Ege Üniversitesi İletişim Çalışmaları Topluluğu ve Felsefe Topluluğu tarafından düzenlenen “Barış için bir ses: Vicdani ret” isimli etkinlikte vicdani retçi Halil Savda ve Çağdaş Hukukçular Derneği üyesi Avukat Hülya Üçpınar öğrencilerin konuğu oldu.

SAVAŞA KARŞI BİR SES: İZMİR SAVAŞ KARŞITLARI DERNEĞİ

Söyleşide, 90’lı yıllarda yoğun çatışmaların yaşandığını, her gün cenazelerin kalktığını ve insanların bu sürece ortak edildiğini kaydeden vicdani retçi Halil Savda, bunun üzerine bir grup genç anarşist ve sosyalistin bir araya gelerek İzmir Savaş Karşıtları Derneği’ni kurduğunu, o zaman yapılan anti militarizm ve vicdani ret tanımlarının bugün de geçerli olduğunu söyledi.

“VİCDANİ RET HAREKETİ HOMOJEN DEĞİL”

Vicdani ret hareketine birçok farklı insanın katıldığını, sayılarının her geçen gün arttığını kaydeden Savda, “Sosyalist ve Müslüman gençler de vicdani retlerini açıklamaya başladılar. Vicdani ret hareketinin homojen bir hareket olmadığını söyleyebiliriz. Her kesimden insan katılıyor bu harekete. Ayrıca, Türkiye’deki muhalefetlerin oluşturamadığı bir ortaklık bu harekette var. Burada ortak bir mücadele kültürünün yaratıldığını görüyoruz” diye konuştu.

“DÜNYADA SADECE TÜRKİYELİ KADINLAR VİCDANİ RET YAPIYOR”

Türkiye’de kadınların da vicdani retlerini açıkladığını kaydeden Savda, “Dünyada sadece Türkiyeli kadınlar vicdani retlerini açıklıyor ve bunu erkeklik denen olguya karşı çıktıları için yapıyorlar. Türkiye solunun bütün kahramanları erkektir; Ernesto Che Guevara gene erkek kahramanlardandır. Kadınlar, kahramanlık edimine karşı oldukları için de vicdani retçi oluyorlar. Onların en değerli yanları da budur” şeklinde konuştu.

“BARIŞI TALEP EDİP ASKERE GİTMEK ÇELİŞKİDİR”

Kürt siyasal hareketine mensup kişilerin de bu harekete dâhil olduğunu ifade eden Savda, “Kardeşimizi öldürmeyeceğiz diyen yurtseverler de vicdani reddini açıkladı. Kürt muhalefetinin yapamadığını onlar gerçekleştirdi. Barışı talep edip askere gitmek çelişkidir” diye konuştu.

“POLİS ANONSLARINDAN EN SON 99 KİŞİ OLDUĞUMUZU ÖĞRENDİK“

1 Eylül Dünya Barış Günü’nde Roboski’den Ankara’ya Barış Yürüyüşü’nü ne de anlatan Savda, “Ben Roboski’den Ankara’ya doğru yola çıktığımda Artvin, Samsun, Denizli gibi şehirlerden gelen insanlar bana destek verdi. 1 kişi olarak yola çıktım, polis telsizi anonslarından en son 99 kişi olduğumuzu öğrendik. Ben yola çıktığım zaman ülkede çatışmalar yükselmişti. KCK operasyonları devam ediyordu. Roboski’de adalet arayışı devam ediyordu ve orada hâlâ adalet yok. Ben barışın sesini yükseltmek için yola çıktım. Hükümetin Suriye’deki entrikasına karşı olduğumu belirtmek için yola çıktım. Provokasyon hiç olmadı. Devlet isterse provokasyon olur. Halktan olumsuz bir tepki almadım. Karşılaştığım ülkücülere de neden bu yola çıktığımı ve neden barış istediğimi anlattım” dedi.

“VİCDANİ RET, KANUNDA BİR HAK DEĞİL AMA SUÇ DA DEĞİL”

Avukat Hülya Üçpınar, kamuoyunun vicdani ret kavramı ile Vedat Zencir ve Tayfun Gönül’ün, Sokak isimli dergiye yaptıkları vicdani ret açıklamasından sonra tanıştığını söyledi. Türkiye’de yasal mevzuatın vicdani ret konusunda sıkıntılı olduğunu kaydeden Üçpınar, vicdani reddin kanunda suç olarak yer almadığını, ama bunun kanunlara göre hak olarak da görülmediğini söyledi.

“AİHM, SİVİL ÖLÜME DİKKAT ÇEKİYOR”

Vicdani reddi bir insan hakkı olarak tanıyan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) bazı konulara dikkat çektiğini kaydeden Hülya Üçpınar, “Türkiye’de vicdani retçilerin durumunu düzenleyen bir yasal zemin olmadığına dikkat çekilmiş. Tekrarlayan cezaların ve belirsizliğin ‘sivil ölüm’ durumunu yaratarak kişinin onurunu kırma sonucunu doğurduğu kaydedilmiş” dedi.

“HÜKÜMET, SORUNU ÇÖZMÜŞ GİBİ GÖSTERİYOR”

Üçpınar, AİHM kararlarının herhangi bir şeyi değiştirmediğine dikkat çekerek, “Ossi olarak tanınan Osman Murat Ülke hakkındaki yakalama kararının kaldırılmış olması, uluslararası mekanizmalara sorunun çözülmüş olduğu olarak sunuluyor. Vicdani ret yapıp, devlet ile hukuksal sorun yaşamış kişiler hakkında askerliğe elverişli olmadığına dair raporlar verilip, vicdani ret mücadelesi kamuoyu gündeminden düşürülmeye çalışılıyor. Yapılacak taslak da umut vermiyor. Verilen tek bir hüküm daha uzun süreli uygulanacak“ diye konuştu. (Yurtsuz.net)