IŞİD'e karşı savaşmak için ABD ve Türkiye'nin başlattığı Eğit-Donat programı çerçevesinde oluşturulan 30. Tümen'in komutanı Ebu İskender Aldahr, Eğit-Donat'ı, eğitimlerini, El Nusra'nın saldırılarını ve Türkiye'nin hayata geçirmeye çalıştıklarını DİHA'ya anlattı. Ebu İskender Aldahr, MİT'in seçtiği Türkiye grubunun komutanı Nedim Hesen'in El Nusra'cı olduğunu söyledi. Sınırı geçer geçmez Nedim Hesen'in El Nusra'ya katıldığını ve Eğit-Donat grubunu imha ettiğini iddia eden Aldahr, Hesen'in kendilerine "Silahlarınızla birlikte Nusra'ya teslim olun" mesajı gönderdiğini kaydetti.

İLK TOPLANTILAR KİLİS VE HATAY'DA

DİHA'dan Nazım Daştan'a konuşan Ebu İskender Aldahr, programın 29 Nisan 2015 tarihinde Kilis Öncüpınar Sınır Kapısı'nda aralarında ABD istihbaratçıları ve MİT yetkilileri hariç 200 kişinin toplanması ile başladığını belirtti ve programın amacının orada kendilerine aktarıldığını ifade etti. O toplantıdan sonra 30 Nisan günü Hatay'ın İskenderun ilçesinde bu sefer Ürdün istihbarat yetkililerinin de bulunduğu bir toplantı daha gerçekleştirdiklerini belirten Aldahr, lüks bir yerde toplandıklarını ve toplantıya katılan 200 kişiden 86 kişinin programa seçildiğini aktardı.

'GÖREVİMİZ IŞİD'E KARŞI SAVAŞMAK'

Bunların sadece IŞİD ile savaşmak için seçildiklerini dile getiren Aldahr, kendilerinden başka herhangi bir şey talep edilmediğini, Esad'a karşı herhangi bir savaş yürütüleceği konusunda da bir şey söylenmediğini kaydetti. Kendilerini seçen kişilerden birinin ABD'nin CIA, diğerinin ise Ürdün istihbaratından bir kişi olduğunu aktaran Aldahr, "1'den 200'e kadar hepimize kod isim verdiler. Hepimiz ile tek tek görüştüler. Buradaki toplantımız 3 gün sürdü. Sonra seçilen 86 kişiyi askeri kamp diye yine lüks bir yere götürdüler. Toplantımız bittikten sonra bize sizin göreviniz IŞİD'e karşı savaşmaktır dediler. O gün yaklaşık 20 kişi yine elini kaldırarak bu işi yapamayacağını söyledi. Ve programdan çıkarıldılar" dedi.

ÜRDÜN'DE EĞİTİLDİLER

İskenderun'da yaptıkları toplantının 3 gün sürdüğünü ve toplantında Türkiye'de eğitim görüleceği şeklinde bilgilendirildiklerini, fakat toplantının bittiği gün kendilerini apar topar Ürdün'e gönderildiğini belirten Aldahr, 2 Mayıs'ta ABD savaş uçaklarının kendilerini İncirlik Hava Üssü'nden aldığını ve gece saat 02.00'de Ürdün'e vardıklarını ifade etti. Ürdün ordusuna ait komandolar tarafından karşılandıklarını söyleyen Aldahr, "Bize 60 gün burada kalacağımız söylendi. Hazırlanmış bir askeri kampa yerleştirildik. ABD'nin silahları üzerine eğitim aldık. Orada bizi eğitenler İngiliz, Ürdün ve ABD'li komutanlardı. En uzman olanlar ABD'lilerdi. Afganistan ve Irak savaşında yer alan deneyimli komutanlardan eğitim alıyorduk. Bize çok iyi baktılar. Orada bunu yaptığımız için para da veriyorlardı. Normal askerlere 225 dolar, subaylara 250 dolar ve komutanlara ise 300 dolar veriliyordu. Yaklaşık 45 günün sonunda bazı kişiler paranın az olduğunu belirterek çıkmak istediklerini söyledi. En son 24 kişi kaldık. Onlar para kazanma peşindeydiler, öyle olmayacağını görünce bıraktılar. Tabi bunlar bahaneydi, aslında IŞİD'e karşı savaşmak istemiyorlardı. Bir de Türkiye'de iken bize söz verildi. Herkesin ailesine para gönderilecekti, herkes ailesi ile iletişim halinde olacaktı ama öyle olmadı. Onun için 62 kişi bıraktı. Kalanlar sadece benim grubum oldu" ifadelerini kullandı.

ÖNCÜPINAR'DAN 54 KİŞİ GİRİŞ YAPTI

45 günün sonunda eğitimlere Türkiye'de devam edileceği bilgisi ile tekrar Türkiye'ye gönderildiklerini söyleyen Aldahr, Türkiye'de bir grubun daha bulunduğunu ve onları Türklerin eğittiğini kaydetti. 15 Haziran günü Türkiye'ye döndüklerini belirten Aldahr, İncirlik'e indirildiklerini oradan da otobüslerle Ankara'ya götürüldüklerini ifade etti. Aldahr, daha sonraki etapları şöyle aktardı: "Bir askeri kampa alındık. Diğer grup buradaydı. Bazı silahların eğitimine burada devam ettik. Buradaki grup 30 kişiydi. 54 kişi olduk. Burada Türk özel kuvvetleri de bize eğitim verdi. 10 Temmuz'da buradaki eğitimimiz son buldu. 1 gün sonra 'Hazırlanın silahlarınızı Öncüpınar Sınır Kapısı'nda vereceğiz' dediler. 12 Temmuz'da sabah saat 03.00'da kapıda hazır bulunduk. Orada bizi ÖSO komutanlarından Ebu Colan karşılayacak dendi. Bütün kamplarımızın Ezaz'ın yanında olacağı söylendi. İçeri girerken, havada uçaklarla ABD bizi izliyordu. Geçişimizi gözlüyorlardı. Orada arabaların içinde bulunan şahsi ve ağır silahlarımızı aldık ve geçtik."

MİT'İN SEÇTİĞİ GRUP KOMUTANI NUSRA'CI

Kendilerine söylenen ÖSO komutanının orada bulunmadığını, tesadüfen Devrimciler Ordusu'nun askeri alanlarına denk geldikleri bilgisini veren Aldahr, burada kendileri ile getirdikleri ağır ve şahsi silahları bırakıp izne ayrıldıklarını dile getirdi. Bir hafta sonra aralarında bulunan Türkiye grubundan Emin Denaver adlı kişinin 5 asker ile silahların bırakıldığı alana geldiğini ve onun geldiği günün gecesinde kendilerine El-Nusra çetesinin saldırdığını ifade etti. Aldahr, aynı gün Nedim Hesen adındaki genel komutanlarının da herkesten habersiz sınırı geçip El Nusra'nın yanına gittiğini vurguladı. Emin Denaver ve Nedim Hesen'in MİT tarafından seçildiğini de öne süren Aldahr, "Bize saldırdılar, çatışma 3.5 saat sürdü. Burada Türkiye grubundan 5 kişi öldü, 18 yaralı oldu. Nusra 30 kayıp verdi. Çatışma yaşanırken ABD uçakları bölgedeydi ama herhangi bir girişimde bulunmadı. Zaten Emin Denaver ve beraberindekiler daha sonra Nusra'nın yanına gitti. 30 kişilik Türkiye grubundan kimse kalmadı" diyerek, MİT'in El Nusra aracılığıyla kendi grubunu imha ettirdiğini iddia etti.

TÜRK GRUBUNUN KOMUTANINDAN 'NUSRA'YA GELİN' MESAJI

Emin Denaver'in geldiği gün komutanlardan Nedim Hesen'in de geldiğini söyleyen Aldahr, "O gün geleceğinden kimsenin haberi yoktu. Zaten gelir gelmez Nusra'ya gidiyor. Ondan sonra zaten Nusra Eğit-Donat programı ile donatılanların kaldıkları yerlere operasyon düzenledi. Onların elinde şu an 3 esir var. Daha sonra Nedim Hesen hepimize mesaj gönderdi. 'Silahlarınızla birlikte Nusra'ya teslim olun. Kafirlerle işbirliği yapmayın' diye mesaj gönderdi. Benim bulunduğum 30.Tümen'den hepsi hayatta, 24 kişi tekrar toplandık. Şu anda Devrimciler Ordusu'nun muhafazası altındayız. Tekrar bu projeyi sürdürmek istiyoruz. Herkesin DAİŞ'e karşı savaşmak için bize yardım etmesini istiyoruz" şeklinde konuştu.