Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici, "İntihar haberleri bulaşıcıdır. Psikolojik durumları bu davranışa yatkın olan insanlar bunu örnek alabilir, kimi istisnalar dışında intihar haberlerinin esas olarak verilmemesi gerek" düşüncesini dile getirdi. 

Bildirici, “İstisnalardan sözünü ettiğimiz şey şu: Örneğin kriminal bir sorun olduğunda, bir şüphe olduğunda o intihar haberini vermek gerekir. Örneğin Şule Çet olayı. İlk başta sıradan bir intihar olarak gözüküyordu. Sonrasında ortaya çıktı ki, bir cinayet söz konusu. Onun dışında gazetecilik temel ilkeler açısından baktığımızda ünlü kişilerin, kamuoyunu yakından ilgilendiren kişilerin, kamuda görevi olan kişilerin, kriminal nitelik taşıyan intiharların verilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Örneğin 1999’da Hikmet Uluğbay’ın intihar teşebbüsü. Hikmet Uluğbay o sırada Maliye Bakanı’ydı. Kamuda bir görevi vardı. Dolayısıyla intihar girişimi göreviyle de ilgili olabilirdi. O nedenle de kamuoyunun bilme hakkı vardı.” görüşünü savundu. 

Gazete Duvar'dan Filiz Gazi'ye konuşan Bildirici,  bazı intiharların toplumsal bir soruna tekabül ettiğini ya da protesto niteliğinde olduğuna dikkat çekti. Bildirici, “Yunanistan’da 2000’lerde başlayan ekonomik kriz sırasında bir emeklinin parlamento binası önünde kendini bir ağaca asarak yaşamına son vermesi ya da Tunus’ta bir seyyar satıcının kendisini yakması toplumsal soruna tekabül eder. Benzer şeylere işaret eden intiharlar Türkiye’de de yaşanıyor. Dolayısıyla ülkenin bunu bilmesi gerektiği için bu haberler verilmeli.” dedi. 

'KİMYASAL MADDENİN ADI VERİLMEDEN HABER YAPILMALI'

Bildirci intihar haberlerinde ayrıntı vermemek gerektiğinin özellikle altını çizdi. Bildirici, "Bir kimyasal ilacın adı verilerek intihar haberleri yapıldı. Sonrasında aynı kimyasalla başka intihar haberleri geldi. Oysa ‘bir kimyasal madde’ denilmeliydi." ifadesini kullandı. 

Detaylandırarak anlatma yöntemini Bildirici şu örnekle eleştirdi:

“90’larda Boğaz Köprüsü’nde bir genç intihar etti. Üzerindeki mont, paraşüt görevi gördü. Genç ölmedi, kurtuldu. Haberlerde bu detay yazıldı. 1 hafta sonra kadar bir başka genç üzerindeki montu çıkardı ve o şekil atladı. O haber verilmeseydi hangi gazeteci ne kaybetmiş olurdu. Bazı durumlarda haber şehvetine kapılmamak gerek.”

'HAKLILIK KAZANDIRMAMAK GEREKİR'

Bildirici, intihara haklılık kazandırmamak gerektiğini söyleyerek “dayanamadığı için intihar etti” gibi ifadelerin sorunlu olduğunu vurguladı. Bildirici,  “Aynı durumda olan insanların intihar etmelerinin doğru olabileceği gibi bir şey söylemiş oluyoruz. İntiharın altında yatan neden ne olursa olsun, intihara teşvik edici, yönlendiren, özendiren haber yazmamamız gerekiyor.” diye konuştu. 

Türkiye’deki intiharlarla ilgili en son yayımlanan istatistik 2018 yılını kapsıyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre 2018 yılında Türkiye’de 3161 kişi yaşamına son verdi. Bu sayı, günde ortalama sekiz kişinin yaşamına son verdiği anlamına geliyor. İntihar nedenleri arasında  “hastalıklar, geçim zorluğu ve aile geçimsizliği” gibi nedenler yer alıyor.