Yeni YÖK Yasası’na ilişkin olarak Eğitim Sen, ortak bir mücadele çağrısında bulundu

Eğitim Sen, yeni YÖK yasa tasarısı sürecini durdurmak ve YÖK’ün modelinin alternatifsiz olmadığını göstermek için yürüteceği mücadeleyi bir basın açıklamasıyla duyurdu.

DİSK, TTB, TMMOB, KESK/SES, DİSK/Sosyal-İş, DİSK/Devrimci Sağlık-İş, Halkevleri, ÖDP, BDP, TKP, EMEP, ESP, Üniversite Konseyleri Derneği, Eğit Der, Öv-Der, Mülkiyeliler Birliği, ODTÜ Mezunları Derneği, Isparta Üniversitesi Öğretim Elemanları Derneği, Akdeniz Üniversitesi Öğretim Elemanları Derneği ve Felsefeciler Derneği’nin katılımıyla düzenlenen basın toplantısı saat 11.00’da Mülkiyeliler Birliği’nde gerçekleşti. Toplantıda basın açıklamasını Eğitim Sen Genel Başkanı Ünsal Yıldız okudu.

’KAMU KAYNAKLARI SERMAYEYE SEFERBER EDİLİYOR’

12 Eylül ürünü YÖK’ün kaldırılması yönündeki toplumsal mutabakata karşın, AKP’nin “yeniden yapılandırma” çalışmalarıyla YÖK’ü güçlendirmek istediğine dikkat çeken Yıldız, YÖK’ün kuruluş amacına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. YÖK Yasa Tasarısı’nın merkeziyetçi yapıyı daha da güçlendirmeyi hedeflediğini söyleyen Yıldız, YÖK’ü kapitalizmin dünya çapındaki işleyişine eklemlemek için kamu kaynaklarının sermaye ihtiyaçlarına göre seferber edildiğini dile getirdi.

Yıldız konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Yükseköğretim alınır satılır bir hizmet haline getirilmiş, parası olanın ve olmayanın farklı niteliklerde bu hizmetten yararlanmasına neden olunmuş, akademisyenler devletin belirlediği ve ticari değeri olan bilgi üretmeye zorlanmış, üniversiteler ticarethane, öğrenciler müşteri olarak görülmüş, eğitimin niteliği rekabet, kalite, esnek ve güvencesiz istihdamı hedefleyen işletmeci uygulamalar yürürlüğe koyulmuştur.”

’ÜNİVERSİTELERİ DİRENİŞ MEKANLARINA DÖNÜŞTÜRECEĞİZ’

YÖK Yasası’nın değiştirilme sürecinin “demokratlık” kisvesi altında yürütüldüğünün altını çizen Yıldız, yeni düzenlemeleri kabul etmediklerini söyledi. Açıklamada “İş güvencesi yoksa akademik özgürlük, üniversite bileşenleri yoksa demokratik özyönetim, akademik özgürlük ve demokratik özyönetim yoksa kurumsal özerklik, kurumsal özerklik yoksa özgür bilim ve eğitim, özgür bilim ve eğitim yoksa özgür düşünce, tüm bunlar yoksa üniversite yoktu” denildi.

Yükseköğretim dahil eğitimi temel bir hak olarak kabul eden örgütler, yeniden yapılandırma çalışmalarına karşı güçlü bir muhalefeti örgütlemek, üniversiteleri birer direniş mekanları haline getirmek için tüm güçleriyle hareket edeceklerini duyurdu. (sendika.org)