Türkiye'de ek ekonomik önlemler alması beklenirken Erdoğan neden bir yardım kampanyası başlattı? Ekonomistlere göre Hazine kaynaklarını geçen yıl kullanan hükümetin elinde kaynak yok.

Türkiye’de ilk COVID-19 vakasının duyulmasının ardından hükümet alınan sağlık önlemlerini ve ekonomik tedbirleri peyderpey açıklamaya devam ediyor. Sağlık tedbirleri hemen hemen her gün güncellenirken ekonomik önlemlere ilişkin ise 100 milyar TL hacmindeki tek destek paketi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 16 Mart’ta açıklandı.

Ancak Erdoğan’ın toplumun en kırılgan kesimlerine yeni bir sosyal paket açıklaması beklenirken Pazartesi akşamı kabine toplantısı sonrasında başlattığı yardım kampanyası tartışmalara yol açıyor.

'AKP BARUTUNU TÜKETTİ' 

Salgına Türkiye ekonomisinin zorda yakalandığını belirten ekonomist ve yazar Mustafa Sönmez'e göre diğer ülkeler gibi sosyal paket açıklamak için maliyenin müsait olması gerekir.

Aslı Işık'ın Deutsche Welle Türkçe'de yer alan haberine göre, "Bütün dünya bunu göze alırken AKP bunu niye yapmıyor? Çünkü AKP, 2018-19’da barutunu tüketti. 2018’deki kriz daha derinleşmesin diye Hazine kaynakları tüketildi" diyen Sönmez, hükümetin şimdi yapabileceği tek şeyin yeniden bütçe açığını göze almak olduğunu söylüyor.

Sönmez, "Bunun için borçlanmak, tahvil çıkarmak ve çıkardığı tahvilleri Merkez Bankası’na vermek lazım. Merkez’in de karşılığında para basması gerekir. Bundan öte çıkar yol yok" şeklinde sözlerini sürdürüyor. 

TÜRKİYE SALGINA HAZIRLIKSIZ YAKALANDI  

Türkiye salgına çift haneli enflasyon, yüzde 13,7 gibi Cumhuriyet tarihinin ikinci büyük işsizlik oranı, yüzde 3'lük bütçe açığı, 172 milyar dolarlık borç geri ödemesi ve düşük Merkez Bankası rezervleriyle yakalandı.

Korona salgını ekonomiyi tehdit eden boyuta ulaşmadan önce de Türkiye ekonomisinin makro göstergelerinin, özellikle bütçe açığının ciddi tırmanma eğiliminde olduğunu hatırlatan Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Hayri Kozanoğlu, “Bütçe açığı artar mı, enflasyon sıçrar mı kaygılarını bir tarafa bırakarak yurttaşların en temel ihtiyaçlarını bütün kamu kaynaklarına başvurarak karşılamanın, en az insani zararla atlatmanın zamanıdır” yorumunu yapıyor.

Ekonomist Erkin Şahinöz de reel sektörün 2018’deki içsel kriz ve kur şoku nedeniyle zaten "kan ağladığını" belirterek “Bunun üzerine üretim de yapma derseniz, üretimi, ekonomiyi bitirir. Sermaye desteğini kaybeder. İşin dönüp geldiği yer kaynak yetersizliği. Hazine şu an borçlanmaya kalktığınızda talep düşük gelirse, bu sefer kura atak gelir. Bunun riskini almak kolay değil” diyor.

'YANLIŞ TEŞHİS KONDU'  

Ekonomistlere göre, hükümet ülkenin ve dünyanın başına gelen felaketin boyutunun farkında değil ve bu salgının geçici olduğunu düşünüyor.

Prof. Kozanoğlu, hükümetin salgın krizine yanlış teşhis koyduğunu düşünen iktisatçılardan. “Bütün hastalıklarda olduğu gibi ekonomik sorunlarda da tedavi için teşhis çok önemlidir” diyen Kozanoğlu, şunları söylüyor:

“Bütün dünyada gıda, sağlık hizmeti gibi temel gereksinimlerin sağlanması birinci öncelik. Bunun için özellikle yoksullara doğrudan gelir desteği ve sosyal programlar çok yaygın uygulanıyor. Türkiye ekonomisini yönetenlerin durumun ciddiyetini kavradıklarına yönelik bir belirti görünmüyor.”

Birçok ülke yüksek bütçe açıklarını göze alarak ekonomik destek vermeyi taahhüt ederken Türkiye hükümetinin bu tercihe yanaşmaması Sönmez’e göre, dünyadaki paradigma ve oyun kurgusunun değiştiğini anlayamamış olmasından kaynaklanıyor.

Sönmez "Hükümet bunun kısa süreli bir fırtına olduğunu düşünüyor" diyor. Hükümetin şimdiden kamu maliyesi göstergelerini bozmak istemediğini, çünkü hala dışarıdan yabancı sermaye çekmeyi umuduğunu ifade eden ekonomist Sönmez sözlerini "'Bir-iki aya hava açacak.Hava açtığında çok dağıtmış olmayalım' diyorlar. O nedenle elden geldiği kadar top çeviriyorlar. Oysa fırtına koptu, dünya başka bir boyuta geçti, hala farkında değiller. Hala eski senaryoyu oynuyorlar, halbuki senaryo ve kurgu değişti" diye sürdürüyor.

Prof. Kozanoğlu, başlatılan yardım kampanyası için de “Bir tarafıyla büyük bir çelişkiyi yansıtıyor. Çünkü ne kadar güçlü olduğumuz diğer ülkelerden olumlu ayrıştığımız, İspanya dahil birçok ülkeye malzeme yardımı yaptığımız, güçlü altyapıya sahip olduğumuz vurgulanırken öte yandan yardıma muhtaç olan yurttaşlardan para yardımı isteniyor” görüşünü dile getiriyor.