Gazi Katliamı'nın üzerinden 25 yıl geçti. 22 yurttaşın öldürüldüğü katliam, bir türlü aydınlatılmazken Trabzon’da görülen davada ise adalet tecelli etmedi. Katliamda yakınlarını kaybeden ailelerin acıları ise ilk günkü gibi taze. Katliamda 24 yaşındaki kızı Zeynep Poyraz’ı kaybeden anne Menekşe Poyraz halen gözyaşı döküyor. “Kızım öldürülünce bende öldüm” diyen acılı anne, “Senelerdir bizler çok büyük acılar çektik. Şu an gözlerim görmüyor, kulaklarım duymuyor, gezemiyorum. Kızımı unutamıyorum. Biz ne yaptık bu devlete? Bizden ne istediler?” diye soruyor. 

Olay günü, kızının “Anne cemevinde insanları öldürmüşler. Bizde gidelim” dediğini aktaran Menekşe Poyraz, bunun üzerine yola çıktıklarını, sakallı birinin çocuklara bıçak ve taş vererek “İşyerlerini kırın” dediğine tanık olduğunu söyledi. Menekşe Poyraz, “Bu kişinin Mahmut Y. isimli şahıs olduğunu orada gördüm. Gözümle gördüm. Mahkemede de söyledim. Bir gün sonra cemevinde bir adamı vurdular. Kızım, ‘anne ben cenazelerle gideceğim’ dedi. Gitme kızım dedim. ‘Anne gidiyorum. Haber veririm sana’ dedi. Zeynep gitti. Arkasından vurdular. Biri arayıp kızımın vurulduğunu söyledi. Eşim o an ‘ayaklarım kırıldı, tutmuyor’ dedi. Koşa koşa gittim. Ne olur kızımı yaşatın. Ne isterseniz yaparım dedim. Orada içeride hemşire kız ağlıyor. ‘Ben nasıl söyleyeyim’ diyor. Sonra ‘kızınız öldü’ dedi. Kızımı unutamıyorum. Bu nasıl devlettir? Biz ne yaptık bu devlete? Aleviyiz diye öldürüldük. Bizler kim olursa olsun deyip seviyoruz. Onlar yakıyorlar, vuruyorlar. Bizden ne istiyorlar” diyerek yaşadıklarını Cumhuriyet'ten Seyhan Avşar'a anlattı.

‘PLANLI KATLİAM YAPTILAR’

Zeynep Poyraz’ın babası Cemal Poyraz ise 25 yıldır evlat acısı yaşadığını belirterek “Çocuklarımızı yetiştirirken hayallerimiz, umutlarımız vardı. Hepsini bir gecede yok ettiler” dedi. 1990’lı yılların faili meçhul cinayetlerin yaşandığı bir dönem olduğunu anımsatan baba Poyraz, “Sokaklarda insanlar infaz ediliyordu. Olay günü akşam 20.00 sıralarında kahvehaneler taranıyor. Ali Kaya isimli bir yurttaş öldürülüyor. Hiçbir şey yokmuş gibi gidiyorlar. Bu kez beyaz Toros’la gelen birileri cemevinde bekleyen insanları tarayarak Mehmet Gündüz isimli bir kişiyi daha katlediyorlar. O kadar planlı programlı bir katliam ki. İnsanlar yarasına, cenazesine sahip çıkmak için cemevine gelirken devlet resmen halka karşı savaş açtı. Sokaklarda bulunan herkesi vurdular. Yaralılarımız, evlatlarımız hastanelere sokulmadı. O dönem bu katliamlar için devlet tarafından yetiştirilen cellat grupları vardı” diye konuştu. Cemal Poyraz, dava sürecinde katillerin korunduğunu ve görevlerine devam ettiklerini söyledi. Katliamda öldürülen Ali Yıldırım’ın kardeşi Ali Rıza Yıldırım ise Gazi davasının karanlıkta kaldığına dikkat çekerek, “Sivas ve Maraş davalarına nazaran Gazi davası daha çözülememiş bir dava olarak tarihteki yerini aldı. Bizler yaklaşık 15-20 yıldır bu katliamı Gazi’den çıkarıp bir kamuoyu oluşturmak istiyoruz. İnsanların bu davayı bilmesini, duymasını istiyoruz. Maalesef bu coğrafyada bir yanlışı düzeltmek çok zor. Bizler 25 senedir bunun mücadelesini veriyoruz. Bu dava haklı haksız olayı değil. Devletin düzenlemiş olduğu bir katliam. Bu katliamın acısını bizlere yaşatanlar çıkıp yaptıklarının yanlış olduğunu açıklasın Belki o zaman acımız az da olsa hafifler” dedi.

HANEFİ AVCI’YA ÇAĞRI

Acılı ailelerin avukatlığını yapan Remzi Kazmaz, “Gazi davası ne yazık ki halen faili meçhul. Bunun en büyük nedeni ise dava süreci devam ederken Susurluk olayının gerçekleşmesi. Bizler Susurluk olayına ilişkin hazırlanan raporun son 20 sayfasının mahkemeye gelmesini ısrarla istedik. Ancak bu rapor dosyaya girmedi” dedi. Gazi katliamının kara kutusunun eski Emniyet müdürü Hanefi Avcı olduğunu öne süren Kazmaz, “Buradan sizler aracılığıyla Hanefi Avcı’ya seslenmek istiyorum. Ne biliyorsa anlatsın. Anlatsın ki bu katliam faili meçhul kalmasın. İnsanlığa karşı işlenen suçlarda zamanaşımı olmaz. Demokrasiye, hukuka katkı sağlamak istiyorsa bildiklerini anlatsın” diye konuştu.

7 KİŞİ POLİS KURŞUNUYLA ÖLDÜ

Gaziosmanpaşa, Gazi Mahallesi’nde ve Ümraniye’de 12-13 Mart 1995 tarihlerinde çıkan olaylarda çoğunlukla Alevi yurttaşların kahvehaneleri silahlarla tarandı. Çıkan olaylarda 22 yurttaş yaşamını yitirdi. Yaşamını yitiren yurttaşlara yapılan otopsi sonucu ölen 17 kişiden 7’sinin polis kurşunuyla hayatını kaybettiği belirlendi.