Demokrat Yargı Eşbaşkanı Gazi Ertekin HSYK sürecini VATAN’dan Kemal Göktaş’a  anlattı.

HSYK seçimleriyle ilgili “Bu 100 yılın en büyük dolandırıcılık hikayesidir” diyen Ertekin cemaatin yargıda küçük bir grup olduğunu ancak bütün stratejik noktaları aldığını söyledi.

Yazıları ve kitaplarıyla yargının yapısını çok iyi bildiğini ortaya koyan ve öngörüleri büyük ölçüde gerçekleşen Demokrat Yargı Derneği Eş Başkanı Orhan Gazi Ertekin, 2010 yılında referandumla yapılan Anayasa değişikliğinden sonraki süreci anlattı. Ertekin, yargıdaki cemaat yapılanmasıyla ilgili çarpıcı iddialarda bulundu. Ankara Beypazarı hakimi iken HSYK tarafından Gaziantep’e sürgün edilen Ertekin, sorularımıza şu yanıtları verdi:

‘CEMAAT KÜÇÜK BİR GRUP’

- Yargıda bugün cemaat mi hakim?

Yargıda evet cemaat hakim. Bu konu net. Ama hakimiyetten neyi kastettiğinize bağlı. Yargıda bütün kadroları cemaatçilerin işgal ettiği biçimde algılanıyor. Oysa yargıda cemaat küçük bir grup, temsiliyeti itibariyle diğer gruplardan farklı değildir. Kürtler, Aleviler, ulusalcılardan farklı değil sayıları. Ama sorun şuysa; stratejik noktaların ele geçirilmesi ise, özel yetkililer, başsavcılıklar ise buna kuşku yok.

‘REFERANDUMU AKP DEĞİL CEMAAT KAZANDI’

- Cemaat bu stratejik noktaları nasıl ele geçirdi?

Hükümetin son 100 yılın en büyük dolandırıcılık olayının mağduru olduğu ortaya çıktı. Bir vatandaşın dolandırıldığını, bir bankanın dolandırıldığını duymuştuk ama bir partinin, bir iktidarın dolandırıldığını duymamıştık. Cemaat maaslef AKP’nin elinden kendisine hisettirmeksizin siyasi avantajlarını kullanarak yargının bütün stratejik noktalarını almıştır. 2010 referandumunu AKP değil, cemaat kazanmıştır.

- Peki ama nasıl yapabildi bu dolandırıcılığı?

Bu o kadar uzun bir konu ki. İçinden 3-5 dizi çıkar. Ama bunun müsebbiblerinden birisi şu anda AKP MYK içinde olan Osman Can’dır. Aracılık yapanlardan birisi O. Doğrudan işin içinde mi, bilerek mi yaptı onu bilemiyorum. İkinci olarak bugün Ombudsmanlık yapan Nihat Ömeroğlu var. Ben 2010’da Osman Can’ı ‘28 Şubat’taki tavırları budur. Bir süre sonra size gelecek’ diye uyardım. Ama Osman Can bana ‘AKP içindeki koalisyonun en rasyonel kanadı cemaattir. Diğerlerinin böyle bir politik aklı yoktur’ dedi. Ben de O’na ‘Tam da o politik aklı aşan bir akla sahip oldukları için, gizli gündemle hareket edebileceklerini’ söyledim. Ombudsman ise bana ‘Ben bunlara çok güveniyorum. İyi çocuklar’ dedi.

‘YENİ İKTİDAR ÜRETME ÖZELLİĞİ’

- AKP gibi güçlü bir parti nasıl oldu da dolandırıcılık öyküsünün mağduru olabildi?

Yargı içindeki ideolojik, kültürel algıyla ilgili bir durum. Bu süreci örgütleyecek alt yapıları yoktu. Türkiye’de hukuk ve yargıya dönük projeksiyon sahibi tek grup ne AKP ne CHP ne de MHP’dir. Hukuk ve yargıya yönelik perspektifi olan tek grup cemaattir. Cemaat, Türkiye’de yargı ve hukukun yeni bir iktidar üretmekteki stratejik özelliğini çok erken fark etmiştir. AKP’nin otantik kanadı ise ekonomi alanına vurgu yapmıştır. Buna karşılık yargının stratejik kıymetine dair hiçbir ciddi tespite sahip değildir. Geldiğimiz noktada, yargının ekonomik stratejiyi yerle bir edecek bir araç olduğu ortaya çıktı.

‘O YERİ CEMAATE BORÇLULAR’

- HSYK da cemaatin kontrolünde mi?

HSYK’daki muhalifler dahi oraya gelmelerini cemaat mensuplarına borçlu olmuşlardır. Cemaat mensuplarının yarattığı örgütsel çabaya ve ideolojik tutuma hala ciddi biçimde borçlular. Bu itibarla onlara karşı çatışma örgütleyecek tek bir algıları yok. HSYK’daki ‘hükümet üyeleri’ bakımından da bulundukları yeri cemaate borçlu olduklarını bilmekte ve kabul etmektedirler. AKP’nin cemaate karşı en büyük handikaplarından biri budur.

MÜSTEŞARIN DEĞİL OKUR’UN LİSTESİYLE SEÇİME GERİLDİ

Ertekin kitabının ismini, Adalet Bakanlığı’nın “Seçimlerde aday çıkarmamaları karşılığında, HSYK seçimlerinde bakanlığın listesinde iki Demokrat Yargı adayına yer verilmesi” teklifi sırasında bir hakimin söylediği “Bakanlık eşeği aday gösterse eşeğe de oy veririm” sözlerinden aldı. Ertekin kitabında, Demokrat Yargı’nın HSYK seçiminden önce ilkeleri ortaya koyabilmek için bir platform oluşturulmasını önerdiği, buna dönemin Adalet Bakanı Ergin’in önce sıcak baktığını ancak daha sonra bakanlık listesi” ile seçime girmeye karar verildiğini anlatıyor. HSYK 1. Daire Başkanı olan dönemin Müsteşar Yardımcısı İbrahim Okur ile görüştüğünü ve niyetini o görüşmede anladığını kaydeden Ertekin, dönemin Müsteşarı Ahmet Kahraman ve Okur’un ayrı listeler oluşturduklarını anlattı. Ertekin, Okur’un listesinin esas alındığını, Kahraman’ın listesindekilerin ise daha sonra Yargıtay’a seçildiğini iddia etti.

YAZDIĞI KİTAPTA BUGÜNLERİ ANLATMIŞTI

Demokrat Yargı Derneği Eşbaşkanı Orhan Gazi Ertekin, referandumda kabul edilen Anayasa değişikliği ile yapısı tamamen değişen Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) üyelikleri için hakim ve savcılarının sandığa gittiği seçimlerden önce yaşananları ortaya koyan bir kitap yazmıştı. “Yargı Meselesi Hallonuldu, Yargının ‘Eşekli Demokrasi’ ile İmtihanı” isimli kitapla, HSYK seçimleri sırasında yaşanan skandallar gün yüzüne çıkmıştı.

Demokrat Yargı Derneği, Anayasa Mahkemesi eski raportörü Osman Can ve Ertekin’in eşbaşkanlığında kuruldu. Dernek önce YARSAV’a alternatif olarak ortaya çıktı. Referandumda “Evet” oyu verilmesi için çalışma yürüten dernek, referandumdan sonra yapılan HSYK üyeliği seçimlerinde büyük çalkantı yaşadı. Bu süreçte Osman Can ve aralarında Yargıtay üyelerinin de olduğu bakanlık yanlısı üyeler dernekten ayrıldı.