Kayıp yakını Efeoğlu ailesinin İçişleri Bakanı aleyhine açtığı tazminat davasında mahkeme, bakanlığın görev ve yetki itirazını kabul etmedi. Zamanaşımı konusundaki itirazı ise deliller toplandıktan sonra değerlendirecek.

Kayıp kardeşler Ali ve Ayhan Efeoğlu'nun ailesinin, İçişleri Bakanlığı aleyhine Bursa 3. Asliye Mahkemesi'nde açtığı tazminat davası başladı.

İlk duruşmaya Efeoğlu ailesini temsilen İHD Balıkesir Şube Başkanı Avukat Mustafa Yağcı ile İçişleri Bakanlığı'nı temsilen avukat Esra Turan katıldı.

Mahkeme heyeti, bakanlığın, "görev ve yetki" itirazını kabul etmedi. Mahkeme ayrıca, zamanaşımından dosyanın düşürülmesi yönündeki bakanlık talebine, "konuya ilişkin delillerin toplanmasından sonra karar verilecek" yanıtını verdi.

Duruşma, 28 Mart 2012 tarihine ertelendi.

Efeoğlu kardeşlerin annesi Feriye Efeoğlu ve babası Osman Efeoğlu, avukatları İHD Balıkesir Şube Başkanı Mustafa Yağcı aracılığıyla İçişleri Bakanlığı aleyhine tazminat davası açmıştı. Bursa Asliye Hukuk Mahkemesi'ne sunulan dilekçede, Efeoğlu kardeşlerin gözaltında kaybedildiği belirtilerek, gözaltında kaybetmenin Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde "insanlığa karşı işlenen suç" kategorisinde tanımlandığına dikkat çekilmişti. Aile, bakanlıktan 800 bini manevi olmak üzere 820 bin lira tazminat istemişti.

ÇARKIN’IN VERDİĞİ İSİMLERİN ÜZERİNE GİDİLMİYOR
Ayhan Çarkın, Efeoğlu kardeşlerin öldürülmesiyle ilgili bilgiler vermişti. Ayhan Efeoğlu’yla ilgili şunları dile getirmişti:

"Beni rahatsız eden olaylardan biri de şudur. Kesin tarihini hatırlamıyorum. Ancak 1993 yılı sonları olabilir. Halkalı'da lojmanda bulunduğum sırada telsiz anonsu üzerine, Siyasi Şube'ye gitmiştim. Şubede görevli olan Dev Sol masası sorumlusu Fikret Işınkaralar ile birlikte Emniyet Müdürü Ali Osman Akar, diğer görevliler Baki Avcı, Hasan Erdoğan, Ahmet Sakarya, Şefik Kul, Ayhan Özkan ve Ali Çetkin şubedeydi. Anladığım kadarıyla sorgu sırasında uğradığı işkence sonucu ölen bir kişinin cesedi koliye konulmuştu. Ben doğrudan cesedi gördüm. Ceset 35 yaşlarında bir erkeğe aitti. Bacakları karnına çekilmiş vaziyette duruyordu. Ben gelmeden önce ceset koliye konulup bağlanmış ve bantlanmıştı. Ancak ceset koliye sığmadığından bir tarafından kolinin içi görünüyordu. Verilen talimat üzerine Ali Osman Akar ve Ahmet Sakarya, koli içerisindeki cesedi kamyonet türü bir araçla götürdüler. Cesedin İstanbul dışında bir yere gömüldüğünü duydum, ancak yerini bilemem. Daha sonra Dev Sol masasında görevli Fikret Işınkaralar, Baki Avcı ve Şefik Kul arasındaki konuşmalarda cesedin Ayhan Efeoğlu isimli şahsa ait olduğunu öğrendim. Bu şahsın kim tarafından sorgulandığını bilemem. Ancak sorguyu yapan Dev Sol masası görevlileriydi."

Çarkın'ın Başsavcı Karaali'ye ifade vermesinin üzerinden 10 ay geçti. Ancak soruşturmada hala bir ilerleme sağlanmış değil. Son olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Memur Suçları Soruşturma Bürosu'ndan savcı Ayhan Bedirhan, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na bir yazı gönderdi. Söz konusu yazıda, İstanbul ve Ankara başsavcılıklarının yürüttüğü Ayhan Efeoğlu soruşturma dosyaları arasında bağlantı olup olmadığı yönünde görüş bildirilmesi istendi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, "İki dosya arasında bağlantı bulunmuyor, birleştirilmesine gerek yok" görüşüne varırsa, Ayhan Çarkın bir kez daha savcılığa çağrılarak ifadesi alınacak.

Savcı Bedirhan'ın yazısı şöyle: "Ayhan Çarkın'ın cumhuriyet başsavcılığınıza çağrılarak 26 Mart 2011 tarihli ifadesinin 6. sayfasında geçen Ayhan Efeoğlu adlı şahsa yönelik verdiği ifadesinin okunarak söz konusu cesedin Ayhan Efeoğlu'na ait olduğuna, bu şahsı öldüren kişilerin Fikret Işınkaralar, Ali Osman Akar, Baki Avcı, Hasan Erdoğan, Ahmet Sakarya, Şefik Kul, Ayhan Özkan ve Ali Çetkin olduğunu, ne şekilde ve kimden öğrendiğini, Ayhan Efeoğlu adlı şahıs olduğu söylenen cesedin ne şekilde öldürüldüğünü bilip bilmediğini, biliyor ise bunu ne şekilde öğrendiği hususlarında ifadesinin alınarak düzenlenecek evrakın cumhuriyet başsavcılığımıza gönderilmesi rica olunur."