Esra Alus / Milliyet

Sivas Ulaş ilçesi Çatalpınar Mevkii’nde yer alan ve Hamurkesen olarak bilinen bölgenin kendilerine ait olduğunu öne süren Ermeni asıllı Türk vatandaşı 3 kardeş, ‘Tapunun haksız ele geçirildiği’ iddiasıyla Sivas 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nda dava açtı.

Arazilerine 1870 yılında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine aykırı olarak el konulduğunu savunan aile fertleri Hamurkesen soy ismini taşıyor. Yaklaşık 20 milyon lira değer biçilen ve bir bölümüne devlet üretme çiftliği kurulan 50 bin dönümlük arazi için açılan davada ailenin avukatlığını üstlenen Hikmet Güngör, can güvenliği endişesi nedeniyle aile fertlerinin kimliklerini gizli tutmak istediğini söyledi.

TUTANAKLARDA İSİMLERİ VARDI

Aile fertlerinden V.Hamurkesen’in konuyu 2000 yılında kendisiyle paylaştığını anlatan avukat Güngör, “Ne zaman bir araya gelsek Sivas Ulaş’ta büyük arazileri olduğunu söylerdi. Ancak 1870 yılında ellerinden alınmış olan topraklar için yapılacak bir şey olmadığını düşündüğümüz için harekete geçmemiştik. Bir gün ellerinde Sivas haritasıyla çıkageldiler. Haritada soyadlarıyla görünen bir yer vardı. Görünce ilgilendim ve araştırmaya başladım. Ulaş’ta ilk Tapu Müdürlüğü’ne gittim. Tapuda ailenin soyadlarıyla geçen bölgenin kadastro tutanaklarına ulaştım. 10 binlerce dönüm arazi ailenin adına kayıtlıydı. Ancak yitik kişiler sebebiyle devlet adına tescil edildiğini gördük. Daha sonra da dava sürecine başladık” dedi.

Sivas 2. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından 9 Mayıs 2013 tarihinde kabul edilen dava kayıtlara “Tapunun haksız ele geçirilmesi” olarak geçti. Mahkeme davanın kabulünün ardından davacıların tapu, askerlik ve babalarının mezarlık kayıtlarını talep etti. Avukat Göngör ise 1915 yılında yaşanan tehcir nedeniyle ölüm kayıtlarına ulaşmakta güçlük çektiklerini anlattı. Güngör, “1915 yılında ailenin büyük kısmı kaybolmuş bu nedenle mezarları da yok. Ancak mahkeme Hamurkesen ailesinin kayıtlarını da istedi. Araştırma yaptık bazı mezarlara ulaştık ama o dönemde pek çok Ermeni gibi bizim müvekkillerimizin de aile büyüklerinin mezarları yok” diye konuştu.

‘DAVAYA ANLAM VEREMEDİK’

Açılan dava üzerine Hazine de avukatlarını görevlendirerek ve davanın reddini isteyen dilekçesini mahkemeye sundu. Hazine avukatları yapılan başvurunun tamamen haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirterek zaman aşımı iddiasında bulundu. Dilekçede, “Davanın kadastro tespit tarihi olan 1972 yılı dikkate alındığında neredeyse 40 yıl sonra haksız yapılan kadastro işlemi nedeniyle tazminat davası açmalarına anlam verilememiştir. Tapu maliki murisin mirasçılarından bir kısmının İstanbul’da yaşıyor olması böyle bir dava açılmasını haklı göstermez” denildi.