Bir süredir sokak çatışmalarının yaşandığı Cizre’de halk tedirgin. Hrant Dink cinayeti şüphelisi Ercan Demir'in, son günlerde sokak çatışmalarının yaşandığı Cizre'ye Emniyet Müdürü olarak atanmasına tepki büyük. Cizre Barosu Başkanı Nuşirevan Elçi ve İnsan Hakları Derneği Cizre Temsilcisi Abdulkerim Pusat, Cizre'de son dönem yaşananları, yeni atanan Emniyet Müdürü'ne ilişkin görüşlerini ve polisin bölgedeki saldırgan tutumunu Radikal'den İdris Emen'e değerlendirdi.

Elçi ve Pusak'ın değerlendirmeleri özetle şöyle:

ELÇİ: ESKİ ZİHNİYETİN DEVAMCISI OLAN EMNİYET MÜDÜRÜ

Cizre Barosu Başkanı Nuşirevan Elçi:

“Defalarca söyledik, Cizre ve bölgenin tamamında eski zihniyetin terk edilmesi lazım. Cizre başarısız olan ve işini yapamayan memurun sürgün yeri olmamalı. Başarılı olan, kimseyle bir sorunu bir derdi olmayan; özellikle Kürtlerle, Türklerle ve barış süreciyle hesabı olmayan şahsiyetlerin Cizre’de görevlendirilmesi gerekir. Ancak maalesef son 4 kişinin yaşamını kaybettiği olaylardan sonra Cizre Emniyet Müdürü değiştirildi. Hakkında Hrant Dink davasında iddia olan bir emniyet müdürü atandı. Biz peşinen kimseyi suçlamıyoruz. Ama buraya gelen yetkililerin hiçbir töhmet altında kalmamış ve başarılı olmuş insanlar olmasını istiyoruz. Şu an Cizre’de bulunan gençler rahmetli Şerafettin Elçi’nin de söylediği gibi ‘fırtına’ çocuklarıdır. Bu çocuklar savaş döneminde doğup büyümüş ve olağan dönemler göremeyen ve kötü koşullarda büyümüş gençlerdir. Sosyo-ekonomik önlemler alınmadan Kürt sorunu çözülse bile bu sebeplerden dolayı bu bölgede bazı sorunlar yaşanacaktır.

'ANKARA'DAKİ ÇALIŞMALAR CİZRE'YE YANSIMIYOR'

"Şehirde plakasız gezen zırhlı araçlarla ilgili kaygılarımızı dün savcılığa ilettik. 90’lı yıllarda insanları kaçırıp infaz eden beyaz Toros marka araçlar bile plakasız gezmiyordu. Cizre’de çağdaş hukuk düzeninde kabul edilmeyecek düzenlemeler var. Yani zırhlı araçların plakasız gezmesi, Ümit Kurt olayı yaşanmadan önce elektriklerin kesilmesi ve olay bittikten sonra elektriklerin gelmesi düşündürücü noktalar. Bunların aydınlatılması için adli ve idari olarak ciddi bir soruşturmalar yapılması lazım. 6 Ocak’ta çatışmaların yaşandığı olayla ilgili başsavcıyla görüştüm. Başsavcı adli olarak bir talimat verilmediğini söyledi. Ankara ’ya bakıyoruz. Müzakerelerin olumlu geçtiğine dair her iki tarafın beyanları var. Ancak Ankara’daki çalışmalar maalesef bu bölgeye yansımıyor. Yani Ankara’da süreç beyaz, bölgede siyah yürüyor."

'POLİS POMPALI TÜFEKLE EYLEMCİLERE ATEŞ AÇIYOR'


İnsan Hakları Derneği Cizre Temsilcisi Abdulkerim Pusat

"90’lı yıllarda Cizre’de lise öğrencisiydim. O zamanlar insanlar sokağa çıkamıyordu. Her gün birileri vuruyordu. İnsanlarda müthiş bir korku vardı. Aradan 24 yıl geçti ama son birkaç gündür 90’lara döndük. 6 Ocak’ta Ümit Kurt öldükten sonra görgü tanıklarıyla konuştuk. Ümit’in elinde bir silah yok ve çocuk sokak ortasında polis tarafından taranmış. 6-7 Ekim olaylarında Cizre’de kimse öldürülmedi. 6-7 Ekim’den sonra yeni bir konsept yaratılmaya çalışıldı. 6-7 Ekim olaylarından sonra polisler pompalı tüfekle geziyor. Polis pompalı tüfekle eylemcilere ateş açıyor. Ayrıca burada zırhlı araçların tümü plakasız. Bunlar halkı tedirgin ediyor.”

"OLAYI BAŞLATAN 'GİZLİ BİR EL'"

"Ortada bir Hizbullah-PKK çatışması yok. Ancak medya ve hükümet böyle bir imaj yaratmaya çalışıyor. En son yaptığımız araştırmaya göre 27 Aralık’ta Hüda-Par’lıların bulunduğu mahallede bir zırhlı araç Hüda-Par’lıların bulunduğu sokaktan YDG-H üyelerinin üzerine ateş açıyor. YDG-H üyeleri de ateşe karşılık verince zırhlı araçlar sokaklardan çekiliyor. Ardından Hüda-Par’lılar çatışmaya dahil oluyor. Olayı başlatanlar PKK veya Hüda-Par değil, gizli bir eldir. Bir PKK-Hüda-Par çatışması yaratılmaya çalışılıyor."