9. LGBTT Onur Yürüyüşü'nde binlerce kişi İstiklal Caddesi’nde eşitlik ve özgürlük için yürüdü. Şehir ve yurt dışından çok sayıda örgütün de katıldığı yürüyüşte bir destek de milletvekillerinden geldi.

Seçimlerde BDP’nin desteğiyle milletvekili seçilen İstanbul vekilleri Sebahat Tuncel ve Sırrı Süreyya Önder ile Mersin milletvekili Ertuğrul Kürkçü’nün yanı sıra CHP’li milletvekili Melda Onur, EDP Genel Başkanı Ferdan Ergut ve eski İstanbul milletvekili EDP’li Ufuk Uras da yürüyüşteydi.

Feministler, sosyalistler, anarşistler, siyasi parti temsilcileri de yürüyüşte LGBT’lerle birlikte yürüdü. Demirören AVM ve ayrımcılığıyla gündeme gelen Mango mağazası ve English Time bir kere daha protesto edildi.

Dev gökkuşağı bayrağı taşıyan katılımcılar yürüyüş boyunca “Velev ki İbneyiz, Alışın Her Yerdeyiz”, “Velev ki Dönmeyiz, Alışın Her yerdeyiz”, “Anayasada Cinsel Yönelim”, “Genel Ahlaksız” ve “Yıkılmadık Hiçbir Tabu Kalmayacak” dövizlerinin yanı sıra Kürtçe ve Ermenice dövizler taşıdı. “Eşcinseliz, buradayız, alışın”, “İstifa et Arınç”, “Baskı şiddet ahlaksa biz ahlaksızız”, “Ayşe Fatma’yı Ahmet Mehmet’i, birbirlerini sevebilmeli”, “Meclis, TCK, Ayırmcılık yapma!” gibi sloganlar attılar.

Direniş Ritimleri grubu müzikleriyle yürüyüş boyunca müzik yaparken Queer Tango grubu da dans gösterisi yaptı. Tünel’de sonlanan yürüyüş sonrası Demet Demir şu basın açıklamasını okudu:

"Basına ve Kamuoyuna,

Bizler Lezbiyeniz, Geyiz, Biseksüeliz, Travestiyiz,Transseksüeliz. Bugün bu meydanda binleriz; ve dünyadaki milyonlarca kardeşimizle birlikte adalet, eşitlik ve özgürlük için her gün daha da güçlenerek mücadele ediyoruz. Bütün dünyada neoliberal, otoriter politikalar baskısını arttırırken, Arap yarımadasında, Kuzey Afrika’da, İspanya’da, Yunanistan’da kendi hayatlarına sahip çıkmak için sokaklara dökülen milyonlar bize başka bir dünyanın mümkün ve gerekli olduğunu haykırıyor. Onların sesi, biz LGBTTlerin özgürlük hareketine güç veriyor. Biz biliyoruz ki tüm ezilenleri içeren ortak bir mücadele olmadan kurtuluş olmayacak.

Çok yakınımızda yıllardır hüküm süren otoriter yönetimler birer birer devrilirken Türkiye’de, AKP Hükümeti git gide otoriterleşerek ve muhalefet girişimlerini şiddet yoluyla bastırarak kendi hegemonyasını tesis ediyor. Ortadoğu ve Balkanlara demokrasi dersi vermeye kalkan Başbakan, bir yandan “kadın mıdır kız mıdır bilemem” sözleriyle cinsiyetçi muhafazakarlık ve polis şiddetini meşrulaştırırken diğer yandan da kabinesinin alelacele geçirmeye çalıştığı internete sansür yasasıyla hepimizin bilgiye erişim ve iletişim hakkını gasp ediyor. Bizler polis şiddetine, cinsiyetçi muhafazakarlığa, sansüre ve LGBTT bireylerin kimliği ve varoluşunu ifade eden kelimelerin AKP zihniyetinin filtresinde yok edilmesine karşı çıkıyoruz.

Bugün Türkiye’de;

Nefret cinayetlerinde ağır tahrik indirimleri uygulanarak zanlılar ödüllendiriliyor. Yasa yapıcılar ve karar vericiler var olan ayrımcı mevzuatı değiştirmemekte ısrarcılar.

Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliklerimizden dolayı işe alınmıyor, çalıştığımız işlerden atılıyor, ayrımcı yasalarla mesleklerimizden men ediliyoruz.

Seks işçiliği yapan transseksüeller sendikal haklardan ve devletin sosyal güvencesinden yoksun bir biçimde çalışmaya devam ediyor!

Trans bireyler, beden geçiş sürecini düzenleyen kanunlarla zorunlu kısırlaştırma uygulamasına maruz bırakılıyor.

Bizler;

Anayasanın eşitlik ilkelerini düzenleyen 10. maddesine ve ayrımcılık karşıtı yaslara”cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği” ibarelerinin eklenmesini,

Seks işçilerinin sendikal haklara sahip olmasını,

Nefret Suçları Yasasının çıkarılmasını, talep ediyor; ataerkinin, ırkçılığın, sosyal ve ekonomik adaletsizliğin, her türlü ayrımcılığın hepimizi insanca yaşamaktan mahrum ettiğini bir kez daha haykırıyoruz."


NTVMSNBC