Amberin Zaman / Taraf

25 temmuzda İstanbul’da Dışişleri ve güvenlik yetkililerinden oluşan bir heyetle biraraya gelen PYD Eşbaşkanı Salih Müslim’in önümüzdeki haftanın başında yine İstanbul’da aynı heyetle biraraya gelmesi bekleniyor.

Suriyeli Kürt ve cihatçı güçler arasındaki çatışmaların yoğunlaştığı bugünlerde Türkiye’nin araya girip cihatçıları frenlemesi beklenirken tam tersi Türkiye üzerinden El Nusra cephesine silah sağlandığını söyleyen Müslim bir hayli dertli. Kendisi dillendirmese de Suriyeli Kürtler arasında gün be gün pekişen kuşku şu: İmralı süreci PKK’yi Türkiye üzerinden çekerek Suriye’de vurdurtmak için tasarlanan bir “oyun”dan öte bir şey değil. İktidarın Kürtlerin şu âna kadar herhangi ciddi bir talebini karşılamamış olması, kendi adıma boşa çıkacağını hâlen inandığım ve umduğum bu kuşkuyu ne yazık ki derinleştiriyor. “Masayı deviren” taraf olmamak için maksimum gayret sarf eden BDP ve hatta Kandil, Türkiye ile Rojava arasında sıkışmış görünüyor.

PYD Eş Başkanı Müslim, ikinci İstanbul turu öncesinde kaygılarını ve umutlarını Taraf’la paylaştı.

İstanbul görüşmenizde Türk heyeti El Nusra’yı Türkiye için de tehlike olarak gördüklerini ifade etmişlerdi. Aynı görüş geçtiğimiz günlerde Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu tarafından tekrarlandı. Size El Nusra konusunda herhangi bir taahhütte bulunuldu mu?

Vallahi sınırlardan geçmelerine Türkiye tarafından izin verilmemesi... Özgür Suriye Ordusu’na ve diğer muhalif gruplara Nusracıları yalnız bırakmaları için Türkiye tarafından üzerlerinde baskı kurulması.. bu konular konuşuldu. Bu sözler verildi Ama dün gece (2 ağustosu kastediyor AZ) görgü tanıklarından haber aldık (Gaziantep’in) Karkamış kapısından akşam saat 20:00 ile 21:00 arası silah ve mühimmat taşıyan araçlar geçti. Suriye tarafındaki insanlarımız da bunu teyit etti. Silahlar başta Şıyoh olmak üzere Kobani’nin batısındaki Arap köylerine taşındı. Kobani’ye, sivil halka saldırı hazırlanıyor. Selefiler onlarca sivil katlettiler ama dünya susuyor. Sırada Kobani var. Türkiye buna nasıl izin veriyor anlamak mümkün değil. Madem Nusra düşman o hâlde bunun engellenmesi gerekiyor. Türkiye Nusra’ya karşıysa bizim saflarımızda olması gerekiyor. Kürtlerin denetimindeki sınır noktasında herhangi bir sıkıntı yaşandı mı bugüne kadar? Bir tek kurşun atıldı mı? Atılmadı. Niye atılsın Türk tarafında da yine bizim insanlarımız yaşıyor. Biz Türkiye ile barış ve dostluk istiyoruz.

Türkiye sözünde durmuyor mu yani?

Ben böyle bir ifade kullanmak istemiyorum. Diyalogumuzu olumsuz etkilemek istemiyorum. Türk hükümetinin iyi niyetli olduğuna dair inancımı koruyorum. Bunlar hükümetin iradesi dışında mı oluyor, başka “derin” güçler mi devrede? Bilmiyorum. Ama El Nusra’ya Türkiye üzerinden silah gitmeye devam ettiği kesin. Ve ne gariptir ki ben İstanbul’da heyetle görüşürken Antep’te ÖSO’cular (Özgür Suriye Ordusu) ve Nusracılar bir otelde toplanıp Kürtlere yönelik imha planları yapıyorlardı. Şimdi ise bunları hayata geçiriyorlar. Devletin haberdar olmaması mümkün mü?

Türk heyetiyle görüşmelerinizde gündeme gelen bir diğer konu ise sivil halka insani yardım ulaştırılması için sınırlardan geçiş izni verilmesiydi.

O konuda da sıkıntı var. Bakın kaç gündür BDP’nin topladığı 12 kamyonluk yardım konvoyu (Mardin Kızıltepe) Şenyurt kapısında bekletiliyor. Neden geçişine izin verilmiyor? Bir insani dram yaşanıyor. Ramazan mübarek gün, anlamak mümkün değil. Bayram’dan önce ulaştırılsa çok iyi olur.

Serêkaniyê’de çatışmalar sürüyor, Ceylanpınar’a seken kurşunlara TSK ânında cevap verdiklerini açıkladı. Türkiye’nin attığı kurşunlar nereye isabet ediyor?

Bu da garip bir durum. Rastgele atılıyor, sivillerin yaşadıkları yerlere isabet ediyor. Bilinçli hedef alındıklarını söylemiyorum. Bizlere yönelik değil. Ve şükürler olsun ki bir zayiat yok. Ama keşke Nusra hedef alınsa.

Türk yetkilileri sizin “uyarılmak üzere” Türkiye’ye çağırıldığınızı açıkladılar. Uyarıldınız mı?

Hayır, kesinlikle böyle bir şey olmadı. Görüşmeler son derece sıcak, dostluk ve saygı çerçevesinde geçti. Bayrak meselesinden İstanbul’a gelmeden haberdar oldum. Serêkaniyâ’ye YPG yerine Kürt Ulusal Konsey’inin bayrağı asıldı. Türk tarafı, sınırında YPG bayrağından rahatsızlık duydu. Olabilir. Büyütülecek bir şey yok. Bizim sivillerin hayatını kolaylaştırmak, düzen sağlamak için oluşturmak istediğimiz geçici yönetime de bir itirazlarının olmadığını bildirdiler. Yönetimin sadece Kürtlerden değil bölgede bulunan tüm halkların katılımıyla olacağını belirttik. Bir sorun yok orada. Önümüzdeki hafta İstanbul’a geliyoruz. Öyle gizli saklı değil. Elimizi kolumuzu sallaya sallaya. Bütün bu konuları yeniden görüşeceğiz.

İstanbul ziyaretinizden sonra Apo’yla birlikte çektirdiğiniz bir fotoğraf sirkülasyona sokuldu?

O fotoğraf doğrudur. 1992 yılbaşındaydı Halep’te bir evde görüştük, doğrudur. Önceleri de görüşmüştük. Çeşitli münasebetlerle. 91’de Lübnan, daha önce 86, 87’de Şam’da.

Siz PKK’ye katıldınız mı?

Hayır efendim hiç bir zaman katılmadım. Kendi işlerimle uğraşıyordum. 80’li yıllarda Suudi Arabistan’da çalışıyordum. Tatillerde uğruyordum. Sempatim vardı.

Öcalan nasıl bir insan?

Bütün Ortadoğu halklarının lideri olabilecek vizyonda bir insan.

Kendisiyle görüşme talebiniz oldu mu?

Yok olmadı. Olursa çok iyi olur. Eski bir dostu görmüş oluruz.

Kendisinden size iletilen bir mesaj oldu mu?

Hayır, olmadı.