı, terörist” gibi ithamlarla çok saldırdılar. Ancak hiçbiri tutmuyordu, çünkü asıl yalancı onlardı ve suçlarının üstünü örtmeye çalışıyorlardı.”

Cezaevinden dışarıya nasıl bir çağrıda bulunmak istediği sorusuna ise Gergerlioğlu şöyle yanıt verdi: “Çağrım toplumun bu zorba zihniyeti tanımasına yöneliktir. Cumhur İttifakının seçmeni artık bir suç makinesine dönmüş bu ittifaktan desteğini çekmelidir. İktidar hak savunuculuğundan korkmakta ve etkisizleştirmeye çalışmaktadır. İktidar halkın hakkını gasp ederek haramilik yapmaktadır. Millet bunu görmeli ve demokratik mücadeleyi güçlendirmelidir.”