Gazeteci Banu Güven, 30 Kasım'da yayın hayatına başlayan ve 26 gün sonra 25 Aralık'ta kapanan Olay TV'nin perde arkasındaki bazı olayları yazdı. 

Gazeteci Banu Güven, Olay Tv'nin kapatılmasına ilişkin iddiaları kaleme aldı.

Güven, "Fahrettin Altun Genel Yayın Yönetmeni Süleyman Sarılar'dan başlayarak, kanalın Ankara Temsilcisi Özlem Akarsu Çelik'in, Haber Müdürü Ali Ekber Aydın'ın, Ana Haber moderatörü Nevşin Mengü'nün ve Ankara muhabirlerinden Alican Uludağ'ın ekipten çıkarılmasını ve yerlerine başkalarının gelmesini istedi. Kanalın tüm altyapısını kuran, bir süredir çalışmayan Olay TV'yi ulusal bir kanal haline getirecek yatırımı yapan Hüseyin Köksal ise ekipten ödün vermedi. Sanırım, kanalın yapılanmasında danışman olarak görev üstlenen deneyimli televizyoncu Nuri Çolakoğlu da tam da bu dönemde, filmin gerilim dozu iyice artmadan ‘Ben görevimi tamamladım' diyerek kanaldan ayrıldı" dedi.

Banu Güven'in Dw Türkçe’de yayımlanan yazısı şöyle:

"Türkiye 2020'yi basın özgürlüğü ihlali açısından yeni bir skandalla kapattı. Olay TV'nin 26 günde kapanması muhtemelen birçok açıdan bir rekor olarak da tarihe geçti. Yirmi altı gün sadece bir yayın ömrü değil, bir kanalın sahibinin, Olay TV örneğinde lisans sahibinin bileğinin büküldüğü en kısa süre. Arka planda yaşananlar da cabası. Bu hikayede bugüne kadar ‘iktidardan ve yukarıdan' şeklinde bırakılan boşlukları eski Olay TV ekibinin edindiği bilgiler ve tanıklıkları üzerinden dolduralım. 

FAHRETTİN ALTUN'DAN İSİM BASKISI 

İktidarın henüz yayına geçilmeden bazı isimlerden rahatsızlık duyduğunu, bu kişilerin işten çıkarılması için baskı yaptığını biliyoruz. Birkaç konuşma sonunda bana aktarılanları yazıyorum:  

Fahrettin Altun Genel Yayın Yönetmeni Süleyman Sarılar'dan başlayarak, kanalın Ankara Temsilcisi Özlem Akarsu Çelik'in, Haber Müdürü Ali Ekber Aydın'ın, Ana Haber moderatörü Nevşin Mengü'nün ve Ankara muhabirlerinden Alican Uludağ'ın ekipten çıkarılmasını ve yerlerine başkalarının gelmesini istedi. Kanalın tüm altyapısını kuran, bir süredir çalışmayan Olay TV'yi ulusal bir kanal haline getirecek yatırımı yapan Hüseyin Köksal ise ekipten ödün vermedi. Sanırım, kanalın yapılanmasında danışman olarak görev üstlenen deneyimli televizyoncu Nuri Çolakoğlu da tam da bu dönemde, filmin gerilim dozu iyice artmadan ‘Ben görevimi tamamladım' diyerek kanaldan ayrıldı. Ekibin planlanandan daha önce yayına girmesinin nedeni de halatın kopmasıyla sonuçlanabilecek bu gerginlikti. Halat kopmadan 30 Kasım 2020'de yayına girildi. 

Cavit Çağlar'ın yeni ekip kurmak üzere yönlendirildiği, çoğu kişinin adını ilk kez duyduğu Taha Dağlı'ya gelince… ‘Türkiye çizgisinde yayın yapacaktık' diye konuşma cüretinde olan bu şahsın, Cavit Çağlar'dan bir miktar ön ödeme aldığını, bununla birlikte Ülke TV'deki programını sürdürmeyi talep ettiği konuşuluyor. Doğruysa eğer, ‘Yeni Türkiye çizgisinde' bir pazarlıktan söz edebiliriz. 

TMSF BAŞKANI'NDAN ÇAĞLAR'A NET MESAJ 

Hüseyin Köksal kanalın lisansını almak için girişimde ve en önemlisi ciddi miktarda yatırımda bulunmuştu. Ne var ki, Cavit Çağlar'ın hisselerini satmasına izin verilmedi. Hatta Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu TMSF Başkanı Muhiddin Gülal'ın borçlarını yeni temizlemiş olan Cavit Çağlar ile en az bir kez görüştüğü ve kendisine net mesajlar verdiği konuşuluyor. Öğrendiğime göre, TMSF Başkanı, Çağlar'ın lisansını alıp gitmesinin ardından da ‘Böylesi herkes için iyi oldu' mealinde bir yorum yapıyor." 

Yazının tamamı burada.