Gözaltında işkence edilerek öldürülen Evrensel gazetesi muhabiri Metin Göktepe'nin katledilişinin üzerinden 25 yıl geçti.

Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat, “Mutlaka ben izlemeliyim” diyerek gittiği haberden bir daha dönemeyen Göktepe'yle ilgili o dönemde sağlanan dayanışmadan dolayı daha fazla şiddetin yaşanmasını görece engellendiğini ifade etti.

Mezopotamya Ajansı Kadir Güney'e konuşan Polat, Göktepe'nin ardından “O basın özgürlüğü mücadelesinin bir simgesidir” diye konuştu.

O günden bugüne baskının tek tek gazetecilerin sorunu olmaktan çıktığını söyleyen Polat, iktidara uygun bir medya yapısı oluşturulduğunu belirtti. Yaşanan sürecin sadece baskıyla tanımlanamayacağını ifade eden Polat, “Türkiye’de bir yandan iktidar hegemonyası bir yandan ise güçlü bir gazeteci dayanışması var. Bu dayanışmanın daha derli toplu olmasına ihtiyaç var. Baskının hala sürmesi ise iktidarın karşısında kendisini rahatsız edecek düzeyde bir basın potansiyelini görmesidir” dedi.

'BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜN YAŞATILMASI İÇİN MÜCADELE GEREKİR'

Polat sözlerine şöyle devam etti:

“Siz haber yaptığınız, halkın haber alma hakkını savunduğunuz oranda bütün baskılara rağmen özgürsünüz. Ve her haber basın özgürlüğünün genişletilmesine katkıda bulunuyor. Basın özgürlüğü de kazanıldıktan sonra yerinde duran bir şey değildir. Kazanıldıktan sonra yaşatılması için mücadele etmek gerekir. Sen mesleki ve habercilik kriterleri bakımından geri çekilirsen, iktidar geri çekildiğin yere oturur. Sen haber yapamayacak hale gelirsin. Dolayısıyla orada dik durmak, sonuna kadar mücadele etmek gerekir.”

Göktepe’nin gözaltına alınma sebebinin sarı basın kartının olmaması olarak gösterildiğini anımsatan Polat, o günkü basın kartı uygulamasının bugünkünden farklı olduğunu da belirtti.

Polat, o süreçte iktidarın rahatsız olduğu kurumlarda çalışanların da kart alabildiğini ifade ederek, “Burada iktidar onaylı bir gazeteciliğe doğru bir zorlama var. Meslek örgütleri basın kartını devletin tekelinden alması gerekir. Basın kartı basın meslek örgütleri tarafından verilmeli. İktidar bunu ilk başta kabul etmese de meslek örgütleri ve gazeteciler arkasında durmaya devam ettiği sürece de bu kart artık sivilleşmiş olacaktır” diye belirtti.

Göktepe’nin öldürülmesinden sonra onlarca yeni Göktepe’nin mesleğe başladığını onlarcasının ise ismini aldığını ifade eden Polat, “Bu bir mesleğe tutunma noktasıdır. Biz Metin’i yine anacağız. Çünkü o basın özgürlüğü mücadelesinin bir simgesidir. Metin için bir değer güzergahı diyebiliriz” şeklinden konuştu.

'BİR DAHA DÜNYAYA GELSEM YİNE GAZETECİ OLURUM DEMİŞTİ'

Göktepe’nin ablası Meryem Göktepe Türkmen ise kardeşinin çocukluğundan itibaren sorumluluk sahibi birisi olduğunu belirtti. Gazeteciliğin kardeşi için bir tutku olduğunu ve lise yıllarda gazeteciliğe başladığını vurgulayan Türkmen, Göktepe'nin "Bir daha dünyaya gelsem yine gazeteci olurum" dediğini aktardı.

25 yıldır kardeşinin mezarı başında anma yaptıklarını dile getiren Türkmen, "Mezarında onunla dertleşiyoruz, yaşananları ona anlatıyoruz. Ben bu yılkı anmada memlekette kayda geçen 300’ün üzerinde hayatını kaybeden kadınlara dikkat çekmek istiyorum. Kadın cinayetlerine, şiddetine karşı duyarlılık çağrısını yapıyorum ve buna kulak verilmesini istiyorum" diye konuştu.