Cumartesi Anneleri, 437. kez Galatasaray Meydanı'nda buluştu. Yitirdikleri evlatlarının mezarlarını ziyaret edemeyen kayıp yakınları, bayram nedeniyle her zamankinden daha buruk bir şekilde eylem alanına geldi.

Oturma eyleminde ilk olarak Ahmet Kaya'nı kızı Emine Erbek söz aldı. Erbek, bayramda ziyaret edecekleri mezarları olmadığını belirterek, "Artık barış olsun" dedi.

Urfa kayıplarından Hüseyin Taşkaya'nın oğlu Şerif Taşkaya, babasının 1993 yılında JİTEM tarafından gözaltında kaybedildiğini söyledi. Babasını sokaklarda aradıklarını ancak seslerini duyuramadıklarını ifade eden Taşkaya, Balyoz davası sanıklarından Ahmet Şentürk'ün, babasını kaybedenlerin komutanı olduğunu kaydetti. Taşkaya, gözaltında kayıplar, işkenceler, faili meçhul cinayetlerin Ergenekon davasında sorulmadığını, sadece AKP'ye darbe girişiminin yargılandığını hatırlatarak, ekledi: "İnsanların canı mı önemli, iktidar mı önemli?"

'İNSANLIĞA KARŞI SUÇLARIN ÜZERİ ÖRTÜLDÜ'

Hasan Ocak'ın ağabeyi Ali Ocak da insanlığa karşı suçların Ergenekon davasında üzerinin örtüldüğünü söyledi. Gazi olayları dava dosyasında yer almasına rağmen müdahillik başvurularının kabul edilmediğini hatırlatan Ocak, insanlığa karşı suçların üzerinin örtülmesinde en büyük payın AKP Hükümeti olduğunu kaydetti.

BDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel, annelerin 437 haftadır evlatlarının mezarını ziyaret edebilmek için mücadele ettiğini söyledi. "Ailelerin acını dindirmek hükümetin elinde" diyen Tuncel, devletin kaybettiği insanların kemiklerinin nerede olduğunu bildiğini kaydetti. Tuncel, "Çözüm olacaksa kemikler ailelere verilmeli ve devlet bunun hesabını vermeli" diye konuştu. Tuncel, BDP ve HDK olarak bunun için mücadele etmeye devam edeceklerini dile getirdi.

'KAYIP YAKINLARI HEP GEÇMİŞTE YAŞIYOR'

Ardından bugün kaybedilişinin 9. yılı olan Tolga Baykal Ceylan'ın annesi Kadriye Ceylan söz aldı. Pankartın üzerine konulan Tolga'nın satranç takımı, bazı müzik CD'leri ve topun yanında konuşmasını yapan Ceylan, oğlunun tatil için gittiği İğneada'da 10 Ağustos 2004 tarihinde kaybedildiğini söyledi. Ceylan, "10 Ağustos 2004'de zaman doldu. 10 Ağustos 2004'te ana-oğul yaşamımız asılı kaldı" dedi. Hiçbir bayramı kutlamadığını, eve bayram şekeri almadığını kaydeden Ceylan, kayıp yakınlarının hep geçmişte yaşadığını dile getirdi.

'ERGENEKON GERÇEK BİR DERİN DEVLET YARGILAMASI OLMALIYDI'

Daha sonra haftanın metnini İHD İstanbul Şube Başkanı Ümit Efe okudu. 6 yıldır devam eden Ergenekon davasının sonuçlandığını hatırlatan Efe, dava kapsamında yargılanan bazı isimlerin kayıplardan da sorumlu olduğunu, bu nedenle müdahillik başvurularında bulunduklarını söyledi. Efe, "6 yıl boyunca Ergenekon ve Balyoz yargılamalarının devlet adına vatandaşlara karşı işlenen tüm suçları da kapsayacak bir biçime, gerçek bir derin devlet yargılamasına dönüşmesini talep ettik" dedi.

Ergenekon sanıkları Tuğgeneral Levent Ersöz, Yüzbaşı Zekeriya Öztürk, Albay Hasan Atilla Uğur, Albay Levent Göktaş, Albay Arif Doğan, Semih Tufan Gülaltay, General Engin Alan'a kayıpları, ölüm listelerini sorduklarını anımsatan Efe, şöyle devam etti: "Yargının bize cevabı; talepleriniz yargılama kapsamı dışındadır oldu. Bu dava demokratikleşmemize vesile olabilecekken, hem insanlık suçlarına uzanmayarak hem de gerçek bir yargılama yerine intikamcı bir anlayışla sakatlanarak yönetenlerin Ergenekoncu zihniyetini pekiştirmekten başka işe yaramadı. Yurttaşa karşı işlenen suçları teğet geçip, yalnızca devlete karşı işlenen suçlar üzerinden suç ve suçlu tanımının yapıldığı yerde hukuk askıdadır."

Ümit Efe, Tolga Baykal Ceylan'ın kaybediliş hikayesini de anlatarak, "Devletin istihbarat örgütleri, polis teşkilatı, jandarma teşkilatı, İçişleri Bakanlığı, Dışışleri Bakanlığı, Tolga'nın akıbetini açıklayacak bilgilere ulaşmaktan aciz mi? Tolga'nın akıbetini açkılamak, sizin göreviniz değil mi?" diye sordu.

Eylem, önümüzdeki hafta aynı saatte buluşma sözü ile sonlandırıldı. (Etha)