Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a yazdıkları “Başbakanımızı sevgi ve korkuya davet ediyoruz” başlıklı mektupları ile bilinen Genç Müminler grubu, bu kez de Gezi Parkı için bir metin kaleme aldı.

“Biz Gezi Parkı’nın ağaçlarıyız” sözleriyle başlayan metinde, “Sizin muhalefetiniz bundan böyle biziz Sayın Başbakan” denildi.

Başbakan’a “İki dudağınızın arasından çıkana ses edemeden etrafınızda el pençe divan duranlara aldanmayınız” tavsiyesinde bulunan Genç Müminler, Erdoğan’a “Yakın çevrenizdeki zarif kızlarınız ve saygıdeğer eşiniz Emine Hanımefendi de dahil olmak üzere, Taksim’in biz 80 yıllık ulu çınarlarının kesilmesini istemiyor. Taksim’in rantını yemek için kirli ruhunu satmış mimarlığın utancı onursuz bir mimar ve anlamsız bir yapı ile tarihin ihya edebileceği masalına sizi inandırmış birkaç sahtekar hariç, 80 yıllık ömrümüze son vermek isteyen başka kim var” dediler.

Mektuplarında “Bakın bizde sadece Allah sevgisi yok, biz sizi de çok seviyoruz. Allah rızası için bir gün yanımıza gelin” diyen Genç Müminler, “Hırsınızın, kibrinizin kurbanı olmayınız” diye seslendikleri Başbakan'a “Sizi, heybetimizin yeşil gölgesinde bize dokunmanız için bekliyoruz Sayın Başbakanımız” sözleriyle çağrı yaptılar.

Genç Müminler’in T24'e gönderdiği “Ağaçtan al haberi” başlıklı mektup şöyle:

AĞAÇTAN AL HABERİ

Biz Gezi Parkı’nın ağaçlarıyız. Biz parka dikildiğimizde, bugün bizi kesmek isteyenler henüz dünyaya gelmemişti.

Sizin muhalefetiniz bundan böyle biziz Sayın Başbakan. Sizin muhalefetiniz, biz Taksim’in ağaçları, çınarlarıyız.

Biz Taksim'in ağaçları, gücümüzü iki yerden alıyoruz: Birincisi, köklerimiz ve Allahü teâlâ ile olan muhabbetimiz, 80 yıllık. Gezi Parkı ağaçları olarak 600 küsur nüfusumuzu düşünürseniz, toplamda 50.000 yıllık derin bir Allah sevgisiyle, bizi katletmeye kararlı olduğunuzu her gün defalarca dile getirmenize rağmen, çok şükür yerimizde duruyoruz. 

Gücümüzü aldığımız ikinci şey, kalpleriyle bize bağlı olan Türkiyelilerdir. Hizmetkarı olduğunuzu söylediğiniz milletiniz var ya, o millet, biz ağaçlar için dünyanın bütün iyi insanlarıdır. Siz milletinizle iktidardaysanız, biz de köklerimizle bağlı olduğumuz dünya ve bu dünyada yaşayan iyi insanların sevgisiyle, dimdik ayaktayız. Taksim’in 80 yıllık çınarları olarak bizler dünyamızı, yalnız 75 milyon Türkiyeli ile değil, 7 milyar dünyalı ile paylaşıyoruz.

Farkında olmadığınızı son iki gündür her konuşmanızda belli ettiğiniz husus ise, hizmetkarı olduğunuzu söylediğiniz milletinizin de bize kalpleriyle bağlı olduğudur. İki dudağınızın arasından çıkana ses edemeden etrafınızda el pençe divan duranlara aldanmayınız. Yakın çevrenizdeki hiçbir kişi, zarif kızlarınız ve saygıdeğer eşiniz Emine Hanımefendi de dahil olmak üzere, Taksim’in biz 80 yıllık ulu çınarlarının kesilmesini istemiyor. Taksim’in rantını yemek için kirli ruhunu satmış mimarlığın utancı onursuz bir mimar ve anlamsız bir yapı ile tarihin ihya edebileceği masalına sizi inandırmış birkaç sahtekar hariç, 80 yıllık ömrümüze son vermek isteyen başka kim var? TOKİ müteahhitleriniz mi? Sizce milletiniz bunlara inanır mı? Sizce millet bu kadar saf mı? Sizce milletin hizmetkarı olmak demek, millete masal anlatmak demek mi? 80 yıldır yanımıza gelen her dinden, her mezhepten, her dilden, her renkten, her cinsiyetten milyonlarca insana, yeşilimizi, oksijenimizi, dallarımızı, gölgemizi uzattık. Bundan yorulmadık ama, sizin bitmeyen hırsınız ve kibrinizden de yorulmadık Sayın Başbakan. Yorulmayacağız da. Bakın bizde sadece Allah sevgisi yok, biz sizi de çok seviyoruz. Allah rızası için bir gün yanımıza gelin. Bakın dallarımıza nasıl bahar geldi, yemyeşiliz. Bu güzelliği gelin size de verelim. Sümeyye ve Esra Hanım’lar da buyursunlar, bakalım gövdelerimizi, heybetimizi, yeşilimizi, gölgemizi, gücümüzü görünce, babalarına, siz Sayın Başbakanımıza ne diyecekler. Aman yanınızda ağızlarından salya, gözlerinden kan damlayan ‘İstanbul aşığı’ o mimar ve müteahhitlerinizi getirmeyin Sayın Başbakan. Onlar size kalsın, siz bize merhametinizi, samimiyetinizi, namusunuzu getirin. Biz sizi bu erdemlerinizle seviyoruz.

80 yıllık gövdelerimizi katledip boşaltacağınız Parkın yerine ne yapmayı hayal ettiğinizi, kendiniz bile bilmiyorsunuz, kabul edin Sayın Başbakan. AVM dediniz, rezidans dediniz, şehir müzesi dediniz, en son ‘büyük ihtimalle otel olacak’ dediniz. Daha ne yapacağınızı bile bilmeden, 80 yıllık biz 600 ağacı, şehrin merkezindeki tek yeşil alanı yok etmek, gözü kör olası paranın ve rantın değilse, hangi dinin, hangi mezhebin, hangi adaletin, hangi kalkınmanın gereğidir, milletinize anlatabilir misiniz? 80 yıllık çınar ömrümüzü neye kurban edeceksiniz, otele mi? Oteli kime vereceksiniz? Akbalık kardeşlere mi? Tanrıverdi Holding’e mi? Fettah Tamince’ye mi? Kime? Sonra buna kalkıp milletime hizmet ediyorum diye mi açıklayacaksınız? Parkı yok edip Belediyelerinizin hafriyat molozuyla doldurduğu Maltepe ve Yenikapı deniz dolgu alanlarına bilmem kaç bin ağaç dikecek olmanız, bizleri kesmenizi haklı mı çıkaracak? Bunu milletinize anlatabileceğinizi nasıl düşünüyorsunuz? Allah bağışlasın, Allah nazarlardan saklasın, sevgili torunlarınıza nasıl anlatacaksınız dedelerinin Taksim’in 80 yıllık ağaçlarını kesip yerine bir Holdingin işletmesine verilmiş oteli dikmiş olduğunu?

Siz siyasette gerçek muhalefetle, biz ağaçlar muhalefetiniz olmaya zorlanana kadar tanışmadınız Sayın Başbakan. CHP sizin muhalefetiniz filan değil. CHP’yi ana muhalefet olarak ne kadar bağrınıza bassanız da, yokluğuyla sizi var eden CHP, sizin muhalefetiniz hiç olmadı, olmayacak da.

Sizin gerçek muhalefetiniz, biz Taksim’in ağaçlarıyız ve sokağa inerek kalpleriyle dallarımızı tutan genç, yaşlı, kadın, erkek, Sünni, Alevi, gayrimüslim, Türk, Kürt bütün İstanbul ve Türkiyelilerle, 80 yıllık köklerimize ve gücümüze güç katıyoruz.

Kalpleriyle dallarımızı tutan insanlar size ‘Taksim Hepimizin’ dediler, siz onlara ‘çapulcular’ dediniz. Milletinizi, sevenlerinizi siyasi demagojinize kurban etmeyin. İftiranın nasıl bir günah olduğunu size hatırlatmayı zül sayarız. ‘Bunlar sizin gecekonduda yaşamanızı istiyor’ dediğiniz sevdalılarımızın arasında gecekonduda yaşayan, size oy vermiş binlerce insan var. Sivil direnişi karalamayın Sayın Başbakan, sivil direnişi bağrınıza basın, sevin. Siz bir sivil direniş sonucu gönülleri ve milletin teveccühünü kazandınız. Sivil direnişin gücünü, en iyi siz bilirsiniz.

Hırsınızın, kibrinizin kurbanı olmayınız. Kim sizi nasıl ikna ettiyse bizleri katledip yerimize ne olacağına karar verememiş olduğunuz bir bina yapmaya, gelin biz sizi, bizi sevmeye, bizi korumaya ikna edelim. Onlar size kirli para ve vicdansız projeleriyle gelirler, siz bize namusunuz, merhametiniz, samimiyetinizle gelin. 80 yıllık heybetimizi, gittiğinizde haklı olarak hayran kaldığınız ve şimdilerde bela olarak nitelediğiniz, TOKİ'nizle susturamadığınız sosyal medyanın geliştirildiği Silikon vadisindeki Google ekranlarında göremezsiniz, helikopterinizden de göremezsiniz. Heybetimizi, güzelliğimizi, bizi yaratan Allahü teâlâ ile olan derin muhabbetimizi, gelip gövdelerimize dokunarak görebilirsiniz.

Bir an vicdanınıza fırsat verirseniz, bizi seveceksiniz, biz de size muhalefet etmekten vazgeçeceğiz. Siz de kazanacaksınız, biz de.

Sizi, heybetimizin yeşil gölgesinde bize dokunmanız için bekliyoruz Sayın Başbakanımız.