Engin Çeber'in Metris Cezaevi'nde işkence ve kötü muamele sonucu öldüğü iddiasına ilişkin davada, haklarında kurulan hüküm Yargıtay tarafından bozulan 52 sanığın yeniden yargılanmasına devam edildi. Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, tutuklu sanıklar Fuat Karaosmanoğlu, Selahattin Apaydın, Nihat Kızılkaya ve Sami Ergazi hazır bulundu. Duruşmaya ayrıca 9 tutuksuz sanık da katılırken, Çeber'in babası Ali Tekin, kız kardeşi Şerife Çeber ile Çeber'in olay sırasında yanında bulunan davanın müdahili Özgür Karakaya da duruşmada yer aldı. 

 

Mahkeme Başkanı Recep Karaman, olay yerinde keşif yapıldığını, Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulu'nun Engin Çeber ile ilgili hazırladığı raporunu mahkemeye ulaştığını belirtti. Müdahil avukatlarından Barkın Timtik, keşifle ilgili hazırlanan bilirkişi raporunu eleştirerek, "Bilirkişi raporu bilirkişi raporu değildir. Raporda sanıkların iddiaları ve tanık anlatımları var. Tek sayfalık bir rapordur. Bilirkişi görevini ihmal etmiştir" dedi. Katılanlar avukatlarından Murat Çelik de bilirkişi raporunun ayrıntılı düzenlenmediğini vurgulayarak, "Mahkeme işkencenin yapıldığı yeri gözleriyle gördü ama dosya yargıtaya gittiği zaman durum farklı olacak" dedi.

 

Müdahil avukatlardan Ebru Timtik yapılan keşif ve tanıkların olayı yeniden anlatmasıyla işkencenin tekrar ortaya çıktığını vurguladı. Keşifle ilgili hazırlanan bilirkişi raporunun ise taraflı olduğunu iddia eden avukat Timtik, "Bu bilirkişi raporu sanık Fuat Karaosmanoğlu'nu kurtarma operasyonudur. Bilirkişi raporunu düzenleyenler hakkında mahkemenin suç duyurusunda bulunmasını talep ediyoruz. Ayrıca mahkemeye ulaşan Adli Tıp raporunda işkence ortaya çıkmıştır. Bir an öne suçluların cezalandırılmasını istiyoruz" diye konuştu.

 

58 SANİYEDE İŞKENCE
Söz alan tutuklu sanık Sami Ergazi de tahliyesini talep etti. Sanık Nihat Kızılkaya ise "İçeride 58 saniye bulundum. 58 saniyede nasıl işkence yapıyım? 4 yıldır yatıyorum, mağdurum. Suçsuzum. Kafayı yemek üzereyim. Tahliyemi istiyorum" diye konuştu. Kızılkaya'nın avukatı Ömer Yeşilyurt da, "Hiçbir tanık müvekkilim için, 'Çeber'e tokat bile attı' demiyor. Müvekkilim, Çeber'le aynı yerde yalnızca 58 saniye kaldım diyor. 58 saniyede işkence olabilir mi?" dedi. Tutuklu sanık Selahattin Apaydın ise kendisinin maktule karşı herhangi bir darp girişiminin olmadığını, daha önce maktul ile hiç karşılaşmadığını, 1 kere gördüğü birine işkence yapmanın mantıklı olmadığını savundu. Müdahil Özgür Karakaya ise sanıkların ve avukatlarının beyanlarına itiraz ederek, "işkenceyi tüm Metris duydu" dedi.

 

Mahkeme heyeti de "keşif ve bilirkişi raporunun bilirkişiye tebliğ edilmesinden sonra keşifte çekilen fotoğrafların ve olay yeri ile ilgili ölçülen mesafelerin ibraz edilmesine" karar verdi. Tutuklu sanıkların tahliye talebini reddeden mahkeme heyeti, duruşmayı 6 Ağustos saat 13.30'a erteledi.

 

ADLİYE ÖNÜNDE PROTESTO
Adliye önünde toplanan bir grupta Engin Çeber'in ölümünü protesto etti. Bakırköy Adliyesi önünde gazetecilere açıklama yapan avukat Ebru Timtik, "Keşifle beraber mahkeme heyeti gördü ki yapılan savunmaların hepsi yalandır. Olay ortaya çıkmıştır. İşkencenin görülmemiş olması imkansız. Adli tıp raporu da darbelerin ölümden 4-5 gün önce meydana geldiğini ortaya koydu. Rapor sanıkların savunmalarını boşa çıkardı" diye konuştu. "Kaygılıyız, kuşkuluyuz" ifadelerini kullanan Timtik, "Tutuklulukla ilgili süre 5 yıldır. Bu 5 yıl dolmadan bu kararın çıkması ve onaylanması gerekli. Aksi takdirde katiller sokakta ellerini kollarını sallayarak gezecekler. Sanık polisler ellerini kollarını sallayarak zaten gezmekte. En azından elimizde kalan gardiyanların yaptıkları işkence suçunun cezasını çekmeleri. Burada yargılanan sokakta gaz bombalarıyla başlayan Türkiye’deki işkence gerçeğidir" dedi.

 

YARGITAY USULDEN BOZMUŞTU
Çeber'in (29), ölümüne ilişkin 1 Haziran 2010'da karar veren mahkeme sanıklar Metris Cezaevi'nde 2. müdürü Fuat Karaosmanoğlu, infaz koruma memurları Selahattin Apaydın, Nihat Kızılkaya ve Sami Ergazi'nin "işkence sonucu ölüme neden olmak" suçundan müebbet hapis cezasına çarptırılmasına karar vermişti. 17 sanık hakkında da 5 ay ile 7 yıl 6 ay arasında değişen hapis cezasına çarptıran mahkeme heyeti, 39 sanığın ise beraatına hükmetmişti. Ancak Yargıtay kararı, "hukuk yararları birbirine uygun olmayan sanıkların, aynı avukat tarafından temsil edildiği" gerekçesiyle 52 sanık açısından bozmuştu.