Gazeteci Murat Yetkin, HDP’nin “sine-i millete dönüş” konusunu tartıştığı toplantısının ardından muhalefetin gündemine oturan “erken seçim” tartışmalarını ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın tutumunu değerlendirdi.

“Erken seçim ihtimali birkaç gün öncesine dek, siyasetin seyrini anlamaya çalışan yabancı yatırımcıların sorduğu bir soruydu sadece. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ekonomi bu haldeyken seçime gitmesinin “büyük risk” olacağını görüp, en azından Kasım’daki ABD seçimlerine, yani 2020 sonuna dek bu ihtimalin üzerini çizip diğer ihtimallere yoğunlaşıyorlardı. Oysa hafta başından itibaren bir anda siyaset gündeminin ilk sıralarına yükseldi, üstelik erken seçimi talebi bu defa “olağan şüpheliden” gelmedi” ifadelerini kullanan Yetkin, “Erken seçim, ya da erken referandumların olağan şüphelisi son yirmi yıldır MHP lideri Devlet Bahçeli’ydi” dedi.

“Erdoğan bir ikilemle karşı karşıya” diyen Yetkin, yazısına şöyle devam etti:

“(Erdoğan) Erken seçimi kabul ederse, muhalefetin zorlamasıyla seçime gitmiş olacak. Üstelik aslında muhtemel bir anayasa değişikliğinde en akla yakın ortağı olması gereken CHP’nin değil, ortağı Bahçeli’nin en ciddi rakibi Akşener’in, “terörün uzantısı” dediği HDP’nin ve içinden çıkıp geldiği Milli Görüş’ün temsilcisi Saadet’in talebiyle. Düşünsenize, Erdoğan’ın (AK Parti’den taban çalmaya başladığı anketlerde görülen) MHP’ye bağımlılığı, ABD Başkanı Donald Trump ile resmi görüşme heyetine MHP yöneticisini üye almaya dek vardı.

Erken seçimi kabul etmezse, bu defa CHP dâhil muhalefetin erken seçimden kaçtığı iddialarına muhatap olacak. Yani şimdiye dek her sorunu, demokrasilerde yeri olduğu şekilde sandıkla aşmaya çalışan Erdoğan, bu durumda 2002’den bu yana ilk defa sandıktan çekinir konuma düşecek.“